ÖFKE

54 2 0
                                    

Selam canlarım iyi okumalar :)

Multi medya; Buse

***

Bir haftanın verdiği yorgunluğu ılık bi duşla üzerimden atıp kendimi bornozumla yatağa attım. Bir haftadır sürekli okul ve arkadaşlar arasında mekik dokudum. Derslerin yoğunluğu ve sınavların başlamasıyla bir hafta boyunca Doruk' a zaman ayıramamıştım. Gerçi o da okul ve şirket arasında mekik dokuyor o ayrı. En son bizim evdeyken görmüştüm ve aradan bir hafta geçmişti , bu bir haftada da sadece mesajlaşmıştık. Ameliyat olmamın üzerinden iki hafta geçmişti ve ben kendimi iyi hissediyorum.

Yarın dikişlerim ve kontrol için hastaneye gitmem gerekiyor. Doruk hastaneye gideceğim saate kadar işlerini halledebilirse birlikte gidecektik ama şu önümüzdeki iki hafta içinde girecekleri ihalelere çalıştıklarını bildiğim için gelmeme ihtimali olduğunu da biliyorum.

Doruk'dan;

Bir haftadır imza ve son kontroller için gelen giden dosyalardan sonra şimdi de ihalede kullanacağımız sunumları hazırlıyorum. Hayır yani bütün bunları ben yapacaksam bir sürü insanı neden çalıştırıyoruz? Yetmemiş gibi bir de üzerimdeki bu lanet şey sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

Kravatımı aşağı doğru çekiştirip gevşettim. Bilgisayara bakmaktan kızaran gözlerim de artık sızlamaya başlamıştı.

"Sikerim böyle işi!" kendi kendime hayıflanıp bilgisayarda yaptıklarımı kaydedip bilgisayarı kapattım. Kafamı ofisimin ultra konforlu koltuğuna yaslayıp gözlerimi kapattım. Lanet olsun Nisa'yı özlemiştim ve her gözlerimi kapattığımda güzel yüzü gözümün önüne geliyordu.

Daha fazla dayanamayıp ceketimi alıp ofisimden çıktım. Asistan bozuntusu beni görüp ayağı kalkınca gözlerimi devirdim.

"Babama yemek için dışarı çıktığımı söyle" diyip asansöre ilerledim.

Şirketten çıkar çıkmaz yüzüme çarpan soğuk rüzgarı içime çekip arabama bindim.

Nisa'dan;

Sonunda uyuşukluluğumu üzerimden atıp yataktan kalktım. Dolabımdan pembe iç çamaşırlarımı alıp bornozun altından üzerime geçirdim. Doruk'un aldığı pijamalarımı da giyinip saçlarımı da kuruması için serbest bırakıp odamdan çıktım.

Babam duruşması olduğu için erkenden çıkmıştı. Avukat olmak bir yana bir de avukat kızı olmak çok zor bence. Ne zaman hangi duruşmaya gidecekleri belli olmuyor ve babam haklı olmayan birinin asla avukatı olmayı kabul etmez. Bu günde arkadaşlarından birinin şirketine açılan dava için gitmişti.

Karnımdan gelen garip seslerle yüzümü buruşturup adımlarımı hızlandırıp mutfağa girdim. Buzdolabının kapağını açıp saçlarımı karıştırarak ne yapsam diye düşündüm. En sonunda menemeni özlediğimi fark edip menemen yapmaya karar verdim.

Dolaptan çıkardığım domates ve sivri biberleri güzelce yıkayıp tavaya az miktarda yağ koyup ocağa bıraktım. Domateslerin kabuklarını soyup sivri biberleri halka şeklinde doğrayıp tavaya döktüm.

Domates ve biberler güzelce  pişerken bende yumurtaları kırıp çırptıktan sonra tezgaha bıraktım.

Yirmi dakikanın ardından menemenim hazırdı. Masaya sadece bardağımı ve ekmeklerimi koyup tavayıda masaya bıraktım. Buzdolabından vazgeçilmez portakal suyumu da alıp bardağıma döktüm.

Tam masaya oturacakken kapının çalınmasıyla küfür mırıldanıp kapıya ilerledim.

Kapıyı açtığımda karşımdaki görüntüyle kaşlarımı çattım. Doruk dağınık saçlarını eliyle düzeltip yüzüme baktı. Dayanamayıp gülümseyerek onu içeri çekip kapıyı kapatır kapatmaz boynuna sarıldım. Kolları belimi sarıp boynuma öpücükler bıraktı.

DELİBALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin