Multi Medya ; Doruk
***
''sevgi insana verilen en büyük hediyedir. Eğer birine sevgini veriyorsan onu ne kadar önemsediğini ifade etmiş olursun, tabiî ki karşındaki de bunu anlayabiliyorsa sorun yoktur. Bazen karşıdaki insan gördüğü fazla sevgiden aptallaşabiliyor. Sen onlardan olma evladım, sana verilen sevginin değerini bil. İnsanlar çok bencil kızım bazen ne yaptığını bilmez. ''
Dedemin söyledikleri kalbime işlerken yanaklarımdan süzülen yaşları elimin tersiyle sildim. Dedem benim sırdaşım gibiydi hayatımda olanları ilk onunla paylaşırdım. Yanlış yapmışsam doğruya, doğru yapmışsam da o doğrudan sapmamayı öğretirdi bana. Beni çok severdi tek torunuyum tabiî ki sever diyemiyorum çünkü bana olan sevgisi evlatlarınınkinden farksızdı. Ne zaman başım sıkışsa dedeme koşardım. Bu gün de hafta sonuydu bende dedeme koştum. Aklıma bi soru geldiği için dedemin duraksamasını fırsat bilip konuşmaya başladım.
''peki dede bazen insanlar severek ayrılıyo gitmek zorunda kalabiliyolar belki de giden böyle hissediyordur neden?'' diyince gülümsedi elini elimin üzerine koyup konuşmaya başladı.
''bu soruyu sormanı bekliyordum. Bak kızım insan birini sevecekse sevmeden önce hem onun gidişine hemde kendi gidişine alıştırmalı kendini, sadece seviyorum demek mağrifet değildir. İş icraata gelince insan oğlu korkak ayağına yatar. İnsan sevmekten korkmuyorsa kaybetmekten de korkmayacak. Bu yüzden yaşadığı aşk dolu ilişkide bazı sorunlar olur ilişkinin devam etmesine engel olabilecek şeyler olur bi şekilde bitmesi gerekir. Bunu yapması gereken uçsuz bucaksız bir kadın ya da yüzülemeyecek kadar derin bir erkek olabilir. Kim olursa olsun zordur gitmek. Kalmak zordur demiyorum. Gidene zordur hep, ne yaşarsa giden yaşar. Bazen insanlar gideni suçlar hatta bazen de değil hep, suçlu olan hep giden olur. Kalana 'neden bıraktı?' diye sorarlar hep aslında sorulması gereken 'neden gitti?' dir. Sevgi insanı işde bu kadar aptallaştırır kızım.''
Dedemin söyledikleriyle sevgiden aptala dönen insanların arasında kendimin de olduğunu anlayabiliyorum. Ama hala aklımın alamadığı kadın erkeği erkek de kadını sevdiği halde ne olur da bırakmak zorunda kalırlar. Çok büyük engellerin olması lazım beklide. Her neyse dedemin gözlerine bakıp gülümsedim. Kızına ne kadar çok benziyor. Annem gibi bakıyo annem gibi seviyo. Sözleri de aynı anneme benziyo. Söyledikleri can yakabilir ama insanı kendine getirir.
''seni seviyorum dede iyiki varsın'' diyip kollarımı boynuna doladım. Annem kokulu dedem. Yanaklarım yine ıslanınca annemi çok özlediğimi fark ettim. Dün parti yüzünden gidememiştim. Merak etmiştir niye gelmedi diye, özlemiştir de.
''bende seni seviyorum yavrum. Neden ağlıyorsun seni kıracak bir şey mi söyledim?'' diyince kollarımı boynundan çekip yüzüne baktım.
''hayır, hayır dede sadece -hıçkırık- be-ben annemi çok ö-özledim'' dedim gözlerine bakarken. Olamaz olamaz ağlama kırizine girmemeliyim. Ağlama kırizlerim meşhurdur benim, hele de annemden sonra hiç durmayan gözyaşlarım var. Gece karanlığıyla üzerime çökerken, başımı yastığa koyup uykuya dalacağım an annemi en çok özlediğim andır.
''özlersin tabiî ki bizde özlüyoruz. Özlenmez diye bir şey yok bi tanem ama ne zaman ihtiyaç duyarsan git annenin yanına kapat gözlerini, karşında annen var gibi düşün eskisi gibi elini uzat tut elini ne istiyorsan anlat. O sana bişey söyleyemez ama gülümser. Gülümsediğini hayal et.''
Dedemin evinden çıkınca annemin yanına gitmeye karar verdim. Belki ağlarım bağırırım felan ama iyi gelir.
''o zaman müsadenle dedeciğim ben annemin yanına gidebilir miyim?'' diyince gülğmsedi.