7. BÖLÜM

170 30 11
                                    

Hepimizin yaraları vardır. Kanar sararsın zamanla geçer.
Ama bazılarına ne zaman fayda eder ne de ilaç... Sarılması cesaret ister. Kendi başına saramazsın . Birini gelsin dersin yaralarımı sararken arkamda dursun , canım acırken ağrı kesicim olsun.

Belki de bu vakte kadar bu yüzden beklemiştim.

Yatağın rahatlığını hissedince gözlerimi açmadım. Kulağımda ki uğultunun geçmesini bekledim. Kokuya bakılırsa hastanedeydim.

İnşaatta olanları hatırlayınca içimi bir korku kapladı . Herşeyi anlatmıştım. Ya onlarda bana sırt çevirirlerse diye içimi kemiren kurda verecek hiçbir cevabım yoktu.

Burada ne kadar sessiz sedasız yatmak istesem de iyice bunaldım.  Zaten gelen giden de yoktu. Kalmak için hazırlandığım sırada  kapının açılmasıyla vazgeçtim. Ayak seslerine bakılırsa iki kişiydiler. Kim olduklarına bakmak için gözlerimi açacakken Yusuf'un sesiyle nefesimi tuttum.
-Daha uyanmamış . Sence Esma teyzeme haber versek mi?
-Şimdilik vermeyelim. Bir kendine gelsin ondan sonra düşünürüz.
Sıkıntıyla tutuğu nefesini bıraktı.
-Yapacak birşey yok şimdilik. Sen şuraya otur ben kentinden çay filan getireyim.
Mert Efe'nin çıkmasıyla Yusuf  ayak sesine göre ortada biraz dolandıktan sonra oturdu.

Anneme haber vermemeleri iyi olmuştu. Bu aralar düğün telaşı onu iyice yormuştu. Bir de benim için üzülmesi onu daha çok yıpratırdı.

Kapının tekrar açılması ile annemi unutup kalkıp kalkmama arasında gidip gelirken Mert'in konuşmasını duydum.

-Off al şunu elim yandı. Bu kadar sıcak dolduracak dertleri ne anlamıyorum.
Bu arada doktor bir şey dedi mi durumu hakkında?

-Evet kalp ritimi bozukluğundan dolayı bayılmış. Fazla üzüntü stres hatta fazla sevinç...

-Nasıl yani?
-Kalp ritmi bozuk olan insanlarda sevincin bile fazlası zarardır. Genelde kalbin daralması ile başlıyor eğer daralmayı kontrol altında tutamazsan bilincini kaybediyorsun.
Eğer müdahale edilmezse de kalp krizine kadar gidiyor. Ama dokyor iyi olduğunu söyledi. Artık ne kadar iyi olursa.

İkiside sessiz kaldı. Biraz vakit geçince sessizliği bozan Yusuf oldu.

-Vicdan azabı ve aşk..
Vicdanı geçtim aşk kadar b*tan birşey görmedim. Adamı rezilde ediyor vezirde . Gerçi ben hiç vezir olanı görmedim. Yandığınla kalıyorsun .

Mert Efe'den sessiz bir gülme sesi geldi.
-Sen aşktan ne anlarsın ya. Şu yaşına kadar fizikten başka birini sevdiğini görmedim. Sen kitaplarla aşk yaşıyorsun. O duygu o kadar basit değil.
Yusuf 'un öceden sakin olan sesi bir anda gerildi.

-Mert Efe eğitimde aldığımız ilk dersi hatırlıyor musun? Ne demişti kaptan "Aşk en büyük zaaftır. Eğer bir insanı yenmek istiyorsanız o zaaftan yararlanın". O adamdan öğrendiğim herşey benim hayatımı mahvetti. Bu sözü hariç.
Yusuf'un sesi ne kadar ciddi ise Mert Efe'nin ki de o kadar alay doluydu.

-O kadar büyük konuşma Yusuf'um hayatın ileride ne getireceğini bilemezsin. Bakarsın seninde gönlünün anahtarını da bulan biri çıkar.
Gerçi burdan bakınca imkansız görünüyor ya neyse...
-Canına susuyorsun benden söylemesi.

Artık daha fazla dayanamadım. Uyandığımı belli eden sesler çıkararak yataktan doğrulmaya çalıştım.
Karşı koltukta oturan iki kuzen elimde ki bardakları bırakarak yanıma geldiler. Mert Efe hemen,
-Feyza nasıl hissediyorsun kendini? Ağrın filan var mı? Ya da dur ben doktoru çağırayım.
Bir dur, Sakin ol demeye kalmadan kapıyı açarak koridora çıktı.

Kırık Serçem (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin