Alya'dan devam;Sabah gözlerimi araladığımda Tarık abi masayı hazırlıyordu. Poyraz'ı uyandırmamaya çalışarak kalkıp Tarık abinin yanına gittim. Masayı kurmasına yardım ettikten sonra masadaki tabak sayısına bakarak "E Tarık abi sen yemiyo musun? Diye sordum. Yine aşşağıyı göstererek "Ben sizden daha iyi yaşıyorum altta. Hehehe neyse sen çocuğu uyandır da kahvaltınızı yapın. Malum annenlerin peşine polis taktıkları kesin." dedi gülerek. Bende güldükten sonra aşağı inen Tarık abinin arkasından baktım. O aşağı indikten sonra Poyrazın yanına uzandım. Elimi yanağına koyarak burnuna bi öpücük kondurdum. "Hatunum.." dedi uyku arasında mırıldanarak. "Öküzümm" dedim kıkırdayarak. "Hadi kalk öküzüm kahvaltın hazır." dedim. "Hatunumsun be!!" diyip yanağımı öptükten sonra kalkıp masaya baktı. Çayları koyduktan sonra kahvaltımızı etmeye başladık. "Tarık abi nerde hatun?" dedi Poyraz ekmeğini yerken. İşaret parmağımla aşağıyı gösterip güldüm.
Kahvaltımızı bitirdikten sonra Tarık abi dümen başına çıkarak motoru alıştırdı. Malesef Poyrazla olan zaman dilimim dolmuştu. Bunu düşününce hüzünlenerek yastığa oturdum. Benim hüzünlendiğimi görünce yanıma gelen Poyraz'a baktım. Başımı göğsüne yasladım. Elini omzuma attıktan sonra başıma bir kaç öpücük kondurdu. Kolumu sıvazlarken "Hatunum... Bak şimdi sana söyleyeceklerimi lütfen dinle..." dedi ve devam etti. "Bundan sonra hayatında ben olamayacağım... Senden tek istediğim şu, beni unut ve mutlu ol!" tam ağzımı açacakken beni susturarak "Lütfen Alya! Beni birazcık seviyorsan ve sende azıcık hatrım varsa Serkanla mutlu ol. Evlendiniz, çocuklarınız olsun. Mutlu ol! Beni unut... Ama seni hep seveceğimi de bil... Ve şunu da bil ki, bir gün seni ve çocuklarını kaçırıcam... " gülümsedi. "Çocuklarını çocuğum gibi sevicem... O günü bekleme çünkü ne zaman olacağını ben bile bilmiyorum. Ama bir gün yapıcam. Senden tek dileğim," yutkundu. Gözlerim dolmuştu ve ağlamak üzereydim. Boğazında bi yumru varmış ve onu itmek istiyormuşçasına yutkundu ve "beni unut... Ve... Mutlu ol..." dedi. Cümlesini bitirdiği an şelale gibi akan göz yaşlarımı tutamayarak Poyraz'a sarıldım. O da bana sarılıyordu. Ama yetmiyordu. Onu içime alıp kalbime hapsetmek istiyordum... Sadece onunla olmak istiyordum...
Tarık abiyle vedalaştıktan sonra tam giderken Tarık abi arkamızdan "Çocuklar, Allah sizin gibileri illaki bir daha bir araya getirip mutlu edecek. İnşallah olurda bir gün düğününüz olursa beni hatırlayın..." dedi. Ona bakarak "Hatırlamak ne kelime Tarık abi... Düğünüm olsun senle karşılıklı göbek atıcaz.." dedim. Ve tekrar gülerek el sallayıp arkamı döndüm. Poyrazla el ele ana yola kadar yürüdük. Ana yola geldiğimizde bi taksi çevirdik. Ben taksiye binmek için kapıyı açtım. Sonra Poyraz'a baktım. Gözleri umut ve göz yaşı doluydu. Tekrar sarıldım ona. Bu sarılma sondu. Yani uzuun bir süre olmayacaktı... Ona tekrar baktım. Bütün hatlarını ezberlemek istercesine baktım. Son olarak dudağına bir buse kondurup taksiye bindim. Adama evin adresini söyledim ve yan aynadan arkaya baktım. Gözleri dolmuştu ama gülmeye çalışarak bana el sallıyordu. Poyraz için! Poyraz için mutlu olacaktım!
Evin önüne geldiğimide taksiciye beklemesini söyledim. Evin kapısını tıklattıktan sonra saniyeyle Cansu'nun kapıyı açması bir oldu. Annemler, abimler, Serkan ve arkadaşları, Burcu, Arzu teyze, Ayça teyze hepsi burdaydı. Ve hepsi ağlayan annemi teselli ediyordu. Cansu bana uzun süre sarıldıktan sonra "Kızım nereye kaçtın çok merak ettik. Nerdeydin?!?" Gibi sorularını yöneltirken içeri girip komidinden para alıp taksiciye verdim. Ve tekrar içeri girip bana meraklı gözlerle bakan insanlara bakarak "Ben odamda olucam. Lütfen soru sormayın!" Serkan'a dönerek "Serkan balayına en yakın zamanda çıkarsak mutlu olurum." diyip odama çıktım. Herkes arkamdan şaşkın ve meraklı bir şekilde bana bakıyordu.
Odama girip kapıyı kapattım. Üzerimdeki gelinlikten ve iç çamaşırlarımdanhemen kurtulup duşa gireceğim sırada kadın bankamdaki fotoğrafı buldum. Alıp banyomdaki aynanın arkadına koyduktan sonra duşa girdim. Soğuk bir duş yapıp saçlarımı 1 kez şampuanladıktan sonra fotoğrafı alıp havluyla odama girmek için kapıyı açtığım sırada odada Serkan'ın olduğunu görünce bağırarak içeri girdim. Serkan beni fark edince "Karıcığım bir şey olmaz.. Gel bak ben bakmıyorum zaten. Balayı yeri bakmaya geldim." dedi önündeki bilgisayara bakarak. Banyodan çıkıp koşarak iç çamaşırımı bir eşofmanımı ve yarım kollu tişörtümü alıp fotoğrafı çantamın içindeki cüzdana yerleştirdikten sonra tekrar banyoya girip giyindim. Saçlarımı havluyla kurulayarak Serkan'ın yanına gittim. Serkan bir eline bilgisayarı aldı bir eliylede benim elimi tutarak yatağa götürdü. Beni bağdaş kurarak oturttuktan sonra kucağıma bilgisayarı verdi. Komidinin üstündeki tarağımı alıp arkama geçti. O saçlarımı tararken bende balayına yer bakıyodum. Aslında kıştı yani aylardan Şubat ama ben yaz balayısı yapmak istiyordum. O yüzden sıcak olabildiğini düşündüğüm için Maldivlere gitme fikrini sundum Serkan'a. Serkan hemen telefonundan Maldivlerin hava durumuna baktı. Buraya göre 1.000 kat sıcakmış. "E o zaman nereye gideceğimiz belli. Hadi gel bilet alalım dedi. Çenesini sol omzuma koyup ellerini belimin yanından geçirerek klavyeye götürdü. Birkaç bişeyler yazdıktan sonra check-in imizi yaptı ve "Hadi bavulunu hazırla yarın öğlen yolcuyuz birtanem" dedi ve boynuma bir öpücük bıraktı. Tamam anlamında kafamı sallayarak yataktan kalktım. Saçlarım dümdüz olmuştu. Yanaklarım da kızarmıştı. Hemen banyoya girip saçımı kuruttuktan sonra çıktım. Serkan yatağımda uzanıyordu. Poyraz'a verdiğim sözü şu dakikadan sonra tutmaya başlamak için yemin ettim. Ve gidip Serkan'ın yanına uzandım. Benim uzandığımı görünce elini kafamın altına koyarak beni kendine çekti. Dudağıma bir öpücük kondurduktan sonra devam etmek istedi. O sırada Cansu bodoslama odaya girerek "Hop hop hoop! Devamı balayında! Şimdi çık bakıyım Serkan! " dedi yalancıktan sinirlenerek. Serkan tam çıkacakken BurcunSerkan'ı itip odaya girdi. Cansu ve ben yatağa oturup bağdaş kurarken Burcu hamile olduğu için zar zor çıkmıştı. Hepimiz oturduktan sonra Cansu bana "Şimdi bütün olan biteni bize ayrıntısıyla anlatıyorsun!" dedi. Tamam anlamında kafamı salladıktan sonra Poyraz'ı sahilde gördüğüm andan taksiye bindiğim ana kadar herşeyi tek tek tüm ayrıntılarıyla fotoğrafı da gösterip Tarık abiyide içine katarak anlattım. Sonlara doğru ben ağlarken kızlarında gözleri dolmuştu. "Alya'm ya kendini bu kadar üzmesen mi? Bak bi söz vermişsin Poyraz'a mutlu olucam demişsin. Sözünde durmayacak mısın?" Dedi Cansu. Burcu söze atlayarak "Ama o da haklı Cansu ya... Baksana kız Serkan'a karşı bişey hissedemiyo ama kendini zorluyo... Birini sevmek için kendini ne kadar zorlayabilirsin ki?" dedi acımaklı ses tonuyla. Cansu tekrar söze girerek " Haklısın Burcu haklısın da... Belki Poyraz'ı unutur ve Serkan'a karşı bişeyler hissetmeye başlar... Çünkü Serkan onu gerçekten seviyor.." dedi umutla. Onlar orda konuşurken ben artık sessizce ağlamaya dayanamayarak bir göz yaşı seline boğuldum. Deliye dönmüştüm, gözlerim kararmıştı, herşeyi devirip deli gibi ağlamak istiyordum ve bunu yapıyordum da. Gözlerim biryerleri göremeyecek kadar dolmuştu ve bağıra bağıra ağlarken dışardan sadece boğuk boğuk sesler duyuyordum. Boğuk boğuk bağırışmalar. Hareket etmeyi kesip daha da çok bağırarak ağlamaya başladım. Dışardan duyan biri sanki kalbimi söküyorlar sanırdı. Ama zaten kalbimi söküyorlardı. Bağıra bağıra ağladıktan sonra hıçkırıklarım bağırmaşarımın yerini aldı. Sakin bir şekilde yatağa uzandım. O boğuk sesleri hala duyuyordum. Tepki vermeden gözlerimi kapadım... Evliydim! Bunun bi geri dönüşü yoktu! Ama sevdiğim adamla evli değildim. O sevdiğim adam ise benden onsuz mutlu olmamı istiyordu! SAÇMALIK BU! Ama yapmaya çalışacağım!