-23-

1.2K 56 14
                                    

Poyraz'ın ağzından;
İzmir'e geleli 2 gün olmuştu ve burda accayip eğleniyordum. Batu ve Ege ile birlikte olmak kafamı çok rahatlatmıştı. Sabah kalkıp hep beraber bi kanyon arabası kiralayıp maceraya atılmak için dağlara tepelere çıkmıştık. Akşama doğru 4ümüzün de pestili çıkmıştı ve eve geri dönme kararı aldık. Eve gelip hepimiz teker teker duş aldık çünkü vücutlarımız topraktan dolayı bi ton esmer gözüküyodu. İlk önce ben girdim ve işimi hemen halledip çıktım. Odama gidip üstümü giyinirken bilgisayarımı açtım. Alyadan bi mail vardı. Açmak ve açmamak arasında çok kararsız kalmıştım. Kendimi henüz açmaya cesaret edecek kadr cesaretli hissetmiyordum. Aniden açılan kapı yüzünden bilgisayarın kapağını hemen kapattım ve bana "Hadi lan yemee" diye bağıran Ege'ye "Tamam tamam geliyorum." diyerek odadan çıktım.  Bi Azra'ya bi sofraya bakarak "Yenge sen ne maharetliymişsin ya. Ben banyodan daha yeni çıktım hele bi destur ne ara hazırladın." dedim şaşkınca. Ege söze atlayarak "Oo benim yengem öylediir! Hem hamarattır hem de eli çabuktur. Alya hanımda yengemiz olaydı yardım ederdi Azra yengeme" dedi tripli bi şekilde. Benim yüzümün düştüğünü gören Baru en hasından bi osmanlı tokadını Ege'nin yanağına patlatıp "Lan pervasız oç! Sus demiyo muyum ben sana pot kıranoğulları veliahtı! Sus amk sus bu kadar zor mu?" diye çıkıştı. Ben Batu'nun omzunu sıvazlayıp "Tamam Batu sorun yok." derken Ege'ye bakarak "Alya yengen de çok hamarattır. Ama biraz sakardır o kadar.. Azra'ya yardımı dokunur ama kırık bardak,tabak zararı daha çok olur..." diyince herkes gülmeye başladı.

Yemek boyunca aklım sürekli Alya'dan gelen maildeydi. Ne yazdığını çok ama çok merak ediyordum. Yemek bitene kadar konulara bile katılamadan sadece Alyayı düşündüm. Güya buraya ondan uzaklaşmak,onu bir nebze olsun unutmak için gelmiştim ya...  Yemeğim bitince Azra'nın ellerine sağlık diyip tabağımı mutfağa koyarak odama geçerken Ege de Azra'ya bin türlü yalakalıklar yapıp masadan kalkarken Azra Ege'ye "Ege! Kaldır tabaklarını! Biraz Poyrazdan örnek alsana denyo!" diye bağırdı. Batu ve ben onlara bi gülücük attıktan odama girip kapıyı kapattım. Yatağa oturup bilgisayarımı tekrar açtım. Mail karşımda duruyordu. Tüm cesaretimi toplayarak tuşa bastım ve mail açıldı.

Poyraz;
Ben seni çok özledim... Şuan balayı denemeyecek bir işgence ayı içindeyim. Ne halde olduğumu bilemessin... Ama hissettin mi? Acı çektiğimi, kandırıldığımı... Bişeylere zorlandığımı.. Biraz olsun hissettin mi? Bunu okurken gözünde düşecek tek bir damlada bana olan sevgini okuyabilsem keşke.. Keşke hep ve herzaman yanında olsam... Nerdesin?? Nerelerdesin? Benden kaçmak iyi geldi mi? Yoksa daha mı acı veriyor? Umarım acı vermiyordur... Eğer acı veriyorsa bana gönder o acıları. Senin için daha fazlasını çekmeye razıyım... Seviyorum seni birtanem... Kimseyi,hiç bir şeyi sevmediğim kadar.... En çok seni seviyorum... Sen nasılsın? Anneni bırakmak nasıl bir his? Bir şeylere zorlanmamak, zorla elde edilmemek nasıl bir his?? Umarım güzeldir birtanem.. Umarım güzeldir.. Seni çok ama çok seviyorum. Ben okurmuyum bilemem ama sen benim, şuan akıttığım her bir göz yaşımda sana olan sevgimi okuyabilirsin...

Seni belki de en çok seven...
Alya...

Okuduklarım karşısında göz yaşlarıma hakim olamazken ağzımdan kaçan hıçkırıkların hepsi suçluluk duygusu ve özlemin toplanıp patlamasıyla oluşmuştu. Tam o sırada odama giren Batu,Azra ve Ege ellerindeki biralarla bana gülerken ağladığımı gördüklerinde yüzleri düştü ve yanıma geldiler. Ben hayatım boyunca çocukluğumda bile bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum. İçimden bağırasım bişeylere sitem edesim Alya'yı yanıma çağırasım geliyordu ama yapamıyordum. Sadece içimdeki bağırma hissini ağlayarak gideriyordum. Yanıma gelen Batu.Azra ve Ege'ye bilgisayarı gösterdim. Maili okuduktan sonra Ege ve Batu yatağa çöküp hiç bişey diyemeden yere bakıyorlardı. Ben çaresiz bi şekilde ağlarken işk defa bu kadar savunmasız olduğumu farkettim. Yanıbaşımda ayakta dikilen Azra'nın bana sarılıp saçımı okşamasıyla kendimi ona bırakıp oturduğum yataktan ona sarıldım. Batu'ya göz ucuyla izin istercesine baktığımda bana izin verircesine gülüyordu. Azra'dan ayrılıp daha da fazla ağlamaya devam ederken "BEN NE BİÇİM Bİ İNSANIM YA! BEN NASI Bİ MALIM! BEN NEDEN HEM KENDİME HEM DE BENİ DELİLERCESİNE SEVEN BU MASUM KIZA BU ACILARI ÇEKTİRİYORUM! NEDEN BÖYLE BİŞEY YAPIYORUM BEN! Buldum buldum, eğer intahar edersem Alya'da biraz acı çeker ama sonra benden kurtulmuş olur." dedim ağlamaktan yarısı bile kalmamış olan aklımla. Batu bana sinirlenerek "EVET ŞUAN CİDDEN MALLIK YAPIYOSUN! Kardeşim! Bu kız senin acınla sürünüyo, senin mutlulupunla yaşıyo! O seni unutmayacak! Sen ondan kaçarak onu mutlu e-de-mez-sin! Eğer çok mutlu etmek istiyorsan her şartta onun yanında olduğunu belli eder gösterirsin! İşte o zaman o kız mutlu olur! Aklını başına topla!" dedi. Azra sinirlenmiş olan Batunun yanına gidip elini tuttu ve sıvazlamaya başladı. Yavaş yavaş siniri geçen ve hızlı hızlı burnundan soluyan Batu'ya nazaran daha sakin olan Ege yanıma yaklaşarak "Poyraz,kardeşim, Batu haklı. Gidiyoruz Alya'yı alıyoruz ve geri geliyoruz! Sen ve ben! Anlaşıldı mı?"
Ege'ye minnettar gözlerle bakarken "Olum olmaz gelmez o, annesi izin vermez ona..." dedim kabullenmişlikle. Azra yüzüme umut dolu bakarak "Alya'yı daha tanımıyorum, ama şunu söyleyebilirim seni gerçekten seviyorsa herkesi karşısına almayı kabullenir. Ki ben hissediyorum Alya seni daha bile çok seviyor..." Bu dedikleri karşısında umut dolu onlara bakarken Batu gülerek "Hadi lan Poyraz al şu Ege'yi gidin Alya'yı alın gelin. Biz de iki gün sevgilimle Ege'siz bi tatil yapmış olalım" dedi. Bu dediğine hepimiz gülerken Ege "Çok kırılıyorum ama Batuuş.." dedi sesini yine incelterek. Batu "Batuş ne lan" diyip kahkaha atarken Azra bi Ege'ye bi bana işaret parmağını sallayarak "Amaaa bana bakın bi eliniz boş dönün bakıyım ben sizi napıyorum! O kız alınmadan şu evin kapısından içeri giremezsiniz! Benden söylemesi!" dedi. Biz Egeyle kafa sallarken Batu elini Azranın görmemesi için dudağına kapatıp gözleriyle onu işaret edip çok da fısıltılı olmayan bi şekilde "Patron kızıyo abi, emir büyük yerden!" dedi. Hepimiz lahkaha attıktan sonra ben bilgisayardan Ege'ye ve kendime uçak bileti aldım. Sonra salona geçip biraları içmeye başladık.

Salonda konuşurken laf lafı açmıştı. Lise yıllarına dönüp eskileri yadetmiştik. Konuşmaya devam ederken Batunun elindeki 'Azra' yazsını gördüm. Dikkatimi yeni çekiyordu. Batu'ya "Oo azra yazdırmışsın, koçumun aslanı işte sevgililik budur" diyip güldüm. Ege lafa atlayarak "Ne erkekliği kanka ya Azra dövmeci zorla yaptırdı Batu'ya erkeklik değil de kılıbıklık diyelim" dedi ve dediği anda Batudan gelen bi kırlent Ege'nin yüzüyle birleşti. Hepimiz kahkaha atarken ben Azra'ya dönerek "Demek dövme yapıyosun? Nerde? Ve kaça?" diye sordum. Azra elindeki biradan bir yudum daha alıp yüzünü ekşiterek yuttuktan sonra "Normalde bi dükkanım var ama ben bakmıyorum çalışanlar bakıyo, evde de yaptığım oluyo içerde makina var. Normalde dükkandakilere ne istediklerine bağlı ona göre bi fiyat veriyoruz ama arkadaşlara beleş" diyip göz kırptı. Gülerek "Beleş olmaz yaa. Ben yaptırmak istiyorum bişey ama parasını vericem bak ona göre." dedim. Eline bi acuç kuruyemiş alıp fıstıkları ayıklarken "Paraya bakarız ya şey yapma onu sen nerene ne istiyon?" diye sordu. "Sol göğsümün üstüne güzel bi A harfi istiyorum" dedim. Batu bana gülerek ve şaşkınca bakarken Ege "Lan Batu özür dilerim kardeşim asıl kılıbık burdaymış" dedi. Gülüp kafasına vurduktan sonra Azra bana "Ne zaman yapalım?" diye sordu. Bira şişesini masaya koyup ayağa kalktım. Eşofmanımı düzeltip "Şimdi" dedim. Hepsi şaşırmış bana bakarken Azra ayapa kalkıp "Hay hay" diyerek beni dövme yaptığı odaya davet etti. Tişörtümü çıkartıp koltuğa oturdum. Azra "Nası bişey istersin?" Diye sorarken Batu ve Ege de odaya girdiler. Azra'ya bakarak "Şöyle estetik bişeyler olsun bi de yanında iki tane yıldız olsun, yıkdızlara bakmayı çok sever..." dedim. Azra havaya bakıp bişeyler düşündükten sonra dövmenin ucunı alıp göğsüme çizmeye başladı. Acısı çoktu. Hem de fazlasıyla çok.. Ama Alyam için değerdi.. ona çektirdiğim acılar kadar acıyamazdı hiçbir yerim...

ABİM... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin