~Gökhan'dan~
Omuza dokunan el ile irkildim. Kayra'ydı. "Abi sabahtan beri burdasın git eve bi dinlen. Bi şey yemiyosun. Şu an yüzünü görsen bu bir insanmı dersin. O derece berbatsın." dedi. "Saat kaç?" diye sordum uykulu sesimle. "8:22" dedi Kayra telefonunda ki saate bakıp. "Yeni mi geldin?" diye sordum. "Evet" dedi. Daha sonra Alp geldi. Elinde bir çay ve simit vardı. Onları bana uzattı. "Yemicem. Saol." dedim. "Ye şunu." dedi Alp emir verici bir sesle. "Ben tokum." dedim. Bok tokum. "Bok toksun." dedi Kayra. Aklımı okuyo. "Siktir git Kayra." dedim. "Ne yaptım?!" dedi. Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. "Ye şunu." dedi Alp bana elindekileri uzatarak. "Defne için." dedi. "Defne için mi yemek yicem. Kız orda ölüyo ya ÖLÜYO. Ortada hala bi şey yok. Doktor geldi bana 1-2 hafta dedi. Onun için mi yemek yicem. O bu haldeyken mi? Siktir olup gidin ya!" dedim. Evet sadece 1-2 hafta. Sadece. Nerden bulucaz biz o nakli. Aklım almıyo. Sanki her şey boktan bir kabusmuş gibi. Uyanınca sadece bana bakıp ağlıyo 'Seni çok sevdim. Bunu asla unutma. Eğer bu günlerde ölürsem seni ömrümün sonuna kadar sevmiş olucam.' diyo. Abi sevdiğim kız gözümün önünde ölüyo ve ben hiç bir şey yapamıyorum. Allah'ım deliricem. "Ne dedin sen az önce?" dedi Alp. "Ne ne dedim" dedim. "1-2 hafta mı?!" dedi Alp. "Kodumun 1-2 haftası." dedim. "Nerden bulcaz mq." dedi Kayra. Sessizce Defne'nin yanına gittim. Belki bir daha asla tutamayacağım elini tuttum. Belki asla dokunamayacağım saçlarına dokundum. Bir daha bakamayacağım o yüzüne baktım. Gayet sessizdim ama Defne uyandı. Zar zor gözlerini açtı. "Günaydın güzelim." dedim. Eski mutlu günlerimizde ona her sabah söylediğim gibi. Ama bu sefer bir şey eksikti. Hem de çok önemli bir şey. Umut... Umut yoktu bu seferkinde. Diğerlerinde yeni günde güzel şeylerin olması umudu vardı. Onun sevinçi vardı. Onun huzuru. Sesimi mutlu çıkarmaya çalışsamda olmuyordu. Zaten nasıl mutlu olabilirdim ki. Sevgilim korkunç sona doğru koşuyordu ve benim elimden hiçbir şey gelmiyordu. Ve beni asıl sinirlendiren de buydu! "Günaydın." dedi Defne buruk bir gülümsemeyle. "Kendini iyi hissediyor musun ?" diye sordum. "Ha ha süperim." dedi umursamaz bir sesle. "Gökhan." dedi. "Efendim." dedim. "Bak ben öldükten sonra başkasıyka çık. Hatta evlen onunla, çocukta yap. Ama beni unutma. Mezarımı falan ziyarete gel. Ben öldükten sonra sana bırakacağım pek bir şey olmicak ama yaşarken bi işe yaramasada ben sana kalbimi verdim. Bak bunu sakın unutma. Sana vereceğim bir şey olacak. Ama bunu ben öldülten sonra aç." dedi. "Defne saçmalama. Sen ölmiceksin. Hem ben senden başka kimseyle evlenmem." dedim ve ona sarıldım. Yanağından öptüm. "Seni çok seviyorum." dedim. "Seni çok seviyorum." dedi. Ardından hemşire geldi. Serumu falan yeniledi. İlaç falan verdi. " Şimdi biraz dinlensin." dedi hemşire. Defne'ye öpücük yollayıp odadan çıktım. Ne yazmıştı acaba. Ama okumak istemiyordum. Çünkü ölmicek. Kayra ve Alp'in yanına gittim. Sonra Deniz ve Su yüzlerinde kocaman bir gülümseme ile geldi. Cidden böyle bi zamanda mı gülüyorlardı. Bu ne mq. "Çok iyi bir haberimiz var?" dedi Su mutlu bi sesle. "Ne oldu?" diye sordu Alp tam ağzımı o soruyu sormak için açarken. "Defne'nin ailesi geliyo." dedi Deniz sırıtarak. "Biliyoruz." dedi Kayra. "Ama..." dedi cümleyi bitirmedi. "Ne diyosan de daha mq. Seni beklicez." dedim. "Sakin ol." dedi Su. "Ve bomba haber! Nakil bulmuşlar!" dedi Deniz. "Ne!" dedim bağırarak. İstemsizce olmuştu. "Şaka falan yapmıyosun demi?" dedim. "Yoo. Baya baya." dedi Deniz. Allah'ım sonunda. Sevgilim kurtuluyo! "Ee ne zaman gelcekler?!" diye sordum sevinçle. "Öğleden sonra burda olurlar büyük ihtimalle." dedi Su. "Doktora söylediniz mi?" diye sordum. "Hayır." dedi Su. "Tamam ben söylemeye gidiyorum." dedim ve yanlarından ayrıldım. Doktoru buldum. "Nakil bulduk. Öğleden sonra gelecek. Ameliyatı ne zaman yaparız." dedim. "Nakil bulmuşsunuz tamam. Nakil geldiğinde ameliyat hazırlıklarına başlarız ona da tamam. Ama..." dedi. Ne aması ya?! "Ne oldu? Nakil bul dedin bulduk. Yap şu ameliyatı sende kurtul bizde kurtulalım." dedim. "Ama onun gönlü var mı?" dedi. "Olur." dedim. "Tamam." dedi ve odadan çıktım. 1-2 saat falam bekledik. Defne uyandı. Yanına gittim. "Defne. Aşkım Nakil bulduk!" dedim. "Cidden mi?" dedi. "Annenler bulmuş. 1 saat sonra gelirler. Sonrada ameliyata girersin. Bak ölmiceksin dedim sana." dedim. Ve ona sarıldım. Sonra annesi geldi. Kardeşi çok kafa çocuk. Su ve Denizle konuştu sadece. Ama duyduklarımla. Bonus kafa. Çok cool. Ablasına çekmiş. Sjsjsj. Her neyse. Düzel Gökhan. Ameliyat için hazırlanmaya başladılar. Ameliyathaneye girmeden önce sarılıp yanağından öptüm. "Ordan sağlıklı çıkacaksın. Burdan mutlu ayrılacağız. Güçlü ol. Biz senin yanındayız. Seni seviyorum sevgilim." diye kulağına fısıldadım. "Bende." diye fısıldadı. Ellerini sıkı sıkı tutum. Sonra o ameliyathaneye girdi. Dua ettik. Bu kadar imanlı olduğumu bilmiyordum. Annesi kardeşine "Dua et. Çocukların duaları kabul olur." dedi. "Ben çocuk değilim. Ben abiyim." dedi. "Kes de annenin dediğini yap." dedi Deniz. "Seni de biliyorum Deniz Abla. Kaç gece annen kızdığı için bizde kaldın acaba." dedi. "Dilde pabuç kadar." dedi Su. Annesi ve babası hava almaya gittiler. "Benzetmene tükirim Su abla." dedi. Olm çocuktaki özgüvene bak. "Kesin be sesinizi." dedi Kayra. "Deniz abla bu öküz kim?" diye sordu. "Yavrum sen iyi misin? Ne içtinde geldin. Oksijen mi kafa yapıyo." dedi Alp. "Cidden bu odun ve öküzle mi arkadaşlık yapıyorsunuz. Bi benim gibi biri bulamadınız mı? Tabii bu dünyada sadece bi tane ben var." dedi. "Egoist." dedi Su gülerek. "Yavrum yanlış anladın sen." dedi Deniz. "(Kayra'yı göstererek) Bu Kayra. Odun olan bu. Ve kendisi benim sevgilim olur. (Alp'i göstererek) Bu Alp. O òküz deil. O romantik. (Beni göstererek) bu da Gökhan. Asıl öküz bu. Biraz Kayra'nın odunluğu var. Böyle karınca kadar da romantikliği var. Ayrıca sana bin basarlar Yunus." dedi. Adı Yunus. İyi isim. "Niye konuşmuyo ki bence o sessiz." dedi. Bu durumda konuşulmuyo canım. Canım falan ne oluyiz mq. Kendine gel Gökhan! Tövbe ya. "O mu konuşmuyo. Şu an kendisi derin depresyonda. Sinirli. Bence çok sataşma. Dimi Gökhan?" dedi Deniz. "Kes." dedim. "Ha şu Gökhann! Hatırladım. Ultra yakışıklı, baklavalı. Ablamın diyişiylede karnında yastık saklayan ablamınki." dedi. "Ablan öyle mi bahsetti." dedim. "İki lafından biri entişten taş. Başka bişi demiyo." dedi. Bişi demedim. Annesi ve babası ile tanışmıştım geldiklerinde. Ailesi geldi. Doktorlar aceleyle içeri girip çıkıyordu. "Ne oluyo" diye sordu Kayra bi hemşirenin kolundan tutup. "Kendinizi her ihtimale karşı hazırlayın." dedi ve koşturarak içeri girdi. Ne diyo ya bu. Annesi ağlamaya başladı. Babası onu dışarı götürdü. Defne'nin odasına gidip mektubu aradım. Çantasının altında buldum. Zarfın üzerinde adım yazıyordu. Onların yanına gittim. "O ne?" diye sordu Su ağlayarak. "Defne bana yazmış. Ben ölünce oku dedi ama şimdi okiyacam." dedim. Yavaş yavaş kağıdı zarftan çıkardım.Sevgili Gökhan;
Bildiğin gibi yani ben Defne. Sana ben öldükten sonra oku dedim ama seni biraz tanıyorsam sabırsızlık yapıp ben ameliyatteyken okuyorsundur. Sabırsız sevgilim... Öldükten sonra sana bırakacak güzel hatıralarımızdan başka bir şey kalmayacak. Bir zaman sonra onlar unutulur. Ben sana unutmayacağın bir şey bırakmak istedim. Aklıma sadece bu mektup geldi. Gökhan ben seni herkesden her şeyden çok sevdim. Bunu unutma. Tanıdığım en mükkemmel erkeksin. Hayatımda hiç kimseyi bu kadar çok sevmedim. Ben en büyük hayellerimden biri de beni çok seven yakışıklı bir sevgilimin olmasıydı. Onunla sonsuza kadar mutlu yaşamak oldu. Karşıma çıktın. İyi ki de çıktın. Sana çok teşekkür ederim. Bana yaşattığın her şey için. Her şey tam istediğim gibiydi. Bir de benim şu salak kalbim olmasaydı. Ben ölürsem seni çok sevdiğimi unutma. Asla unutma. Evlen, çocuk yap. Benimle yapmak istediğin ama yapamadığın her şeyi onunla yap. Eşin güzel olsun. Benden bin kat güzel olsun. İçi de bi o kadar iyi olsun. Masum olsun. Benim olamadığım kadar masum olsun. Onu çok sev. Beni ne kadar sevdiysen onun iki katı kadar sev onu. Eşinede anlat beni. Hatta bu mektubu onada göster. Senin ne kadar mükkemel biri olduğunu görsün. Seni çok sevsin. Benim gibi. Mezarıma ziyarete gel arada. Eğer cennete gidersm seni görürüm belki. Seni çok sevdim. Her zamanda sevicem. Ordada sevicem seni. Onlar beni toprağa gömsün ama sen beni gònlüne göm. Orda durim. Seni ordada unutmicam. Sende beni unutma lütfen. Seni gerçekten kimseyi sevmediğim kadar çok sevdim. Bana yaşatıp yaşatmadığın herşey için çok teşekkür ederim.
Sevgilerle
DefneBu mektubu okuduktan sonra sevgilimin beni ne kadar çok sevdiğini bir kez daha anladım. Onu herkesden her şeyden çok seviyordum. Doktorlar girip çıkıyordu. Demek ki kötü bir şey oldu. Bir hemşirenin kplu.dan tuttum ve kendime çevirdim. "Ne oluyo içerde?!" dedi endişeli bir şekilde. "Yanıt vermiyo. Büyük ihtimalle ölebilir." dedi soğukkanlı bir şekilde ve ameliyathaneye girdi. İçeri girmeliydim. Ameliyathanenin kapısını yumruklamaya başladım. Keşke onun yerinde ben olsaydım. Ameliyathanenin kapısı açıldı. Önümde duran hemşireyi sertçe kenara ittim. İçeri daldım. Doktorlar beni görünce bi şok oldular sonra işlerine devam ettiler. Hemşireler beni çıkarmaya çalışıyordu. Ama direndim ve orda kaldım. Hemen yanına diz çöktüm ve elinden tuttum. Bi zaman sonra onlarda beni dışarı çıkarmaya çalışmak vazgeçti. Makineden sesler geliyordu. Ne demek acaba. Doktorun "Hastayı kaybediyoruz." demesiyle irkildim. Kulağına "Gitme Defne beni yalnız bırakma. Benim.için kal Defne." gibi şeyler fısıldadım. Bol bol semi seviyorum demeyidr unutmadım. Sonunda normale döndü. Ameliyat bitti ve benim güçlü sevgilim hala hayatta...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Tayfa
Teen FictionDefne yalnızlığa alışmış bir kızdı. Taki en yakın arkadaşı Deniz olana kadar. Birbirlerini çok seven iki genç kız ve onları seven iki erkek Not : Küfür ve argo kelimeler vardır. Ve kitaptaki tüm kişiler hayal ürünüdür. Hiçbir şeyin gerçeklik payı yo...