Yeni Çocuk

342 26 2
                                    

Altı buçuk saat süren yolculuğun ardından hindistana varmıştım. Bavullarımı da alıp hava alanından çıktıktan sonra mal gibi ortada kalmıştım. Ben napacağımı nereye gideceğimi sormamıştım ya ayberke. Dur şunu bir arayayım.
-Alo ayberk
-Efendim canım
-Ya ben vardım ama kim alacak beni nerde kalıcam hiç bilmiyorum. Çıktımda hava alanından kaldım mal gibi ortada.
-Seni amarın kuzeni darshan alacaktı. Dur ben şunu bi arıyayım. Sen şimdi nerdesin?
-Hava alanının girişinde.
-Tamam bekle ben darshanı arıyıp gönderiyorum.
-Tamam canım.
Ayberk amarın kuzeni alacak dediğinde tedirgin olmadım değil açıkçası. Sonuçta onun gibi aksi bir şey gelebilirdi. Bir kaç dakika bekledikten sonra siyah bir araba yanaştı önüme. İçinden baya yakışıklı sempatik güler yüzlü biri indi.
-Okyanus İnal sen misin?
Valla böyle sempatik bi şey beklemiyordum açıkçası.
-Evet benim.
-Bende darshan. Amarın kuzeniyim.
-Tanıştığıma memnun oldum.
Şöför gelip bavullarımı alıp bagaja koydu bizde arabaya bindik.
-Evet küçük hanım nereye gitmek istersiniz?
Ay ben bu çocuğu sevdim. Amar gibi soğuk nevale değil. Tam cevap verecektim ki midem benden önce davrandı. Guruldadı. Nasıl utandım anlatamam size. Ama napsın oda haklı bütün yol boyunca annemin yaptığı ekmek arasıyla durdum.
-Sanırım ben aldım cevabı. Ne yalan söyliyim bende kurt gibi açım doğrusu. Akaş bizi her zaman yemek yemeye gittiğim yere götürür müsün?
-Ups ben ayberki aramayı unuttum. Merak etmiştir o şimdi.
*Alo canım ben darshanla buluştum şimdide yemek yemeye gideceğiz.
*Oh iyi bari rahatladım. Tamam bi tanem dikkat et kendine.
*Tamam tamam ederim merak etme sende aylayla kendine dikkat et. Neyse hadi öpüyorum ikinizide kocam.
Telefonu kapattıktan sonra darshanla muhabbete devam ettik.
-Haddi mi aşmak gibi olmazsa sevgilin mi o senin?
- Yok değilde nerden çıkardın sen onu. Hem türkçe konuştum nerden anladın.
-Benimde çat pat türkçem var. Canım falan diyince merak ettim. Bif hadsizlik yaptıysam affet.
-Yok ya sorun değil. Evet ayberkle canımlı cicimli konuşuyorum çünkü kardeşten öteyiz. 6 yaşından beri beraberiz.
-Çok güzel bir şey olsa gerek. Bunca yıl çocuklu arkadaşınla hiç ayrılmamak.
Bütün yol konuştuk. Çok matrak çocuktu sevdim ben kafalarımız uyuştu. Sakın aklınızdan sevgili olacaklar mı acaba gibi düşünmeyin. Ben hintli bir damatla babamın karşısına çıkamam çıksamda bir daha ülke sınırlarına sokmaz o derece yani. Neyse darshanla yemek yiyeceğimiz yere vardık. Sevimli hoş bir yerdi. Darshan önden indi. Bende inerken elini uzatıp inmeme yardım etti. Vay çok ince çocuk.
-Çok sevimli bir yer. Raj ailesinin bir üyesine yakışacak bir yer değil sanki.
-Raj soyadını gözünde çok büyütüyorsun. O sadece bir soyad. Gerisi yalan. Ben darshanım düz sade raj soyadı olmadan. İhtişamda gözüm yoktur benim.
-Madem bu kadar ihtişam meraklısı değilsin niye burdasın? Yani demek istediğimi anladın sen.
-Anladım anladım. Yani diyorsun ki niye bu ihtişamın içinde yaşıyorsun hala. Aslında bir kaç yıla kadar yaşamıyordum. Sonra gerçek hayatla yüzleştim.
-Biliyor musun sen amara hiç benzemiyorsun.
-Biliyorum. O daha katı kuralcı disiplinli vs vs bir sürü sıkıcı özelliğe sahip. Ama ben onu öyle seviyorum. İçinde bir yerlerinde saklı olan küçük çocuğu seviyorum. Bakma sen onu o kadar kötü biri gibi durduğuna. Onun tarzı o. Yada belki hayat onu bu hale getirmiştir. O güçlü durmak için sağlam duvarlar ördü kendine. Hapsetti kendini ve iyi olan her şeyi. Ama ben inanıyorum günün birinde biri gelecek ve o duvarları yıkacak.
Amar raj hakkında ilk defa olumlu konuşan birini gördüm. Hoş amar raj hakkında konuşan ilk kişiydi. Yemeklerimizi yiyip karnımızı iyice doyurduktan sonra kalktık.
-Saat baya geç oldu. Sende yol yorgunusundur. Evine bırakayım istersen.
-Çok iyi olur ya yorgunluktan ölüyorum.
Arabaya bindikten sonra yine muhabbete kaldığımız yerden devam ettik. Bir anda bir tatlı uyku bastırdı anlatamam. Araba durduğunda uyandım. Bir an bir baktım çocuğun omzunda uyuyorum. Hemen telaşla kalkıp arabadan inmeye çalıştım. Tam inerken düşecektim tuttu kolumdan beni. Aramızda çok az mesafe vardı. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Bir erkekle bu kadar yakın olmamıştım uzun süredir. Bir ara amarda tutmuştu kolumdan böyle ama o kaba şey canımı yakmıştı. Nazikçe kolumu çekip dikkatlice arabadan indim.
-Kusura bakma ya uyuya kalmışım omuzunda.
-Yok sorun değil. Evine geldik.
Arkamı döndüğümde ne göreyim. Kos kocam bir ev. Çüş yani kim kalacak bu evde şimdi. Ben daha ilk geceden tek başıma nasıl kalacağım. Tamam 26 yaşına gelmiş olabilirim ama hala evde tek kalma konusunda korkularım var. Sırf bütün korku filmlerinin böyle evlerde geçmesi yüzünden.
-Al bakalım okyanus inal bu da anahtarın. Hadi sana iyi geceler.
Darshan anahtarı elime verdi ve tam arabaya binecekken arkasından bağırdım.
-Bu gece benimle kalır mısın?
Oha lan ne dedim ben az önce. Yuh okyanus inal ağzından çıkanla kulağının duyduğu bir mi senin?
O tehlikeli yakınlaşmadan sonra hiç olmadı bu. Hem daha ilk günden doğru düzgün tanımadığın adama benle kal dedin. Alkış kızıma.
Lafımı geride alamazdım. Alsamda evde tek kalamazdım. Bu çelişkiler bir gün sonumu getirecek. Ama toparlayabilirdim söylediklerimi.
-Yani şey. Ben bu büyük evde tek başıma kalamam. Bir de başka ülke falan ya korkarım ondan dedim ama neyse boşver ya. Sen gidebilirsin ben başımın çaresine bakarım.
Evet kabul ediyorum. Şuan büyük bir acıtasyon yaptım. Bir yavru köpek bakışı yapmadığım kaldı. Ama yapabilsem onuda yapardım merak etmeyin.
-Kalmamı istiyorsan sorun değil. Kız başına başka ülkede tek başına kalmak istememem gayet normal. Yani kalırım benim için sıkıntı değil. Yeterki sen rahat et.
-Ay ciddi misin? Çok sevindim çok sağol.
Sevinçten saçmalayıp çocuğun boynuna atlayı vermiştim. Sonra düştü jeton geçte olsa. Bu gece daha ne kadar saçmalayabilirdim acaba?
-Ben akaşa söyliyim bavulları içeri bıraktıktan sonra gitsin o zaman.
-Tamam öyle yapsın
Ne diyeceğimi bilmememiştim açıkçası. Evin kapısı açıp içeri girdim. İçerden ayrı bir kocaman gözüktü ev gözüme. Akaş bey bavulları içeri bırakıp gitmişti darshanla baş başa kalmıştım. Bir anda ikimizde sessizleştik. Bu sessizliği darshan bozdu.
-Sanırım sana evi gezdirmem gerekiyor.
-Nasıl yani sen biliyor musun?
-Tabi burayı kim tuttu sanıyorsun. Ayberk buldu ben bakıp tuttum.
-Ee o zaman gezdir bakayım evi.
- O zaman ilk sizin odanızdan başlayalım küçük hanım.
Evet saçma gelebilir şuan ki durumum. Evde bir erkekle odaya çıkıyorum. Ama nedenini bilmediğim bir şekilde güveniyorum ona. Çünkü o da benim gibi iyi niyetli saf bi şey.
-Ben burası güzel diye burayı ayarladım oda olarak. Ama beğenmediysen değiştirebilirsin.
-Delimisin beğenmek ne kelime bayıldım.
-Ciddi misin sen? Sırf ben kırılmıyım diye söylemiyorsundur umarım.
- Hayır tabiki. Baksana kocaman balkonu var camlar yere kadar. Tam istediğim gibi bir oda. Bir yandan sade ve şık. Diğer yandan deli dolu bir havası var. Ben balkona da bir iki puf falan koyarım orada oturup kitap okurum. Ay süper ya bayıldım şimdiden bu eve.
-Dur bakalım daha gezintimiz bitmedi.
-Bana sadece bu oda yetti arttı bile.
-Beğenceğini düşündüğüm bir oda daha var. Gel birde yan odaya bak.
Darshan öyle diyince bi heycanlanmıştım doğrusu. Yan odaya gittiğimizde orayada aşık olmuştum benim hayal ettiğimdende daha güzel bir çalışma odasıydı. Bir duvar da kocaman ağaç şeklinde kitaplık vardı. Yanındada tekli koltuk ve küçük bir sehpa çok sevimli duruyordu. Diğer duvar tarafında da çizim masası falan vardı. Küçükte bir balkonu.
-Sanırım şimdilik ev gezintimizin sonuna geldik istersen sen yat artık.
-iyi de sen nerede yatıcaksın
-Kocaman ev misafir odası var bir sürü. Ama merak etme hemen yan odanda olucam.
Odamın kapısına gelmiştim. Darshana iyi geceler diyip içeri giriyordum ki arkamdan seslendi.
-İstersen kapıyı kilitle. Daha rahat edersin. Sonuçta beni henüz tanımıyorsun. Ama zamanla o da olacak. Neyse iyi geceler bir şey olursa seslenirsin bana. Hemen uyumam ben.
Odama girip kapıyı kitledim. Ne kadarda düşünceli biriydi. Tuhaf bir şekilde uyumlu gibiydik. Bu uyum beni tedirgin etmişti doğrusu.

ZORAKİ HİNDİSTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin