Player:Talien-Bir möcüzə olsun
Uçmayı bilir misin?
Hayır. Bilemezsin.
Ama ben bilirim.
Uçmak için gökyüzüne yükselmek gerekmez.
Kalbinde küçük bir kıpırtı bile yeterlidir uçmak için.
Yüzmeyi bilir misin?
Evet mi? Hayır bilmiyorsun.
Yüzmek için su gerekmez.
Küçük bir düşünce tanesi bile yeterlidir.
Peki sen yaşamayı bilir misin?*****
Karanlığa çekilmiş bedenim aydınlıkla savaş veriyordu. Bir yanım uyanmak,bir yanımsa uyandıktan sonraki karmaşayı yaşamamak için sonsuza dek karanlığa razı geliyordu.
-Abigail. Hadi.
Duyduğum ses uyanmak isteyen yanıma güç verdi. Gözlerim kabullenmişlikle açılırken beynim görüntüleri algılamakta zorlandı. Karşımda görmeyi beklediğim kesinlikle Hades'in yüzü iken tanımadığım yüzleri görmek daha fazla afallamama sebep oldu.
-Uyandı. Hemen bay Kracker'e haber verin.
Başımda duran bir sürü insan bir anda giderken kendimi zorlayarak uzandığım sert zeminde doğruldum. Elim çatlayacak gibi hissettiren kafamı bulurken bakışlarım etrafı tarıyordu.
Bembeyaz seramiklerle kaplı büyük bir yerdi burası. Etrafta cam rengi uniformalarıyla koşuşturan bir sürü kadın ve erkek vardı. Herkez büyük bir koşturmaca içersindeydi. Sesleri birer uğultu olarak kafamda yankılanırken bir türlü kendime gelemiyordum.
Neredeydim ben? Buraya nasıl geldim? En son ne olmuştu?
Sorular kafamda dolaşıyor,çarpışıyor ve parçalanıyordu."Miguel."
Aklımda yankılanan isim tüm soruları alıp götürmüş,beynimde koca bir yankı yapmıştı.
Ellerim başımdan uzaklaştı. Ayaklarım habersizce hareket etti ve oturduğum yerden kalktım.-Miguel?
Bakışlarım hızla etrafı tararken aradığmı bulmak için can atıyordum. Aklıma dolan anıları inkar ediyor,durmadan etrafa bakıyordum. Kayıtsız kalamayan ayaklarım adım atmaya ve görüş alanımı büyütmeye başladı.
Hatıralar birer birer netleşirken delirecek gibi hissetmem hiçbir şekilde beni durdurmuyordu. Gözlerim kocaman açılmış hızla hareket ederken kesinlikle deli gibi gözüktüğümün farkındaydım.
Bir sonraki adımımı atacakken boynuma batan soğuk iğne tekrar karanlığa kapılmamı sağladı.*****
Gözlerimi tekrar açtığımda yine aynı yerdeydim. Bembeyaz duvarlar ve beyaz ışıklar sanki insanı delirtmek istercesine parlıyordu. Birkaç saniye göerim ışığa alışınca doğrulup ayağa kalktım. Başımdaki ufak sızıyı umursamayarak ilerlerken tekrar tekrar kafamda dolanan anılarla geçen seferki gibi tepki vermemek için kendimi sıkıyordum. Fakat bu seferde gözlerime akın eden yaşlar görüşümü bulanıklaştırıyor,başımdaki ufak sızıyı artırıyordu. Etraftaki kimse beni fark etmemiş,ya da fark etmiş ama umursamıyordu. Gözlerim kapı bulma umuduyla etrafı tararken sonunda gördüğüm beyaz kapıyla adımlrımı hızlandırarak kapıya doğru ilerlemeye başladım. Elim buradaki her şey gibi beyaz olan kapı koluna uzanırken tam kapıyı açtığım an kapının diğer tarafındaki birinin daha kapıyı açmasıyla kaşlarım çatıldı.
-Troy?
*****
Genç adam bir kaç saattir yaptığı gibi durmadan yürüyor,arada dinlenip kucağındaki bedeni bırakıyor,sonra tekrar kucağına alıp yoluna devam ediyordu.
-Az kaldı. Beş dakika sonra orada olacağız Lelia. Biraz daha dayan.
Kollarındaki kızın onu duymadığını bilse de sesinin bilinçaltında yankılanması umuduyla sürekli konuşuyordu.
Yaptıkları kazanın ardından gök yüzünü saran ve güneşten gelen enerji dalgası ikisini de çarpmış,kendisi kısa süreli baş dönmesiyle atlatsada genç kızın vücudu bu büyük enerjiye dayanamamıştı ve bunun sebebi büyük ihtimalle kızın normal bir insan olmasıydı. Kendisi güçlü bir element uyesi olduğundan bu dalga ona etki etmemişti.
On dakikanın sonunda karşısına çıkan evi görünce yorgunluğunu umursamadan adımlarını hızlandırarak neredeyse koşarak evin kapısının önüne geldiğinde kapının açık olduğunu fark edince adımları yavaşladı ve durdu. Ses gelmediğini görünce temkinli adımlarla eve girdi.-Abigail?
Sesi evin duvarlarına çarpıp yankı yapınca kucağındaki kız gördüğü ilk koltuğa bırakıp evin diğer odalarına bakmaya gidince karşısına çıkan görüntüyle gözleri hızla büyüdü. Karşısındaki adamın kafası kanıyor ve yüzü büyük bir kavganın. Kalıntılarını taşıyordu. Fakat tüm odaya yayılan kanın nedeni kalbindeki kocaman kılıçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Değişim
FantasyBilinmeyen'in laneti asla bitmeyecek. Insanoğlunun en büyük korkusu bilinmeyen bir gölge gibi üzerlerinde uçmaya devam edecek. Onu kimse bilemeyecek... Sonsuza kadar saklı kalacak... Onu öğrenmelerine izin vermeyecek... O bilinmeyenin peşinde... O...