Merhabalar arkadaşlar. Özür dilerim, tatilde olduğum için uzun zamandır bölüm yayınlayamadım. Bu bölümde biraz araya kaynar gibi oldu, kusura bakmayın.
Dersanemde başladı, son sınıf olmak cidden zor. Neyse size keyifli okumalar :) öptümmm..
Karşımdaydı işte. Hande Tan, her erkeğin sevgilisi, her kızın idolü karşımdaydı ve ben onu rezil etmiştim.30 saniye boyunca gözlerini gözlerime dikti ve hayatımda gördüğüm en sert bakışı attı. Sonra çantasını eline alıp ayağa kalktı ve tek kelime etmeden çıkıp gitti.
O an anladım ki Hande sadece rol yapıyordu. O aptal değildi. Aşık olduğu adam için her şeyi göze alacak kadar gözü karaydı. Ve biliyordum ki Hande Burakla benim sonum olacaktı.
"Sevgilinin peşinden gitmeyecek misin?" diye sorduğumda Tuna bana umursamaz bakışlarını attı ve cebinden bir paket sigara çıkardı.
"İçtiğini bilmiyordum." dediğimde başımın dönmeye başladığını hissettim.
"Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun." deyip dumanı yüzüme üflediğinde nefesim kesildi. Allahım o nasıl bir seksiliktir?
"Aman ne önemli." deyip yüzümü buruşturdum ve Batı'ya sokuldum. Batı ise bana karşı hala mesafeliydi. Eh, haklıydı tabii. O tanıdığı Naz gitmiş, farklı biri gelmişti. Daha cüretkar. Daha acımasız. Ve daha sürtük.
Düşündüğümde gerçekten de beni tanımlayan sözcüklerdi bunlar. Sürtüklüktü işte bu gece yaptıklarım. Barmeni öpmem hepsini geçip birinci sıraya yerleşmişti. Sonuçlarını düşünmeden hareket etmiştim. Burak'ı hesaba katmamıştım bile.
Onun canını yakacaktım. Yine. Ben Burak'ı hak etmiyordum ki. Ben onun sevgisine layık değildim.
"Ah be Naz. Neler yapıyorsun sen böyle?" diyen Batı'nın omzuna kafamı gömüp "Eve gidelim." dedim.
Beni ayağa kaldırıp kolumdan tuttuğunda Tuna'ya "Gidiyoruz." dedi. O da sıkılmış olacak ki kafasını sallayıp kalktı ve mekandan çıktık.
Arabada kimse tek kelime etmedi ve mide bulantısı eşliğinde eve geldik. Hepimiz arabadan indiğimizde Batı hızlı adımlarla önden gitti ve ben ona yetişmek için koşmak zorunda kaldım. Daha doğrusu yetişemedim ve odasına girip kapıyı suratıma kapattı. Bu seninle konuşmak istemiyorum demek oluyordu. Hayal kırıklığıyla arkamı dönüp odama girecekken Tuna kolumdan sertçe tutup kendi odasına çekti beni. Ah, bunun anlamı seninle konuşmak istemiyorum değil, Tunayla konuşmanı istiyorumdu.
Kapıyı kapattığında kollarımı birleştirip yatağın üzerine oturdum. Cidden başım dönüyordu çünkü.
"Canımı sıkıyorsun." dediğinde inanamayarak ona baktım. Bu muydu? Cidden bu kadar mıydı sadece?
"Ah, evet. Sevgilini çok üzdüm." dedim dudaklarımı büzerek. Söylediklerimden sonra bakışları daha da sertleşti. Bu şekilde beni sindirebileceğini mi sanıyordu?
"Hiçbir şey bildiğin yok! Hande senin o aptal sevgilini istediği için benimle işbirliği yaptı, o kız zerre kadar umrumda değil. Ve sen her seferinde lafı dönüp dolaştırıp ona getiriyorsun. Beni bu kadar çok mu kıskanıyorsun gerçekten?" dediğinde ağzım iki karış açılmıştı. Onu kıskandığımı nereden çıkarıyordu? Tamam haklı olabilir ama bunu asla kabullenmeyeceğim.
"Seni kıskanacak kadar önemsemediğimi biliyorsun sanıyordum." dedim buz gibi bir sesle. Ben ne kadar kolay yalan söylüyordum öyle?
"Derdin ne Eylül? Ne istiyorsun benden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER.
RomanceKalbim minicikken bile senin için çarpıyordu Tuna..Ben senin hiç fark etmediğin gölgendim.Hep takip ettim, hep izledim ama sen hiç dönüp bakmadın.. ***** "Başka kimse olmayacak!" diyordu mavileri sinirden kararmış olan genç adam. Kız ise inatla ona...