Arkadaşlar bir gecikmiş bölümle daha karşınızdayım. Fakat daha önce de dediğim gibi vakit yok. Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlar çok düşük. Fakat buna nazaran ilk kitap 200k'yı geçti. Hepinize iyi günler diliyorum.
Player 🎵:Sam Smith -Latch
Iyi okumalar...
Ne yapacağımı bilemeden arabayı eve doğru sürüyordum. Aklımda dolup taşan sorular çaresizce cevaplanmayı bekliyorlardı. Sonunda eve vardığımda sakin adımlarla kapıyı açtım. Eve adımımı atar atmaz kulağıma gelen ağlama sesiyle hızla Miguel'in odasına koştum. Yatakta ağlamaktan kıpkırmızı olmuş bor suratla duruyordu. Ağlamaktan yorğun düşmüştü. Düşüncesizliğime lanet ederek hızla kucağıma aldım. Yavaş yavaş sakinleşince başını boynuma yaslamasını sağlayıp hafifce sallanmaya başladım. O sırada gözüm yatakta parlayan bir nesneye çarptı. Yavaşca eğilip parlayan nesneyi elimealdığımda bunun Hadesle benim kristalim olduğunu fark ettim. Ateş kristali. Bunun yatakta ne işi olduğunu bilmiyordum. Her zamanki kutusunda dolapta duruyor olmalıydı. Yavaşca dolaba yaklaşıp kutunun olduğu gizli bölmeyi açtım. Kristali yere koydum.Tahta kutuyu alıp dolabın raflarından birine koydum. Tek elimle Miguel'i tutup diğer elimle de kutuyu açtım. Kutunun içinde kristali görmemle şaşırıp yere koyduğum kristale baktım. Ordaydı. Tekrar kutuya baktım. Şaşkınlığım daha da artınca yerdeki kristali alıp kutudakinin yanına koydum. Ikiside aynı kristaldi. Dikkatlice bakınca kutudakinin birazcık daha büyük olduğunu anladım. Miguel'in uyuduğunu anlayıp yavaşca yatağa yatırdım ve tekrar dolaba dönüp kotuyu aldım. Yatağın köşesine oturup iki kristali de elime aldım. Bir saate yakın her iki kristali dikkatlice inceledim. Fakat tek fark boyutlarıydı. Derin bur nefes alıp her iki kristali kutuya geri koyup dolaptaki yerine geri yerleştirdim. Sıkıntıyla iç çekip önüme düşen saçları elimle geri ittim. Kafamda gittikce artan soru işarerleri direncimi daha da kırıyordu. Yatağa oturup ayakkabılarımı çıkardım. Bluzumu ve pantolonumu da çıkararak iç çamaşırlarımla kaldım. Bakışlarımı sol omzuma çevirdim. Omzumdaki kristal izi daha da belirgin olmuş adeta ben burdayım diye bağırıyordu. Rengi morun solgun bir tonuydu. Fakat belirgindi. Kenarındaki küçük kristallerle harika bir dövme gibiydi. Iç çekip ayağa kalktım. Miguele kısa bir bakış attığımda uyuduğunu görüp odadan sessizce çıktım. Iç çamaşırlarımla evde rahatca dolaşıyordum. Çünki biliyordum. Kimse gelmeyecekti. Hades gelmeyecekti. Gözlerimi kısa bir anlığına kapattım. Ve herşey bir film şeridi gibi akmaya başladı. Birlikte geçirdiğimiz tüm anılardaki hatayı aramaya başladım. Bizi bu hale getirenin ne olduğunu aramaya başladım. Yoktu. Her şey harikaydı. Belkide sorun da zaten buydu. Hayatta hiç bir şey harika olmaz. Bizimkide harika olamazdı. Tam gözlerimi açacağım sırada kapının açılma sesini duymamla paniğe kapıladım. Hades mi gelmişti acaba. Bedenimi kapının arkasına saklayıp geleni görmeye çalıştım. Gelen kimse görüş alanımda değildi. Kapıdan çıkacakken arkadan boynumu tutan ellerle çırpınmaya başladım. Tâki gözlerim kararana dek.
*******
Hava kararmıştı. Fakat onun için uzun bir süredir gece ve ya gündüz fark etmiyordu. Hayatı kararmıştı. Mahv olmuştu.
-Retra.
Lanet ettiği sesi duyduğu an tekrar ve tekrar lanet ederek oturduğu koltuktan kalktı. Çekinerek hemen yan odanın kapısını çaldı.
-İçeri gel kaltak.
Duyduğu hakareti umursamamaya çalışarak kapıyı açtı. Umursamamaktan başka çaresi yoktu.
-Ne istiyorsun?
Biliyordu onunla böyle konuşmamalıydı. Fakat fark etmiyordu. Durum hep aynıydı.
-Beni rahatlatmanı tabi ki de.
Gözleri bir kez daha dolarken usulca hiç bir şey söylemeden yatağa doğru gitti. Ve ardından üzerindekileri çıkarmaya başladı. Tamamen çıplak kaldığında yanağından bir damla akarken yatağı açıp içine girecekken iğrendiyi ses konuştu.
-Bu sefer farklılık istiyorum.
Eliyle televizyonu gösterdi.
-Bir müzik aç ve dans et Retra.
********
Boşluğa düşülen anlardan biri daha. Yorgun bir beden. Kaybolan düşünceler. Ve belirli bir bölgeden gelen sızı. Gözlerimi araladığım an ellerim boynuma gitti. Dokunmamla etimde hissettiğim acı boynumun morardığını kanıtlıyordu. Gözlerimi daha da açıp nerde olduğumu görmeye çalıştım. Doğrulma ihtiyacım yoktu. Çünki sandaylede oturmuştum. Dikkatli bir şekilde ayağa kalktım. Bir depoda falan değildim. Burası normal bir evdi. Siyah beyaz mobilyalarla dolu bir ev. Bulunduğum yer yatak odasıydı. Kapısı olmadığından koridoru ve diğer odaları görüyordum. Hiç birinde kapı yoktu. Kenarda duran boy aynasına yaklaştım. O anda hala iç çamaşırlarımla olduğumu görmemle içimi utanç kapladı. Beni buraya getiren her kimse beni bu halde görmüştü. Aynaya daha da yaklaşarak boynuma baktım. Parmakların sıktığı yerler kendini belirtmek istercesine morarmış ve bembeyaz tenimde leke olarak kalmıştı.
-Morluklar için üzgünüm. Fakat benden bir şeyler olsun istedim.
Duyduğum sesle hızla kapıya döndüm fakat ben daha ne olduğunu anlamadan koluma saplanan iğneyle kendimden geçtim.
-Bay D size canlı getirmemi istedi. Kusursuz değil. Bayan Alexa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Değişim
FantasyBilinmeyen'in laneti asla bitmeyecek. Insanoğlunun en büyük korkusu bilinmeyen bir gölge gibi üzerlerinde uçmaya devam edecek. Onu kimse bilemeyecek... Sonsuza kadar saklı kalacak... Onu öğrenmelerine izin vermeyecek... O bilinmeyenin peşinde... O...