Episode 5

4.9K 465 37
                                    

Arkadaşlar bölümler gördüğünüz üzre iki haftada bir geliyor. Fakat en başında söylemiştim bunu. Üzgünüm. Çabuk yazmaya çalışıyorum. Fakat gelecek bölümle ilgili şunu söyleye bilirim ki çabuk gelecek. Takipte kalın arkadaşlar. Ayrıca vote sayısı iyi olsada yorumlar yok denecek kadar az. Bu arada sanırım ilk kitabın tüm okuyucuları yok aramızda. Olsun. Yeni okurlarımı selamlıyor ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
Iyi okumalar...

Başındaki keskin ağrıyla gözlerini açtı. Alıştığı görüntüyle karşı karşıyaydı. Yatağında yüz üstü çıplak yatan kızı umursamadan yataktan kalktı. Iyi bir duşa ihtiyacı vardı.
Sıcak su tenini gıdıklayarak akarken kapasında dolanan düşünceler onu haberi olmadan sona sürüklüyordu. Sıkıntıyla nefes alıp musluğu kapattı. Kenarda duran havluyu altına sararak banyodan çıktı. Yatağın bu sefer boş olduğunu görünce şaşırmadan gardroba doğru gitti. Eline aldığı giysileri vakit kaybetmeden üzerine geçirdi. Hızla odasından çıkıp mutfağa geçti. Buzdolabını açtığı sirada öksürmesiyle elindeki meyve yere düştü. Bir kaç kez daha öksürdükten sonra kendine gelip eğildi ve meyveyi geri eline aldı. Bu sefer daha da şiddetli gelen öksürükle yere çöktü. Ciğerleri sökülücek gibiydi. Ağzından yere süzülen lanetli sıvıyla gözleri  karardı. Bir kaç saniye kendine gelmeyi bekledikten sonra tekrar doğrulmaya çalıştığı sırada kan kusmaya başlamasıyla yere yığıldı. Bilinci kapanmadan önce son gördüğü burnunun önünde bir çift siyah ayakkabıydı.

*******

-Uyan Alexa.

Beynim duyduğum komutu beklermişcesine uyandı. Gözlerim anında açıldı. Ilk başta bulanık olan görüntü bir kaç saniye sonra netleşti. Gözlerim anında durumumu anlamak için etrafta dolanmaya başladı. Ilk gördüğüm üstü kapalı ayna oldu. Bu Hades'in bana gösterdiği aynaydı. Beynimin komutuyla yatakta doğrulup aynaya doğru gidecekken arkamdan gelen sesle duraksadım.

-Acele etme Alexa.

Kim olduğunu öğrenmek için arkamı döndüm. Karşımda Ardor'u hörmemle büyük çaplı bir şok geçirdim. Onu görmeyeli ne kadar zaman oluyordu?

-Ardor...

Dudaklarımın arasından fısıltıyla çıkan isim beni şoktan ayılttı. Hiç tereddüt etmeden ona doğru gittim. Kollarımı anında ona doladım. Şu an Ardor'un olaylardaki yeri umrumda değildi. Bana uzun bir süre yardımcı olan bu adama sarılmak istitordum şuan. Ardor sarılmamın ardından küçük bir kahkaha atarak bana sarıldı.

-Beni bu kadar özlediğini bilmiyordum. Bayan Abigail.

Kollarımı ondan çektim. Kaşlarım hafif çatılsada yüzümde hala bir gülümseme vardı.

-O sen miydin? Bay D?

-Evet. Doğrusu anlarsın sanmıştım. Fani ismini bilen sayılı kişilerdenim.

-Ah. Peki D ne anlama geliyor?

-Alfred Ardor Ducellious.

-Bunu bilmiyordum.

Gülerek yatağin yanındaki koltuğa oturdu. Kenarda duran daha önce fark etmediğim sigaraya elini uzattı. Içinden bir tanesini alıp dudaklarının arasına koydu. Paketi bana uzattığında başımı olumsuz olarak salladım. Sigarasını yakıp derin bir nefes çekti.

-Sigara içtiğini bilmiyordum.

-Ara sıra.

Derin bir nefes alıp oturduğu koltuğun karşısındaki koltuğa oturdum. Ne yapacağımı bilmiyormuşcasına ellerimi nereye koyacağımı bilemedim. Sanki ilk defa bir eve misafir gelmiştim.

Bilinmeyen Değişim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin