30.Bölüm

109 4 0
                                    

Bölüm şarkımız mediada '_' İyi okumalar ^_^

*******

DİLAY MAYIN

Onsuz yaşayabilir miydim? Onsuz ben ben olabilecek miydim? Ya da bu acı beni öldürür müydü? Öldürürdü elbet. Ben onu bu kadar çok severken, bu acı beni öldürürdü. Bambaşka bir Dilay avuçlarımda kalırdı. Aynaya her baktığımda kendimi tanıyamazdım. Çünkü her zaman canlı bakan gözlerim hüzünlü olurdu. Çünkü hayatımı ardımda bıraktım ben. Ben olmama sebep olan adamı kaybettim.

CAN SANCAK

"Yapma bebeğim. Bunu ikimize yapma." diye fısıldamıştım. Ama o beni hiç duymamıştı. Beni hiç dinlememişti. Şimdi ne yapmalıyım? Onsuz nasıl yaşamalıyım? Peki, yaşayabilir miyim?

Bin tane düşünce aklımı talan ederken ıslak bedenim soğuk evimin salonuna girmişti. Loş ışıkta bahçeye bakan dev cama doğru yürüdüm. Camın kenarına oturup yağmurun cama dokunuşuna, yere dökülüşüne baktım. Baktım ama gördüğüm Dilay'ın ıslak bakan gözleri ve yüzüydü. Beni yaralayan kalbini gördüm bu gece...

"Sen ne? Ablamın sevgilisi olman bile yeter artar! Üstüne bir de katilisin! Ablam ölürken onu kurtarmadın! Sen pis bir katilsin!"

Sözleri kapımı tekrar tekrar çalıp içeri giriyordu. Kalbimi de darma duman edip kayboluyorlardı. Gözyaşlarımı tutamadığım da hıçkırıklarıma boğuldum. Her şeyini kaybeden bir adam olmak beni kahrediyordu. Ne sırtımı yaslayacağım bir ailem vardı ne de beni anlayan sevgilim. Neden herkes gitmek zorunda? Neden? Neden gözleri benim uçurumumdu? Neden benim için tehlikeliydi? Neden?

Anlayamadığım, cevaplarını bir türlü veremediğim sorularla kavga ettim. Sonrası ise yıkıntıydı. Kalbim bedenime yön vermişti. Bir anda kalkıp elime ne geçiyorsa kırıp döküyordum. Masanın üstündeki her şeyi yere attım. Elime geçen vazoyu dev cama fırlatıp bin bir parçaya ayırdım. En son ise sağ elimi yumruk yapıp defalarca duvara vurdum. Acı yoktu! Sadece kalbim ölüyordu. Hissetmiyordum. Bu hissizlik beni bitkin düşürene kadar kendimi hırpaladım. Kan ter içinde duvar dibine çöküp yüzümü sağ dizimle sağ kolum arasına sakladım. Sol ayağımı ise salona uzatıp kalbimin haykırışlarını dinledim.

EREN SANCAK

Eve girdiğimde karanlıktı. Işıkların düğmelerine basarak salona ilerledim ama gördüğüm manzara dehşet vericiydi. Salondaki her şey kırılmıştı. Cam paramparçaydı. Salona yağan yağmur su birikintisi oluşturmuştu. Can ise duvar dibine çökmüş yüzünü dizi ile kolu arasına saklamıştı. Ve sağ elinden yere damlayan kan vardı. Korktum. Hayatımda ilk kez bu kadar çok korktum. Can bitmiş haldeydi. Benim kardeşim, kuzenim kendinde değildi. Ve bu beni çok korkutuyordu. Yavaşça ona doğru adımladım. Yere çöküp koluna dokundum.

"Kardeşim? Can?"

İç çekiyordu. Ağlıyordu...

"Can ne oldu?" dediğimde yavaşça başını kaldırıp kırp kırmızı olan gözlerini bana gösterdi. Gözyaşları yanağına dökülürken "Beni bıraktı." diyebildi. Nefes almakta zorlanıyordu. Titreyen sol elimle boynunu sıkıca kavradım.

"Oğlum kendine gel! Can neler oldu?" dedim. Can derince nefes almaya çalışırken başını sertçe duvara yaslayıp "Deli, beni bıraktı." dedi. Korksam da nedenini sordum.

"Neden?"

"Eda'yı öğrendi. Benden nefret ediyormuş. Yüzümü bir daha görmek istemiyormuş."

"Kardeşim saçmalamış. Onunla konuşunca seni anlayacak. Sen suçsuzsun!"

"Hayır, ben katilim!"

YILDIZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin