15. Bölüm- Kaybedemem

252 7 7
                                    

MEDİADAKİ- CAN ^_^

DİLAY MAYIN

Adaya gelmiştik. Adımlarımız yavaştı. Otele yerleşirken gözlerim Can'ın üzerindeydi. Eren ile sohbet ediyor, bir şeyleri düşünüp duruyordu. Onunla aynı yere gelmek çok güzeldi. Tıpkı rüya gibi. Düşüncelerimi dağıtan Nazan ve Buse'ydi.

"Odamızın kartını aldık. Hadi gidelim Dilay." dedi Nazan. Heyecanla Can'a bakarken "Olur gidelim." dedim. Buse gülümseyip "Aşk yine bizimkini uçurmuş. Hadi canım hadi biz yolu sana göstereceğiz." derken ikisi koluma girip beni çekiştirdi. Sinirle "Ay tamam! Görüyorum önümü! Ben yürürüm!" dedim. Bunlar da beni iyice aptal ettiler. Kaşlarımı çatıp yürüyordum ki Nazan'ın sesiyle olduğum yere çivilendim.

"Allah'ın aşığı hangi yöne gidiyorsun acaba? Odamız bu yönde!"

Ben böyle hayatın içine tüküreyim! Rezil oldum rezil! Tebessüm edip "O yönde olduğunu biliyordum zaten. Ben sizi denemek için şey ettiydim..." sus Dilay! Allah aşkına bir sus! Battın!

Nazan gülümseyip "Hı hı kesin öyledir. Hadi gel!" deyip beni yine kolumdan çekiştirdi. Buse seke seke yürürken "Ay bu otel çok güzel değil mi?" dedi. Gülümsedim.

Odamıza girdiğimizde müthişti. Masal gibiydi. İlk işim koşarak terasına çıkmak oldu. Ellerimi korkuluğa yaslayıp, gözlerimi sımsıkı kapadım. Yüzümü gökyüzüne çevirirken tenime dokunan ılık rüzgâra gülümsedim. Öksürük sesi beni gerçeğe çevirirken soluma döndüm. Yuh! Yan oda da yıldızım vardı. Can korkuluğa yaslanmış, serseri gülümsemesi ile beni izliyordu.

"Yıldız kaçıran ne yapıyorsun?" dediğinde gözlerimi pörtlettim.

"Can sussana! Her yerde böyle söyleme!"

"Neden? Gerçek değil mi?" dediğinde "Biri duyarsa gideceğim yer zindan!" dedim. Gözlerinde ciddi bir ifade gördüm. Sanki endişelenmiş gibiydi.

"Doğru! Bu konuyu bir torbaya koyup ağzını sıkıca kapatıyoruz. Sonra da denizin en dibine atıyoruz. Hatta unutmadan kayaya bağlayıp atıyoruz ki bir daha gün yüzüne çıkmasın."

Gülümsedim.

"Benim için endişeleniyor musun?"

"Yok, kendim için endişeleniyorum. Bir kız tarafından kaçırıldığım duyulursa imajım zedelenir." dediğinde somurttum.

"Kaçırdım ama..." diye mırıldanırken onun sırıttığını fark ettim. Şirin şey. Sağ yanımdan gelen öksürük sesine de döndüğümde ise Akın, Tuna ve Yavuz üçlüsüyle karşılaştım. Akın bana kızgın gözlerle bakarken, gözlerimi Can'a çevirdim. O da kızgın gözleriyle Akın'ı öldürüyordu. Ben bunlarla ne yapacaktım? Her saniye böyle kavga mı edeceklerdi? Düşüncelerim arasında kalbime bıçakları saplayan Sinem'di. Can'ın arkasında belirip beline sımsıkı sarıldı. Bana da en uyuz gülümsemesini gönderdi. Can bir şey söyleyemezken Sinem "Aşkım burası çok güzel değil mi?" dedi. Sıkıntıyla nefes verip içeri girdim. Can ardımdan "Yıldız kaçıran!" diye seslense de umursamadım. Delimiz bitmişti bir de yıldız kaçıranımız çıktı! Şaşkın Can! Sinirli halimi gören Nazan merakla "Ne oldu sana?" dedi. Bir yandan da elbiselerini dolaba yerleştiriyordu. Buse ise çoktan yerleşmiş, üzerine duşunu bile almıştı. Bornozu ile karşıma çıktığında "Evet ne oldu?" dedi. İçimdeki sıkıntıyı atamazken "Yok bir şey. Ben biraz yürüyeceğim." deyip çıkışa yöneldim. Ama hala gözlerimin önüne Sinem'in Can'a sarılışı geliyordu. Gözyaşlarımı tutamadım. Kalbim sökülüyordu. Aşk neden acı olmak zorundaydı? Neden canım bu kadar çok yanıyordu? Hıçkırıklarımı tutamazken çoktan dışarı çıkmıştım. Adımlarımı orman tarafına çevirdim. Biraz temiz hava almak iyi gelecekti. Çünkü  doğada yürümeyi çok severdim. Daha doğrusu beni ağlarken kimselerin göremeyeceği tek yer orası olurdu. Ablamı kaybettiğimde de kendimi ormana atmıştım. Karanlıkta kaldığım da çok korkmuştum ama dayanabilmiştim. Yine hiç düşünmeden ormanın derinliklerine kendimi attım. Can'ı sevmek bana acı veriyordu. Ondan vazgeçemiyordum da. Sanki her an daha çok seviyordum. Çıkarıp atamıyordum kalbimden. Ama onunla da olamıyorduk. Ne yapacaktım? Buna nasıl katlanacaktım?

YILDIZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin