Karanlık...Korku...Kötülük...Bir an bile peşimizi bırakmayacaktı. Bunu bildiyimiz halde kaçmak...Kocaman iki ay...Her an korkuyla kaçmak...Geride bıraktıklarımızı umursamadan...Sadece üçümüz...-Abigail?
Başımı günlükten kaldırıp bana derin gözlerle bakan Hades'e çevirdim.
-Efendim?
-Yine günlük mü yazıyorsun?
-Beni rahatlatıyor.
Yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirip oturduğum bej koltuğa yaklaştı. Koltuğun kenarına oturup yüzüme doğru eğildi.
-Bunu başka türlü de yapa bilirsin.
Derin bir nefes aldım. Kuruyan dudaklarımı ıslatıp bakışlarımı gözlerine çevirdim.
-Bir gün...tüm bunlar bittiğinde yazdıklarımı okuyup kahkaha atmak istiyorum.
Söylediklerimin bitmesiyle yüzündeki hüzne şahit oldum. Bu her ne kadar kendimi kötü hissettirse de bu gerçekti. Kahkaha atmayalı uzun zaman olmuştu.
-Böyle olsun istemezdim.
-Biliyorum.
Elimdeki günlüğü kapatıp küçük masanın üzerine koydum. Ayağa kalkıp derin bir nefes aldıktan sonra ona döndüm.
-Miguel nerde?
Yüzünde yaranan gülümsemeyle tek neşe kaynağımızın küçük oğlumuz olduğunu bana hatırlattı.
-Yatağında oyuncaklarıyla oynuyor.
Gülümseyerek onu elinden tuttum ve küçük meleğimin odasına doğru sürüklemeye başladım. Odaya yaklaştıkca bebeğimin çıkrdığı sesler daha da mutlu ediyordu beni. Odanın aralık kapısını tamamen açıp içeri girdim. Ardımdan gelen Hades benden önce davranarak onu kucağına aldı. Anında kahkaha atmaya başlayan Miguel tam bir enerji kaynağıydı. Işte tam o sırada hiç beklemediğim bir anda gözlerim karardı.
"-Lanet olsun!
Başımı ayaklarımın altına düşen telefondan kaldırıp karşımdakine baktım. Bu Troy'du. Iki ayda baya değişmişti. Yüzünün büyük bir kısmını örten sakalları onu daha olgun göstermişti. Gözlerinden akan öfke. Amacına ulaşamadığının habercisiydi.
-Sakin ol Troy.
Bakışlarım bu sefer Troy'dan Retra'ya kaydı. Ah Retra. Yüzü çökmüş ve zayıflamıştı. Iki ay bundan önce...o gece gizli kristal eve vardığımız sırada Troyun adamları Retra'yı çoktan almıştı. Orayı nasıl buldukları ne kadar bir muamma olsa da bizi en çok şaşırtan Miguel'in hala orda olmasıydı. Retra onu saklamıştı. Fakat bu iki aydır Troy'un yanında olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Kim bilir bu iki ayda neler çekmişti.
-Kes sesini sürtük.
Troy'un bağırmasıyla ben bile irkilmiştim. Retra'nın yaşadığı zorluklar aşikardı. Başını eğip sesini çıkarmaması korktuğunu gösteriyordu.
-Odaya git ve soyun. Geliyorum.
Troy'un söyledikleriyle ağzım şaşkınlıkla açıldı. İşte bunu beklemiyordum."
-Abigail!
Derin bir nefes alıp kendime geldim. Başımda bana bakan Hades endişelenmiş olmalıydı. Gözlerimi açar açmaz bana sım sıkı sarıldı.
-Kaç dakika oldu. Iyi misin?
-Ben iyiyim. Ama Retra...
Hiç bir şey söylemeden beni göğsüne bastırdı. Saçıma küçük öpücükler kondurmaya başladı.
-Her şey iyi olacak. Söz veriyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Değişim
FantasiBilinmeyen'in laneti asla bitmeyecek. Insanoğlunun en büyük korkusu bilinmeyen bir gölge gibi üzerlerinde uçmaya devam edecek. Onu kimse bilemeyecek... Sonsuza kadar saklı kalacak... Onu öğrenmelerine izin vermeyecek... O bilinmeyenin peşinde... O...