Çoktan uyandığımı biliyordum ama yine de hissettiğim baş ağrısını yok saymak adına güzel uykuma geri dönmeye uğraştım. Neden böyle boktan bir halde olduğumu bilmesem de bu bitkinlik bana kalitesiz yatağımın bile, gelmiş geçmiş en ortopedik yatakta yatıyormuşum gibi hissettirmesine sebep oluyordu.
Rahat yatakta yana dönerek yüzümü temiz kokan yastığa bastırdım. Yoğun final haftasını atlattıktan sonra vücudum tüm yorgunluğunu atıyor olmalıydı belli ki, yoksa haftalardır yıkamadığım yastık kılıflarının kokusu bu kadar tatlı gelmezdi.
Popomu kaydırarak biraz daha yerleşmeye çalıştığımda bedenim hiç olmadığı kadar ağır hissettiriyordu. Yine de, siktiğimin okulu bitmişti işte! En azından onun hafifliğini ruhumda taşıyordum.
Bu düşünceyle mutlu mutlu gerinirken yataktan taşan ayaklarıma şaşırarak yattığım yerde yukarı tırmanmaya çalıştım, uyurken aşağı kaymış olmalıydım. Ben daha bir santim bile yukarı çıkamamışken kafamı yatak başlığına çarpmamla gözlerimi açtım.
Burası kesinlikle benim odam değildi.
Açık renk duvarlar, beyaz ve kaliteli çarşaflar, gözümün önündeki erkek kolu...
Adamın birinin kolu üzerinde uyuyordum!
Kalbim deli gibi atmaya başlarken dün geceyi hatırlamaya çalıştım. Hayatımdaki en güzel günü geçirdikten sonra her şeyi sindirebilmek için eve dönmek istemiştim ama arkadaşlarım ısrar edince onlarla akşam dışarı çıkmak zorunda kalmıştım. Doğru düzgün içki bile içmemiştim ve eve döndüğümde saat pek geç sayılmazdı. Üzerimi değiştirdikten sonra yüzümdeki koca sırıtışla kendimi yatağa atmıştım.
Her şeyi hatırlıyordum?
Ama hiçbir anımda, neden tanımadığım bir otel odasında -en azından ben öyle olduğunu sanıyordum- tanımadığım bir adamın yanında uyuyor olduğuma dair bir cevap bulamıyordum.
Adamı uyandırmamaya dikkat ederek yavaşça arkamı döndüm.
Ama yanım bomboştu.
Tekrar hızlıca önüme döndüğümde kol hala gözümün önünde yatıyordu. Kopmuş kolların kanlı hayali gözümün önünden geçerken kola tiksinmiş bir şekilde bakmaya devam ettim ve ondan uzaklaşmaya hazırlandım.
Parmaklar hafifçe seğirdiğinde kendimi çığlık atmamak için tutmak zorunda kalmıştım çünkü bu işte bir terslik vardı. Parmaklarımı oynattım.
Ve kolun parmakları da beynimin verdiği komutla aynı doğrultuda oynadı.
Korkuyla ve aniden, gözümün önündeki kolu havaya kaldırıp tanımadığım bu uzvu dehşetle inceledim. Kocaman avuçlar, kalın ve kıllı bir erkek kolu...
"N'oluyor!?" diye gırtlağımdan tiz bir ses çıkardığımda... Şey, aslında pek de tiz çıkmamıştı.
Dudaklarımdan çıkan erkek sesiyle dehşete düşerek hızla yatakta doğruldum ve pikeyi üstümden fırlattım. Ayağa dikildiğimde ise hemen gözlerimi kapatıp durmak zorunda kalmıştım.
Siktir, çok yüksekteydim, bir dev falan olmalıydım ve buna hiç alışkın değildim. Dev olmaya. Kendimi Güliver gibi hissediyordum. Ya da sanki bir saat boyunca bungee jumping yapmışım da sonunda ayaklarımı sert zemine basmışım gibiydi.
Gözlerimi tekrar açarak, bu sefer yavaşça, tuvalet olduğunu düşündüğüm kapıya ilerlemeye başladım. Bu sırada ise bedenimle herhangi bir göz teması kurmamaya çalışıyordum. Yüzümü yıkayıp kendime gelecektim ve her şey düzgün haline geri dönecekti.
Adımlarım normalde olduklarından daha ağırlardı ama aynı zamanda da daha dengeli olduğumu hissediyordum. Böyle bir şey mümkün değildi tabii ki. Belki de hala uyuyordum ve aslında bu bir rüyaydı.
Daha çok kabus. Kim erkek olarak uyanmak ister ki?! İğrenç.
Kapıyı açarken ellerime bakmamaya özen gösterdim ve tuvaletin serin, mermer zeminine adımımı attım. Rüyalar bu kadar gerçek hissettirir miydi?
Eninde sonunda uyanmak zorundaydım, bu her ne idiyse ondan. Derin bir nefes alıp yanaklarımı şişirdim ve nefesimi dışarıya üflerken yavaşça bakışlarımı yanımdaki aynaya çevirdim.
Beni ürkekçe izleyen tanıdık bir çift yeşil gözle karşılaşınca bağırmaya başladım.
Paniklememem gerektiğini biliyordum, susmalıydım. Ama haykırırken çıkardığım şu yabancı sesi duydukça daha da korkuyordum ve daha da bağırıyordum.
"SİKTİR, SİKEYİM. SİKEYİM! AH!"
En sonunda kendimi yere atıp sırtımı duvara yasladım ve gözlerimi kapadım. Nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken her şeyin mucizevi bir şekilde eski hale dönmesini bekledim.
Çünkü ben, bambaşka birinin bedenindeydim.
Ben, Michael Clifford olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Being Michael Clifford
Short StoryBambaşka birinin bedenindeydim. Ben, Michael Clifford olmuştum.