16-Suçluluk Duygum-

190 8 7
                                    




"Sokakta şiir, yerde izmarit, aklımda sen."


Uyandığımda kendi yatağımdaydım ve karşıdaki kanepede Batı uyuyordu. Uyumaktan çok hayvani sesler çıkarıyordu. Sinirlenip altımdaki yastığı kafasına fırlattığımda sadece homurdanıp arkasını döndü ve uyumaya devam etti.

Neyseki artık horlamıyor.

Birden dün geceki Tunayla olan öpüşmemiz geldi aklıma ve ürperdim. Ah, üstünden bilmem kaç saat geçmiş olmasına rağmen etkileri asla geçmeyecekti.

Uzanıp yatağımın yanında duran komodinden telefonumu alıp kilidini açtım ve Handeyle Duru'nun samimi pozu ekranda belirdi.Doğru ya, bu aklımdan çıkmıştı.

İki sürtük birbirini bulmuş.

Bunu cevap olarak yazmalıydım. Neyseki cevap vermek için çok geç değil diye düşünerek Hande'nin sorusunu cevapladım. Duru'dan Hande'den nefret ettiğim kadar nefret etmiyordum aslında. Ne de olsa Mehmet'in kardeşiydi.

Yataktan yavaşça kalkıp odadan çıktım ve mutfağa indim. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen kahvaltı hazırlama fikri gayet cazip gelince işe koyuldum. Tuna evde mi değil mi bilmiyordum ama ona da bardak ve çatal koydum. Her şeyi hazırladıktan sonra tekrar odama dönüp Batı'yı uyandırma çabalarına giriştim.

"Hadi uyan abi." diye kolunu dürttüm. Tepki bile vermeyince koluna sert bir yumruk indirdim. Ani bir refleksle uyanıp suratıma yumruğunu geçirince neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde yere düştüm.

"Aaaah! Ne vuruyorsun hayvan?" diye bağırınca hemen uyanıp yanıma koştu ve beni yerden kaldırıp kucağına aldı.

"Ya Nazo, kızım ne bileyim ben. Öyle adam mı uyandırılır? Kıyamam sana, bebeğim benim." diyerek öpmeye başladı. O sırada arkadan bir öksürük sesi gelince ikimiz de oraya döndük.

"Günaydın." diyen Tuna'nın saçları karışmıştı ve gözlerinden uyku akıyordu resmen. Ay şimdi nasıl bakacağım yüzüne? Acaba hatırlamıyor numarası mı yapsam?

"Günaydın Tunacığım." deyip beni yatağın üzerine bıraktı Batı. Sonra gözleri yanağımdaki bir noktaya takılı kaldı ve yüzündeki ifade değişti.

"Naz, bir şey diyeceğim ama kızma." deyince elimi yüzüme götürüp aynaya koştum.

"Ne olmuuuş?" diye bağırdım ama aynanın önüne gelince kızarıp şişen yanağımla karşılaştım.

"Hiç ya. Azıcık kızarmış canım, olmaz bi şey."

"SENİ ÖLDÜRECEĞİM BATI! NASIL YUMRUK ATARSIN SEN BANA?"

"Eylül'e yumruk mu attın?" Tuna'nın sesi hayatımda duyduğum en şaşkın Tuna sesiydi. Ayy, acaba benim için Batı'ya kızacak mı? Eheheh, keşke kızsa.

"Ya oğlum vallahi yanlışlıkla oldu. Hem çok sert vurmadım ki." deyip yavru köpek bakışları atınca sevimliliği sinirimi birazcık yendi. Ama birazcık.

"Gayet de sertti. Yere düştüm." dedim ve dudaklarımı büküp Tuna'ya baktım. Dudakları azıcık kıvrılmıştı.

Hadi Batı'yı döv Tunaaaa.

"Manyaksınız. Kahvaltı hazır mı?"

Öfff, hayvan oğlu hayvan. Ben de sanıyorum ki; alacak beni arkasına, geçecek Batı'nın önüne ve diyecek ki 'Lan sen bu kıza nasıl vurursun?'. Ben de ayrı bi geri zekalıyım zaten.


**************


Mesaj sesi. Hem de WhatsApp'tan.

Elime telefonu alıp baktığımda tekrar Hande'den bir fotoğraf geldiğini gördüm. Bu sefer beni şoklardan şoklara sokacak bir görüntüyle karşılaştım. Bizim aklı bir karış havada barmen bu iğrenç bar köşelerinde sürten Handeyle sarmaş dolaştı. Hemen arama kaydına girip son aranan numaralardan Mehmet'in numarasını bulup aradım ama zaten tahmin ettiğim şekilde açmadı. Zil zurna sarhoş olması yüksek ihtimaldi.

ESMER.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin