AKIN TUNAHANLI
Gitti.
Neden hep bırakıp gittiği ben oluyordum? İki yıldır ona olan aşkımı anlaması için her şeyi yaptım. Onu önce seven ben oldum. Onun için korkan, endişelenen, uyuyamayan hep ben oldum. Ama o şimdi onu üzecek olan adama tutuldu. Defalarca onu uyarsam da beni dinlemedi. Göz göre göre kalbini ölüme terk ediyor. Çünkü Can'ı sevmek onun için ölüm. Asla geri dönüşü olmayacak. Canı yanacak. Şimdi siz neden diyorsunuz? Neden Can'ı severse üzülür diyorsunuz? Ben cevabını bilsem de şimdi açıklayamam. Yine Dilay üzülmesin diye. Yine o kırılmasın diye saklarım tüm gerçekleri. Ama onu korumak için de her şeyi yaparım. Çünkü Can bir uçurum. Ve Dilay'ın o uçurumdan aşağı düşmesine izin veremem. Bunu yapamam.
BUSE ÖZGÜN
Kantinde oturuyorduk. Derin sohbet herkesi sarmıştı. Herkes kime âşık olmuş o konuşuluyordu. Ve her zamanki gibi Tuna yine benimle uğraşıyordu.
"Kız! Şeker kız candy!" öldüreceğim bu çocuğu. Sinirli gözlerimi soluma çevirdim. Uyuz tam yanımda oturuyordu.
"Acaba diyorum sen ne zaman büyüyeceksin?"
"O ne demek ya? Ben zaten büyüğüm!" dedim. Dengesiz! Ay bu çocuk kendini ne sanıyor?
Sırıtırken "O yüzden mi hala ilkokul çocuğu gibi giyiniyorsun?" dedi. Üzerime baktım. Pembe tişörtüm, mavi kısa eteğim, beyaz çoraplarım, pembe spor ayakkabım vardı. Ha bir de pembe tacım var. Gayet iyiyim bence.
"Biraz büyü Buse. Biraz büyü." dedi. Hayatımda ilk kez bu kadar canım yanmıştı. Ben hala bir şey söylemezken "Sana bu halde kim âşık olur ki?" dedi. Kalbim daha çok kırıldı. Tuna'dan nefret ettim. Öfkeyle sandalyemi itip ayağa kalktım. Çocukların gözleri bendeydi. Benim nemli gözlerim ise şaşkınca bakan Tuna'da.
"Sen büyümüşsün ne olmuş ki? Hala zekân 0 ile 5 yaş arasında. Bedenin büyümüş ama zekân küçücük kalmış. Havuç kafa!" dedim. Çantamı apar topar alıp çıkışa yöneldim. Göreceksin Tuna bir gün bu sözlerine pişman olacaksın.
Öfkem hala beni esir almıştı. Bahçeye ağlayarak çıktım. Dilay ise karşımdan geliyordu. Beni dağılmış halde gördüğünde endişeli bir halde yanıma geldi.
"Kızım! Buse ne oldu sana?" dediğinde gözyaşlarımı saklayamadım.
"Yok... Yok, bir şey." deyip hızlı hızlı yürümeye devam ettim. Dilay peşimden koşturdu. Kolumdan beni tutup yüzümü yüzüne çevirdi.
"Ne oldu canım? Hı söyle bana."
"Tuna, kalbim çok kırdı." dediğimde gülümsedi.
"Her zamanki gibi yine tartıştınız mı?"
"Yok, öyle değil. Daha farklı bir tartışma oldu. Affedersin ama Dilay çığım senin kardeşin tam bir odun! Hem de yontulmamış cinsinden! Bana neler neler dedi." deyip devam ettim. Her şeyi anlattım. Dilay kahkaha attı.
"Derdiniz bu mu?" derken "Hadi gel benimle!" deyip beni çekeledi. Endişeli bir halde onu takip ederken "Nereye gidiyoruz? Dilay! Bir şey söyle!" dedim. Bana baktı.
"Seni değiştirmeye."
Ama ben değişmek istemiyorum ki. Ben böyle iyiyim.
İki saat sonra alışveriş merkezindeydik. Dilay bulduğu kıyafetleri üzerime tutuyor beni denemek için kabine gönderiyordu. Artık bilmem kaçıncı kıyafet deneyişimden sonra isyan bayrağını sallandırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZIM
Roman d'amour15.11.2015 Kitabımın yayına başlama tarihi! Genç bir kız bir yıldıza aşık olursa ne olur? Peki ya onu kaçırırsa? Karşınıza bol komedili ve küçük dramın olduğu bir hikaye sizi beklemektedir. ARTIK SİZLERLE... NOT: LÜTFEN YORUM ATABİLİR MİSİNİZ?