Ateşle konuşmamız bitmişti. Bir kahve içip havadan sudan konuşurken telefonumun çalmasıyla Ateş'ten özür dileyerek telefona baktım.
S-Nerdesin kızım sen? Sabahtan beri
Otelde seni arıyorum!?
A-Sanane nerdeysem nerdeyim. Akşam gelirim ben! Bekleme beni.
S- Kimlesin sen? Ne demek akşam gelirim!
A- Sana ne arkadaşım ya! İster gelirim ister gelmem! 26 yaşındayım sanane!
Diyip telefonu kapadım. Ve Ateş'e baktım.Ceren'in ağzından;
"Evet! Evet! Eveeet Savaş! Yüzlerce binlerce kez eveeet!" diye bağırdım. Hahaha evlilik teklifi aldım sandınız di mi? Yok be dolapta kalan son çikolatayı yedim onu sordu Savaş :) Şu bir kaç hafta içinde annemler bize bir ev satın almış, ve yavaş yavaş döşemeye başlamışlardı. Yakın bir zamanda da evlenicektik. Benim için bu günler sanki herkes her şeyi hızlı bir şekilde yaşıyor da ben sadece durduğum yerden onları izliyormuşum gibi geliyor. Savaşla mutsuz muyum? Hayır hemde hiç. Ama sanki herşey çok çabuk gidiyor. İnsanların biraz yavaşlaması gerekiyor. Annemler resmen beni evden göndermeye çalışıyorlardı. "Aşkım sana diyorum!" diyince bir an daldığım yerden çıktım. Bana garip gözlerle baktıktan sonra çaresizce ona baktım. Ruh gibiydim şuan ne anlayabiliyordum ne konuşabiliyordum. Mobilyalar daha gelmediği için salonun ortasına koyduğumuz puflarda otururken bana sarılarak başımı göğsüne yasladı. Saçlarımı öpüp parmaklarıyla tararken "Biliyorum çok hızlı geçiyor.. ama alışmamız lazım... en azından bu bi kaç hafta böyle geçmek zorunda... Sonra sana söz veriyorum hayatımızın en rahat günlerini yaşayacağız tamam mı?" dedi. Sözleriyle uyuyakalmamak için zor tutuyordum. Tamam anlamında kafamı sallayıp göz kapaklarıma yenik düştüm. Ve sevdiğim adamın kollarında son bir haftadır alamadığım uykumun intikamını almaya başladım.
Savaş'ın ağzından;
Söylediklerim karşısında bir haftadır uykusunu alamayan güzel sevgilim kollarımın arasında uyuya kalmıştı. Onu bir hışımla kollarıma alarak odaya gittim. Onu yatağa yatırdıktan sonra üzerine ayak ucundaki battaniyeyi örttüm. Malum şubat ayının sonlarında olduğumuz için bahar hafiften havasını veriyordu. yorgunluktan göz altları çökmüş sevgilime baktım. ağzı açıktı ve salyalarına hakim olamıyordu. ona bakıp güldükten sonra telefonumun çalmasıyla odadan dışarı çıktım.Sav-Efendim anne.
Sel- Yavrum nasılsınız annecim?
Sav- İyiyiz anne. Ceren yorgundu uyuya kaldı şimdi. Bende oturuyorum. Yarım saat sonra salonun mobilyaları gelicek onları da yerleştirince ev biticek işte.
Sel- Hımm planda bir aksaklık oldu ama yavrum bu mobilya işini 2 gün önce gelmesi gerekiyordu, bizde bu gün yüzüğünzü takıp yarın gelinlik bakmaya gidecektik. sonra damatlık sonra 1-2 hafta sonra düğün ve Mart ayının ortalarında işimiz bitmiş olacaktı.
Sav- Anne Ceren yorgunluktan bayılıyor. Son bir haftada ne kadar saçmaladığını farkında mısın? Sende Arzu annemde. Ne bu aceleniz?
Sel- Yavrum olsun hemen olsun bitsin,sizde kurtulun bizde kurtulalım...
Sav- Tamam anne. Ben bişey demiyorum... Görüşürüz...
Telefonu kapatıp mutfağa oturdum. Tüm ev Ceren ve benim hayalimizdeki gibiydi. Her yer, tüm odalar griydi. Gri ve modern... Yaklaşık yarım saat sonra salonun mobilyaları gelmişti. 1 saat boyunca onunla uğraştıktan sonra salonumuza baktım. Harika gözüküyordu. Yorgunluğum bir anda kendini gösterince odaya gidip yatakta Ceren'in yanına uzandım.
Burcu'nun ağzından;
O günün üstünden 1-2 gün geçmişti. Aslında rahattım çünkü sürekli bana karışan biri yoktu. Bütün gün alışveriş yapıp oturuyordum. Ama Aras'dan da hoşlanıyordum. Arada kalmıştım ama sanki para daha ağır basıyordu. Çünkü hayatımın devamını parayla geçirmem gerekecekti, Aras ta tabiki önemliydi ama üff bilmiyorum işte kafam çok karışık bu aralar. Aras'ın çocuğumuz, ay pardon çocuğu için tuttuğu yoga hocası bu gün işe başlayacaktı. Kapının çalmasıyla içtiğim kahvemi bırakıp kapıya baktım. Aynur annemleri görmemle ne kadar şaşırsamda şaşkınlığımı hemen üzerimden atarak içeri buyur ettim. Aynur annem yine burnu havada bir giriş yaparken Mehmet babam elindeki paketleri bana verip beni öotükten sonra "Nasılsın kızım? İyi misin? Torun nasıl?" diye sordu. Yemin ederim bu adam bu kadına 40 sene nasıl dayanmış şaşıyorum!
"Sağolun babacım iyiyim. Torununuzda iyi, siz nasılsınız?" diye sorarken yavaş yavaş salona geçtik. Mehmet babam koltukta Aynur annemin yanına oturunca bende karşılarındaki koltuğa oturdum. "Bi şey içer misin Annecim? Babacım?" diye sordum. Aynur annem bana bir bakış atarak "Bi kahve yapsan içerdik kızım." dedi.Mehmet babam lafa atlayarak "Hanım kalk kendin yapsana, kızcağız hamile!" "Banane canım hamileyse, bende Aras'a hamileyken senin anana neler yapmıyordum! Ayrıca Aras benim dediğim o kızla evlenseydi o kız burnu karnında olsa bile cam silerdi! Ah ahh Aras'ıma bi plan yapamadım ki o hanım hanımcık kızla evleneydi!" dedi sonunu sessizce söyleyerek. Mehmet babam sonunu anlayamadığı için Aynur anneme garip baktı.