6.-Doğumgünü Piçi!-

418 23 4
                                    

Yüzümü kocaman bir gülümseme kaplarken sarışın kızın yanına doğru yürümeye başladım. Elimi uzatıp, "Selam, ben Eylül." diyene kadar beni fark etmeyen kız dönüp bir moron gibi yüzüme baktı. Sonra en yapmacık gülümsemesini takınıp elini uzatıp elimi sıktı ve " Memnun oldum Eylül, ben de Hande." dedi.

Koca bir SİKTİR.

Hande ya. Tabii Hande. Burak'ın Handesi.

Nasıl tanımamıştım ben bu kızı?

Allahım şimdide intikam falan mı almaya çalışıyor?

Ve bildiğim tek şey, kalbi kırık bir kadının intikamı acı olur!

Ben bir adım gerilerken Hande gözlerini arkamda bir noktaya sabitleyince ben de kafamı çevirip arkama baktım.Gelenin Tuna olduğunu fark edince bu kadar şok bana yeter diyerek yönümü değiştirip merdivenlere yöneldim. Tam o sırada Tuna kolumu çekip "Handeyle tanıştınız mı?" diye sordu. Kolumu çekip kafamı salladım, Hande de "Tanıştık, çok tatlı biri gerçekten." dediğinde bunun kocaman bir yalan olduğunu biliyordum. Ben de gülümsemeye çalışarak "Teşekkürler." dedim. Sonra Tuna'ya dönüp " Doğumgünün kutlu olsun Tuna. Sanırım partiye katılamayacağım, başka zaman telafi ederiz." dedim en yapmacık ses tonumla.Muhtemelen Tuna katılsam bile beni fark etmezdi.

"Neden?" dedi kaşlarını çatarak. Ah, çalışmadığım yerden sordu!

"Çünkü Burak'la önceden planladığımız şeyler var."

"Burak'ı da davet ediyorum.Cidden doğumgünüme gelmeyecek misin Eylül?" deyince kibarlığı bir kenara bırakıp "Bize biraz izin verir misin Hande?" dedim.

"Tabii, benim de yapacaklarım vardı zaten." diyerek uzaklaştı.

Hande gittikten sonra alaycı bir şekilde "Gören de partine katılmamı çok istiyorsun sanacak." dedim. Bunun üzerine bakışlarını sertleştirip omuzlarımı tuttu. Ben şaşkınlıkla bir adım gerilerken "Sen ve sevgilin bu akşam bu partide olacaksınız o kadar." dedi dişlerinin arasından.

"Çek ellerini üzerimden Tuna." diye uyarınca omuzlarımı sıkıp "Duyamadım?" dedi.

"Duyacağın tek şey HA-YIR." dediğimde kollarını indirip cebimden telefonumu aldı. Uzanıp elinden almaya çalışırken "Ne yapıyorsun?" diye cırladım ama beni pek takmadı.

"Ver şunu Tuna!" diye bağırınca uzaklaşıp telefonu kulağına koydu. Ben de peşinden gidip telefonu kulağından çekip almaya çalıştım ama nafile..

"Ben Tuna, bu akşam evde doğumgünü partim var. Sen de davetlisin. Eylül, benim seni arayıp davet etmemin daha uygun olduğunu düşündü ve gelmeni çok istiyor. Ne dersin?" dediğinde öfkeden deliye döndüm. Ne hakla benimle ilgili yalan söylerdi?! Elinden telefonu almak için son hamlemi yaptığımda " Süper, akşam görüşürüz." deyip kolumu sıkıca tutup çevirdi. Bu sırada artık işine yaramayan telefonum yere düşüp tuzla buz olmuştu!

"APTAL! Ne yaptığına bak!" diye bağırdığımda çevirdiği kolumu çekip kendini bana yasladı ve kulağıma eğildi.

"Bana. Bir daha. Sakın. Aptal. Deme." dedi heceleyerek dişlerinin arasından. " Ve dediklerimi yapsan senin için iyi olur." diyerek kolumu bıraktı ve arkasını dönüp gitti.

Arkasından sinirle bakıp kolumu ovuşturdum. Bir insandan ancak bu kadar nefret edebilirsiniz.

Ve onu ancak bu kadar sevebilirsiniz..

******

"Sen en çok hangi rengi seviyorsun?" dedim kıkırdayarak. İki elimle askıdaki elbiseleri karıştırırken omzumla başım arasına sıkıştırdığım yeni telefonumla Burak'la konuşuyordum. Elime gelen siyah elbiseye dikkatle baktım ve yüzümü buruşturdum. Siyah ancak Tuna'nın rengi olabilirdi.

ESMER.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin