Bilinmeyen'in laneti asla bitmeyecek. Insanoğlunun en büyük korkusu bilinmeyen bir gölge gibi üzerlerinde uçmaya devam edecek.
Onu kimse bilemeyecek...
Sonsuza kadar saklı kalacak...
Onu öğrenmelerine izin vermeyecek...
O bilinmeyenin peşinde...
O...
Dikkat!!!Mediada yeni tanıtım videomuz var. Mutlaka izleyin. Bu arada wattys2016'ya katıldık. Wattys2016 kitabından ayrıntıları öyrenerwk kitabımızı destekleyeceğinizi umuyorum.Bölümün ortasında koyduğum şarkıyı başlatmadan devam etmeyin. Anlamazsınız. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Iyi okumalar...
Gözüne hücum eden güneş ışıklarıyka gözlerini açtı. Mutsuz bir gün daha diye düşündü. Sıkıntıyla iç çekip yataktan kalktı. Dün onu görmediği için mutlu olması gerekiyordu aslında. Fakat artık elinde değildi. Birisi içindeki tüm iyi duyguları almış gibiydu. Aklından geçen düşünceyle ruhsuzca gülümsedi. Birisi değil. Troy. Hiç acele etmeden yataktan kalktı. Üzerindeki kısa beyaz gecelik,gür kızıl saçları ve beyaz teni. Tüm bunlara birde dikkat çeken yeşil gözleei eklenince ortaya muazzam bir manzara çıkıyordu. Fakat dikkatle bakıldığında aslında hiç bir şey göründüğü gibi değildi. Beyaz teninin belirli bölgelerinde,özellikle de boynunda bir sürü morluklar vardı. Gür kızıl saçları hiç olmadığı kadar cansızdı. Yeşil gözleri küçülmüş,göz altlarında halkalar yaranmıştı. Beyaz teni o kadar da hoş gözükmüyordu artık. Teni damarları gözükücek kadar solmuştu. Gözle görülür bir kilo kaybı yaşamıştı. Her zaman dik duran omuzları tamamen çökmüştü. Kıpkırmızı dolgun dudakları kuru ve solgundu. Tüm özellikleriyle bir ölü'yü andırıyordu. Zaten öyle değil miydi? Bedeni hareket ediyor olsa da, nefes alsa da ruhu ölmüştü. Ayaklarını zorla hareket ettirerek banyoya doğru ilerlerken odanın kapısı hızla açıldı. Hiç bir tepki vermeden içeri gelene baktı.
-Bunları giy.
Elinde simsiyah giysilerle ona bakan kadına baktı bir kaç saniye. Bu kadını daha önce görmemişti. Kadının sabırsız bir hali vardı. Baygın bakışlarıyla bu hayattan bıkmış gibiudi. Kaşlarını çatarak kadının ona uzattığı kıyafetleri aldı ve banyoya geçti. Kısa bir duşun ardından elindekileri giyip banyodan çıktı. Kadının hala odada olduğunu görünce irkilsede umursamadan elindeki havluyla saçlarını kurutmaya başladı. On dakikanın sonunda saçları kuruduğunda banyodan küçük bir tarak alıp saçlarını taradı.
-Kahvaltıya istediğin bur şey varmı?
Duyduğu sesle irkilsede duyduğu kelimelerle fazlasıyla şaşırdı. Kadına dönüp yüzüne baktı. Suratında herhangi bir alay ve ya şaka ifadesi bekledi. Fakt kadın bunu gayet ciddi sormuştu.
-Ha-hayır.
-Yumurta yaptım. Yer misin?
Şaşkınlığı hat safaydı. Gözleri şaşkınlıkla büyümüş,ağzı açılmıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-O-olur.
Kadın sonunda ciddi suratına küçük bir gülümseme yerleştirip odadan çıktı. Dili tutulmuştu. Burda kaldığı uzun zaman müddetinde onunla kimse böyle insancıl konuşmamıştı. Burda onunla kimse konuşmamıştı. Kimse ondan bir şey isteyip istemediğini sormamıştı. Şaşkınlıkla odadan çıktı. O sırada koridordaki çalışanları gördü. Bunlar eski çalışanlar değildi. Duvardaki garip tabloları indirmekle meşkullerdi. Garip bir şekilde onlara bakıp yanlrından geçti. Kahvaltıya inmek için uzun merdivenden inerken aslında evde bir çok şeyin değiştiğine tanıklık etti. Şaşırarak yemek odasına geçti. Büyük odadaki her şey siyahtı. Fakat ordada değişiklikler vardı. Sonunda dayanamayıp içeride gördüğü az önceki kadına sordu.
