20.BÖLÜM "FİNAL"

313 19 4
                                    

Bir bebek annesi için onun rahmine düştüğü ilk an önem kazanırdı.

Aynı durum babalar için biraz farklıydı. Bebeği karnında büyüten, üzüntüsünü, mutluluğunu paylaşan onlar değildi. Bu demek değil ki babalar çocuklarını hissedemez.

En çok onlar hisseder.

Bir kızın ilk aşkı babasıdır. Aşık olduğu ilk erkek babasıdır. Bu yüzden babasız büyüyen kızlar hep yaralı kalırdı.

Bir babanında kızı herşeyden önce gelirdi.

Batuhan sinirden odanın içinde dört dönüyordu.

Aziz elini Batuhan'ın omzuna koyarak "Abi, sakin ol bulacağız fındık kurdunu." dedikten sonra odadan çıkmıştı.

Batuhan'ın neler hissettiğini tahmin edebiliyordum.

Hava almak için bahçeye çıktığımda bir ağlama sesi duydum.

Ses o kadar kısık çıkıyordu ki duyulması zordu. Bahçenin arka tarafına geldiğimde sesin kömürlükten geldiğini fark ettim.

Kapıyı yavaşça açıp gözlerimi içerde gezdirmeye başladım.

"Dolunay,"

Elleri ve ağzı bağlı bir şekilde yerde oturuyordu.

Ağzındaki bandı yavaş bir şekilde açtığımda hıçkırmaya başlamıştı.

"Ştt ağlama"

İpleri çözdükten sonra ona sıkıca sarılıp saçlarını okşamaya başladım. Hıçkırıkları azalsa da ağlamaya devam ediyordu.

Elini tutup ayağa kalktığımda yerde bir not gördüm.

"Kızıma karşılık kızın. Kızımdan uzak durmadığın her an kızın tehlikede olacak evlat"

Birileri Batuhan'la uğraşıyordu ve bu yüzden Dolunay zarar görmüştü.

Ebeveynlerinin hatalarının bedelini ödeyen şanssız çocuklardık biz.

Notu cebime tıkıştırıp Dolunay'la beraber içeri girdik. Batuhan kızını görür görmez yanımızda bitmişti.

Dolunay'ı kucağına alıp kafasını saçlarının arasına gömmüştü.

"Nerdeydi?"

Bakışları o kadar çok anlam taşıyırdu ki hangisine odaklanmam gerektiğine karar verememiştik. Suçlayıcı, sorgulayıcı, meraklı ve daha bir çoğu.

"Kömürlükte,"

Aziz, Dolunay'ı kucağına alıp saçlarını okşayınca cebimdeki kağıdı çıkarıp Batuhan'a uzattım.

Kağıdı okurken dişlerini o kadar çok sıkmıştı ki yanaklarında oluşan çukurluklar korkutucu görünmeye başlamıştı.

Barın yanıma gelip kolunu omzuma attı.

"Onlarla karşılaşmadın değil mi?"

Kafamı iki yana sallayıp iyice kollarının arasına girdim.

Eve geldiğimizde direkt olarak yatak odasına çıktık. Saat zaten baya geç olmuştu. Pijamalarımı dolaptan çıkarırken arkamdan sarılan kollarla donup kalmıştım.

Dudaklarını kulağımın arkasındaki hassas noktaya bastırıp "Bugün bir haber okudum," diye mırıldandı boğuk ses tonuyla.

"Ee,"

Dişiyle kulak mememi ısırıp "Hamile kadınların seks yapması hem kendileri hem de bebek için çok yararlıymış," dedi.

Kısık sesle gülüp ona doğru döndüm.

"Fazla düşüncelisin,"

Dudaklarını dudaklarıma örttüğü sırada "Öyleyim," diye mırıldanmıştı.

Ellerim ensesinde birleşirken onun elleri rahat durmuyordu. Kalçalarımdan tutarak bacaklarımı beline dolamamı sağladığında öpüşünü de derinleştirmişti.

Sırtım yumuşak yatak ile buluşunca aklımdaki herşey uçup gitmişti.

4 YIL SONRA

"Bıyaksana dayı ya,"

Asi gerçekten adının hakkını veriyordu.

"Mert, kızdırma benim prensesimi."

Artık hayatımız rayına oturmuş, huzur bize de uğramıştı.

Mert ve Barın sorunlarını halledip arkadaş olma kararı almıştı.

Ece'nin 3.5 yaşındaki oğlu Yağız ise Mavi'ye deli divane aşıktı. Ve Ece şuan ikinciye hamile.

Gizem'se Umut'a bağlı kalamayacağını söyleyerek ondan ayrılmıştı. Bu duruma üzülsem de kararlarına saygı duyuyordum. Zaten Umut Gizem'den sonra Esma'yla evlenmişti.

Remzi ve Rabia evlilik aşkı öldürür düşüncesiyle evliliğe uzak bakanlardandı. Hala sevgili olarak takılıyorlardı.

Eda ve Cem geçen yaz bir kır düğünü yaparak evlenmişti. Ne yazık ki Eda geçen ay bebeğini düşürmüştü. Toparlanması baya zaman alsa da asla kapanmayacak bir yara olarak içinde kalacaktı.

Burak ise yıllar önce şirketlerinde işe başlayan ve hoşlanmadığını iddia ettiği Duygu'yla evlenmişti. Üstelik Duygu onu az süründürmemişti.

Biz de ikizlerimize ve huzurumuza kavuşmuştuk.

Ve asıl bombaysa Nupel'in Oğuz'la gizlice evlenmesiydi. Abisi bu kararı onaylamayınca Oğuz'a çok aşık olduğunu ve onsuz yapamayacağını söyleyerek onunla gizlice evlenmişti.

"Papayta acıktım men,"

Mavi, Barın'ın bana papatya diye seslenmesine hayran olduğu için hep böyle seslenirdi. Düzgünce telaffuz edemese de bu hali oldukça sevimliydi.

Mavi görünüş olarak bana benzerken Asi tam olarak babasının kopyasıydı.

Ve Aynur babaanne 2 yıl önce ölmüştü.

Ölmeden önce torunun çocuklarını gördüğü için mutluyduk en azından.

Artık mutluluk çanları bizim için çalıyordu. Doğan güneş bizi de ısıtıyordu. Hayat bize gülmeye başlamıştı ya.

***

Ve ilk hikayemin finali. Umarım beğenmişsinizdir. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

İkinci hikayemin ilk bölümünü paylaştım arkadaşlar. Ve kurgusu üzerinde uğraştığım diğer hikayelerimi de en kısa zamanda paylaşmayı düşünüyorum.

İnandığınız güzel şeylerin başınıza gelmesi dileğiyle...










İNTİKAMIN TOZ BULUTLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin