10.BÖLÜM "BALAYI"

538 76 12
                                    

Bölüm şarkısı;

Her Aşkın Bir Şarkısı Var -Cem Adrian

Asırlar -Nara

Multimedia'da Sena var.

Uykusuz kalmayı hak etmeyecek kadar temiz bir kalbi olanlar her zaman siyah kalplerde huzur ararlardı.

***

Bir anlık hırs, sinir, öfke... Bütün kötü duygular harmanlanıp en zayıf anınızda size istemediğiniz şeyler yaptırabilirdi. Bana yaptırmıştı. Aslında çoğu insanın bu yüzden başı dertteydi.

Kontrolsüzlük.

Bir anlık şehvetin, hırsın, arzunun yenilgisine uğramaktı bu. Ben sadece sevilmek istemiştim. Kimsenin beni düşünmeyip, vezir olmaya ant içmiş piyonun hareketlerini sınırlandırdığı bu oyunda beni koşulsuz sevebilecek tek kişinin kendi kanımdan biri olduğunu biliyordum.

Bu yüzden Barın'la sevişmiştim. Eğer bir çocuğum olursa ona, bana sunduğu sevginin karşılığını vermek için. İçimdeki çocuk sevgisi gittikçe büyüyordu. Eskiden Ege'yi her gördüğümde benimde onun gibi tatlı bir oğlumun olmasını isterdim.

Barın yüz üstü bir şekilde yatmış tüm kaslarını ortaya sermişti. Üşümüyor muydu? Yorganı üzerine örtüp banyoya geçtim. Suyu sıcağa ayarlayıp damlaların bedenimden süzülmesine izin verdim. Kaynar su bedenimden can yakıcı bir şekilde süzülürken geçtiği yerlere imzasını atıyordu. Suyu kapatıp bedenim kıpkırmızı bir şekilde duştan çıktım. Bornozu üzerime geçirip saçımı havluyla kurulamaya başladım.

Kıyafetlerimi getirmediğim için kendime lanetler savurup odaya döndüm. Barın hala yatıyordu. Dolabı açıp kıyafetlerimi çıkarırken arkamda hissettiğim nefesle bedenim kaskatı kesilmişti. Barın kafasını saçlarımın arasına gömüp bornozun ipiyle oynamaya başladı.

"Çabuk giyin. Aşağıda bekliyorum"

Elini belimden çektikten hemen sonra kapı sesini duymuştum. Hızlıca kıyafetlerimi üzerime geçirip aşağı indim. Barın, şömineyi yakmaya çalışıyordu, geldiğimi fark etmemişti. Mutfapa geçip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Çay kaynarken kızarttığım patatesleri tabaklara koymuştum.

"Kahvaltı hazır"

Yanına gitmeye utanıyordum. Dün akşam yaşadıklarımızdan sonra yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Masada tam karşıma oturup bir şey demeden kahvaltısına başlamıştı. Aslında bu sessizlik benimde işime geliyordu. Kafamı hiç kaldırmadan tabağımdakilerin hepsini bitirmiştim. Kafamı kaldırdığımda Barın'ın kahvaltısını bitirip beni izlediğini fark ettim.

"Bir şey mi oldu?"

"Utancından yüzüme bakmaman dışında mı?"

Anlamış mıydı yani. Ne dediğini anlamamış gibi "Bunu da nerden çıkardın?" diyerek sorusuna soruyla karşılık verdim.

"Sabahtan beri kafan yerde. Bunun sebebi dün gece yaşadıklarımızsa biz yapmamız gereken şeyi yaptık. Bunu her evli çift yapıyor. Hatta evlenme-"

"Yeter. Madem utandığımı anladın ne diye daha fazla utandırıyorsun ki?"

Cevap vermesini beklemeden yukarıya çıktım. Kapıyı arkamdan kilitleyip anahtarı yatağın üzerine attım. Yalnız kalıp sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Maalesef ki ben onun kadar rahat olamıyordum. Ayakta dikilmek yerine yatağa uzandım. Üzerimde kırık bir yorgunluk vardı hala.

***

Uyandığımda hava kararmış hatta yağmur başlamıştı. Şimşek çaktığında uyanmamış olmayı diledim. Odanın kapısı çalındığında korkudan istemsizce çığlık atmıştım.

İNTİKAMIN TOZ BULUTLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin