28. Bölüm

118 5 0
                                    

#21.12.2016  ( Kolumuzu ısırarak saatler yapardık. Sanki küçükken zamanın canımızı acıtacağını anlamış gibi...)

Arkadaşlar bölümler geç geldiği için üzgünüm. İnanın bir süredir kafamı toparlamak çok zor. hala da toparlanmış değilim. Hayatım da benim için çok önemli olan, benim hatta aşkım olan biricik dayımı kaybettim. Onun ölümünden sonra içine düştüğüm boşluktan çıkamaz durumdayım. Bu yüzden bir süredir yazamıyordum. Sanki her şeye küsmüş bir durumdaydım.  Zorda olsa nihayet bir bölüm yazdım. Bundan sonra da her hafta yazmaya çalışacağım. Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. İyi okumalar...

BÖLÜM ŞARKIMIZ MEDİADA. İyi okumalar...


****

DİLAY MAYIN

Şaşkındım.

Her şey masal gibiydi. Bambaşka bir dünyanın kapısı benim için aralanmıştı. Kendimi gökyüzünde hissettim. Tam da ihtiyacım olan yerde. Yıldızımın yanı başındaydım. Belki onun kadar parlamıyordum ama ondan üzerime sinen ışıkla parlıyordum. Onunla aydınlanmıştım. Binlerce kez yemin ettim. Ben onu asla kaybetmeyecektim. Buna asla izin vermeyecektim. Alnımda hissettiğim sıcaklığıyla gözlerimi sımsıkı kapadım. Mutluluğu hissettim. Onunla bana hoş gelen mutluluğa gülümsedim.

Herkes bizi tebrik ederken ben hala şaşkındım. Ve uzun süre bu değişmeyecek gibiydi. Tuna'nın mutluluğu görülmeye değerdi. Canım kardeşim, ben mutlu olunca gülümsemeye başlamıştı. Ama arada bana laf dokundurmayı ihmal etmiyordu.

"Enişte sonunda bizi Dilay'ın gazabından kurtardın. Sağ olasın!"

Herkes kahkahaya kendini bıraktığında öfke ile Tuna'ya baktım.

"Turunç yine başladın dengesiz konuşmalara!"

"Ne oldu ablam? Hemen de bana patladın!"

"Uf!" diye somurttuğumda herkes gülümsüyordu. Tabi yıldızımda. Ona mutlulukla bakıp tebessüm ettim.

İşte hayat sendin yıldızım. Tam da senin dudaklarının kıvrımındaydı mutluluk. Küçük bir tebessümün, gözlerinin hafif kırışması, ışıl ışıl bakmandı mutluluk. Seni kaybettiğimi sandığım anlarda nefes alamadı bu beden. Kayboldu bu ruh. Çünkü baktığım her yerde sen olsan da o çok sevdiğim gülümsemen yoktu. Elimi tutan sıcaklık, avuçlarımı yakacak kadar beni ısıtan kalbin yoktu. Ama şimdi yanımdaydın. Sımsıkı tutuyorsun ellerimi. Sıcacık bakışların ve gülümsemelerinle olman gereken yerde, ne bir geri ne de ileri tam yanımdasın. Benimlesin...

"Beni bir daha bırakma yıldızım..." bu cümlemi dışımdan söylediğimi herkes bana bakınca anladım. Can duygu doluydu. Gözleri buğulanmıştı. Bana sımsıkı sarıldı.

"Seni bir daha bırakmayacağım! Söz veriyorum! Can SANCAK SÖZÜ!" gülümsedim. Hala egosundan ödün vermiyordu. Ama bir şey söylemedim. Çünkü onu çok özlemiştim.

BİR HAFTA SONRA

Bir haftadır çok daha yoğun çalışmıştık. Çünkü yarın yarışma vardı. Finallere kalmamız şarttı. Heyecandan elim ayağım titrerken hala okulun dans salonundaydık. Hep beraber çalışıyorduk.

"Bir, iki, üç, dört... Sağ! Sol! Etrafında dön!" ben ve Akın önde gruba yön verirken dansa devam ettik. Ara verdiğimizde kalbim ağzımda atıyordu. Heyecanla çocuklara baktım.

"Arkadaşlar yarın büyük gün!"

"Evet!" diye her bir ağızdan kabullenip heyecanlarını dile getirdiler. Ellerim titriyordu. Derin bir nefes aldım ve devam ettim.

YILDIZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin