~Defne'den~
Gözlerimi açtım. Karşımda yüzlerinde sevinçle bana gülümseyen ailemi ve bizimkileri gördüm. Annem yanıma geldi ve yanağımdan öptü. "Seni çok seviyorum." falan dediler. Annemler dışarı çıktı. Bizimkilerle beraber kaldık. Gökhan yanıma geldi ve yanaklarımdan öptü. Deniz'in ağlamaktan gözleri kızarmıştı. Bi zahmet ağlasın zaten. Orda sisteri ölürken halay çekcek hali yok dimi. Hastaneden 1,5 hafta sonra çıktım. Annemler geri gitti. Herşey normale döndü. Ama Deniz de bi değişiklik vardı. Her an bi psikopatlık yapacak gibi bir hali var. Okul falan da başladı. Gayet normal bi yaşam sürüyorduk. Artık hayatımızda ne Aylin vardı ne de Berkay. Tüm belalardan kurtulmuştuk. Yine normal bir güne uyandım diyemicem çünkü gayet anormaldi. Deniz kolumdan tutmuş sarsıyordu. Böyle uyandırılmayı bile özlemişim mq. Önceden 'ay Defne'ye bi şey olur' 'aman Defne şöyle' 'Defne böyle' böyle uyandırın lan beni. Deniz "Uyan lan öküz!" diye kulağımın dibinde bağırınca mecburen uyanmak zorunda kaldım. "Ya sen nası bi odunsun. Senin hammadden kesinlikle kütük." dedim. "Kes de üzerini giyin geç kalcaz." dedi ve odamın kapısını sertçe kapattı. Dolabımdan siyah pantolonunu siyah t-shirtimi çıkardım ve üzerimi giyindim. Saçlarımı at kuyruğu yaptım. Parfümümü de sıktım. Hazırdım. Beraber yürüyerek okula gittik.~Deniz'den~
Hocalar kafamızı ütüledi resmen. Daha ilk hafta ama bıktım mq. Eve gitmeden önce sinemaya gittik. Filmi izledim mi? Hayır. Boşuna para veriyom mq. Ben niye küfür ediyom mq. Neyse sonunda eve geldik. Özel nunaradan bir mesaj geldi. Bir adres vardı. "Deniz. Hemen buraya gelmen lazım. Hayatın değişecek." diyordu. Önce bebelerin beni işlettiklerini düşündüm ama sonra merakıma yenik düştüm ve evden birşey demeden çıktım. Kayra da peşimden geliyordu. Kolundan tuttu ve beni kendine çekti. "Nereye gidiyosun?" diye sordu. Mesaji gösterdim. "Bende seninle gelicem." dedi ve itiraz etmeme sıra vermeden elimden arabanın anahtarını aldı ve sürücü koltuğuna oturdu. Yanındaki koltuğa yerleştim. Adrese doğru gitmeye başladım. Sanayi gibi bi yerdi. Hava kararmaya başlamıştı. Biraz daha ilerledik. Bir adam bize doğru ilerliyordu ve sürekli bana bakıyordu. Önümüze geldiğinde durdu. "Deniz." dedi bana bakarak sonra yutkundu. "Ben..." dedi. Devamını getiremedi. "Sen?" dedim. Yine sustu. "Sen kimsin niye çağırdın akşam akşam?!" dedi Kayra. Adam Kayra'ya da dik dik bakmaya başladı. Bana da öyle dik dik bakıyordu. Ama bize bakarken gözlerinde bi şey vardı. O gökyüzü gibi olan uçsuz bucaksız mavi gözlerinin arkasında bi şey vardı sanki. Hem neşe, hem hüzün, hem öfke... Ama en çok pişmanlık vardı. Neden bilmiyorum ama bu adama içim ısınmıştı. Sanki beni ona bağlayan bir şey vardı. Bizi tanıyor gibiydi. Derin bir nefes aldı. "Ben senin babanım Deniz" dedi. Aniden gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı. "Ama... AMA SEN ÖLMÜŞTÜN! BENİM BABAM SEN DEĞİLSİN! BEN SENİN İÇİN AĞLADIM! BAK! HALA AĞLIYORUM! SENİN İÇİN YİNE AĞLIYORUM! SEN BENİM BABAM DEĞİLSİN!" diye bağırmaya başlamıştım. Aynı zamanda ağlıyordum. Nasıl oluyo. Ben nasıl bir oyunun içindeyim. Kafayı yiycem ya. Gidip Kayra'ya sıkıca sarıldım. "Gidip gerçeklerle yüzleş Deniz. Ben senin her zaman arkandayım." dedi güven verici bi sesle. Ağlamam geçti ve tekrar adamın yanına gittim. "Anlat herşeyi!" dedim. "Buraya gelmemem gerek. Beni kaçardılar yavrum. Eğer beni burda görürlerse gözümün yaşına bakmadan öldürürler." dedi. Bu ne demek oluyo şimdi. Birden arkadan bi adam belirdi. Elinde ise tabanca vardı. "Sabrımı denedin. Ölümünün benim elimden mi olmasını mı istiyorsun ha." dedi. Babam da ona döndü. "Sana vereceğim en büyük cezalardan biri kızının gözleri önünde ölmek olmalı. Cezanı çekmeye başlamaya ne dersin. Görüşmemek üzere!" diye bağırdı ve gözünü bile kırpmadan tetiğe bastı. Babam yere düştü ve adam arkasına bile bakmadan kaçtı. Hemen babamın yanına gidip çöktüm. Kayra da beninle geldi. " Ağlama. Seni seviyorum kızım." dedi ve gözlerini kapattı. "Uyan baba! BABA UYAN! UYAN! BABA LÜTFEN UYAN! Baba..." diye bağırmaya başlamaya başladım. Yanaklarından öptüm. Yüzüne küçük küçük vurdum. "BABA UYAN! LÜTFEN!" diye bağırıp delice ağlıyordum. Kayra beni yerden kaldı. Ona sıkıca sarıldım ve ağlamaya başladım. "Daha yeni kavuşmuştum. Neden hemen şi.di oldu ki." diyip ağlıyordum. Ölmüştü onca yıldan beri görmek istediğim adam. Ölmüştü. Gözümün önünde. "Kayra benim onunla ne hayellerim vardı. Bana son kez sarılcaktı. Beni öpücekti. Küçükken beni uyutmadan önce okuduğu hikayeler okuyodu yine okicaktı. O okuyunca daha güzel oluyodu. Gece yatmadan önce bana sevgiyle 'İyi geceler kızım' diyodu. Şimdi daha uyanamicak artık hiç göremicem." dedim. "Sende ona son kez iyi geceler de. Sanki çook uzun bi tatile çıkmış gibi düşün." dedi. Bu durumda dencek bi şeyde yok. Kayra ambulansı ve polisi falan dedi. Polislere ifade falan verdik. Babamın cenazesini falan götürdüler. Anneme haber verdim. Şok oldu. Cenaze bizim oraya götürüldü. Kayra Gökhan'ı aradı falan. Kıyafetlerini verdiler bana. Hala kokusu gitmemiş. Ceketinin cebinden bi mektup çıkmış. Mektubu okumaya başladım. Kendi el yazısıyla yazılmıştı.Sevgili Kızım Deniz;
Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seni çok seviyorum. Kardeşleeini de seviyorum tabi ama senin yerin bende daha farklı. Sen kardeşlerinden daha güçlüsün. Kızım bu mektubu çok zor şartlar altında yazıyorum. Beni kaçırdılar. Size zarae verilmesin diye kaçmadım. Öldüm diye tanıttım. Keşke ömseydim. Siz olmadan yaşamak çok zor. Anneninde bundan haberi yok. Bilmiyorum. Belki okursun bu mektubu bi ihtimal. Ben yinede yazim dedim. Eğer şu an okuyorsan ben gerçketen çok mutluyum. Tabi yaşıyorsam. Canım kızım seni ne kadar çok özlüyorum bilemessin. Seni bir kere bile görmek benim en büyük hayalim. Dediğim gibi bunu çok zor şartlar altında yazıyorum. O nedenle kısa bırakıyorum. Seni çok seviyorum bunu sakın unutma...-Baban-
Bu mektubu okuyunca daha çok ağladım. En azından bende bırakacağı kalıcı somut bir hediyem oldu. Eve geldim. Defne ve Su hemen yanıma geldi. Gökhan ve Alp'de yanlarındaydı. Duş alıp yattım. Ama bi türlü uyuyamadım. Kayra yanıma geldi. Ona sıkıca sarılıp uyumaya çalıştım. Zorda olsa bunu başardım.
~Defne'den~
Sabah kalkıp kahvaltı yaptık. Deniz uyanmamıştı. Bizde uyandırmadık. Kahvaltıdan sonrada uyanmadı. Annesi 10 kere aradı. Her aradığında uyuyordu. Saat 15:43 oldu ve hala Deniz uyuyo. "Bişi falan olmamıştır dimi?" dedim. "Bırakın uyusun" dedi Kayra. Somurtarak oturduk.
Yaklaşık yarım saat sonra Deniz'in odasın bi ses geldi. Hemen Deniz'in odasına gittik. Odasındaki süslük aynayı kırmıştı ve o kırıklardan biriyle kolunu kesmişti. Gözlerimin içine bakarak bir tane daha kesik attı. O an içim gitti. Bi kendimi her şeyin sorumlusu hibi hissettim. Ama benim hiç bişeyden haberim yoktu. En son biz öğrenmiştik. Kayra Deniz'in yanına gitti ve elinden cam kırığını aldı. Kendine de 2 tane çizik attı. Deniz attığı için bende kendime 2 tane çizik attım. Ben yapınca da aynısını Gökhanda yaptı. Peçete vb. getirip kolumuzdaki kanı sildik. Deniz Kayra'ya sarılarak ağlamaya başladı. 1 saat boyunca ağlayıp kendine sövdükten sonra Kayra'nın kollarında uyuya kaldı. Bende Gökhan'a sarılarak uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Tayfa
Teen FictionDefne yalnızlığa alışmış bir kızdı. Taki en yakın arkadaşı Deniz olana kadar. Birbirlerini çok seven iki genç kız ve onları seven iki erkek Not : Küfür ve argo kelimeler vardır. Ve kitaptaki tüm kişiler hayal ürünüdür. Hiçbir şeyin gerçeklik payı yo...