Bir yandan darshanı diğer yandan bay egoyu düşünürken kapı çaldı. Hemen bir heycanla kapıyı açtım. Darshan geldi sanıp sevinmiştim oysaki. Kapıyı açınca sevincim kursağımda kaldı malesef.
-Merhaba efendim. Ben yeni şöförünüz Aghor.
-Merhaba bende okyanus. Darshan bahsetmişti sizden.
Şu arkada ki araba mı benimdi. Yok artık çok iyi. Markası ne bilmesemde gayet ihtişamlı lüks duruyordu araba.
Hazır bende evde sıkılıyorum. Şöför gelmişken bir yeni delhi turu atalım arabayla.
-Bana ufak bir tur attırır mısınız aghor bey?
-Tabi ki de efendim.
-O zaman ben üstümü değiştirip geliyorum.
Hemen koştur koştur odama çıktım. Altıma şort üstüme de salaş beyaz bir üst giydim. Küçük bir el çantası alıp aşağı indim. Aghor bey arabayı hazırlamış beni bekliyordu. Hemen arabaya bindim. Artık hindistan turumuz başlıyordu daha doğrusu yeni delhi turumuz başlıyor. Arabanın camını açtım. Hep çok hoşuma gitmiştir tenime değen hafif rüzgar eşliğinde hayal kurmak. Ya da derin derin düşüncelere dalmak. Yeni delhi ne kadar güzel bir yermiş. Kendine has evleri vardı. Hoş hindistanın her yeri böyle büyüleyicidir eminim. Kendi ülkeme değişmem hiç birini ama. Belki bay egoyla tanışmış olmasam hala kendi ülkemde olabilirdim. Ben güzel bir hayat ve hayatımın aşkıyla karşılaşmak için dua ederken. Çıka çıka şansıma amar raj çıktı. Sürpriz yumurtadan çıkar gibi. Azıcıkta olsa güzel olan hayatımın içine etti. Kendimi bollywood filmlerinde hissediyorum. Açıkçası bollywood filmlerini çok izler ve bayılırım. Çünkü onların kendine has tarzları var nedense hep dikkatimi çekmiştir onların dansları büyüleyici sonsuz aşkları giyimleri ve bir çok yönüyle beni kendine hayran bıraktıran bir havası var. Kim bilirdi bi gün benimde o filmin içine düşeceğim Acaba ben bu filmde hangi karakter olacağım bakalım. Kesin benim filmim amar rajın gazabına uğrayan masum kız hakkında olur. Evet o masum kız benim. Ve burdayken çok çekicem ondan eminim. Ama her şey karşılıklı bende ona çok çektiricem. Off aman neyse bu güzelim yeni delhi turumda amar rajla kafayı bozamıycam. Dışrının keyfini çıkarırken bi pazar dikkati mi çekti.
-Durur musunuz şurada? Pazara gitmek istiyorum.
-Peki efendim. Ama burada park edecek yer yok. Siz inin ben başka yere park edeyim.
-Tamam tamam ben bulurum sizi.
Hemen pazarda dolaşmaya başladım. Değişik değişik meyveler sebzeler vardı. Ama en çok dikkatimi çeken kıyafetler ve bilezikler oldu. Benim izlediğim hint dizilerinde hep saree giyerlerdi. Yani elbise gibi buraya has değişik kıyafetler. Birde hepsinin kolunda bir sürü rengarenk bilezik olurdu. Hatta bu bilezikler kırılırsa uğursuzluk getireceğine inanılırdı. Pazarda bir sürü saree beğendim. En çok dikkatimi çeken değişik renk ve işlemeleri olan sareeydi. Ama bu elbise gibi değildi. Üst ve etek olmak üzere 2 bölümden oluşuyordu. Birde örtü gibi birşeyi vardı. Kimileri başına takıyor bunları kimileride boyunlarına alıyordu. Açıkçası çok beğenmiştim hatta hayran kalmıştım. Hiç düşünmezdim bir gün hindistana gelipte saree alacağımı. 35 rupiydi. Bizim ülkeye göre kaç para ediyor inanın bilmiyorum. Valla pahalı yada ucuz hiç umrumda değildi. O yüzden hemen aldım çünkü almazsam aklım kalırdı kesin. Ona uygun bilezikte aldım ama nasıl takacaktım bilmiyorum çünkü üst uzun kolluydu. Onlar kıyafetlerin altına terlik gibi değişik bir şeyler giyiyorlardı. Açıkçası neden olduğunu hala düşünüyorum. Madem saree ve bilezik almıştık ayakkabısız olmazdı elbiseye uygun hafif topuklu değişik bi terlik aldım. Bunlar çantasız olmaz tabi ki de. Hemen çanta baklmalıyım diye düşünürken. Bir anda yağmur yağmaya başladı. O kadar hızlı yağıyordu ki anında sırılsıklam olmuştum. Hemen birine en yakın otopark nerde diye sordum. Ve otaparka koşmaya başladım. Otapark karşı yoldaydı. Yağmurdan göz gözü görmüyordu. Vızır vızır arabalar geçiyordu. Tam arabalar bitti derken yola atladım. Bir anda arabanın ani fren sesiyle irkilip elimdeki telefonu fırlattım. Sonra sağıma döndüm. Dinimde bir araba duruyordu. Meğer az önce az kalsın araba çarpacakmış ya. Ben mal gibi yola atlayınca fren yapmış. Bi türlü alışamadım şuranın trafiğine. O değil telefonda parçalandı ya. Of ne şansız günümdeyim. Acaba daha başıma neler gelecek.
Yağmurdan sırılsıklam olmam yetmezmiş gibi üstüne üstlük telefonumda kırıldı. Allahtan yağmur dindide rahatladım biraz. Hoş yağmurdan kaçarken az önce doluya tutuldum sanırım çünkü arabanın içindeki Amar rajdı. Aha ayvayı yedin kızım sen.
Amar
Onu öyle karşımda görünce sinirlendim. Ve öfkeyle arabadan inip kolundan tuttum. Şimdi diyeceksiniz ki sen niye bu kıza sinirlenip duruyorsun sürekli. Onun bu hayattaki en büyük hatası benim en değerli varlığıma benzemesiydi. Onu gördükçe canım acıyordu. Benimki acıdıkça onunki nin de yanması için elimden geleni yapıyorum. İlk başta kahve ve su içindi ama dikkatli baktıkça ona benzediğini farkettim. Ve canım yandı. Uzun süre sonra ilk defa biri benim canımı yakabildi.
-Sen naptığını sanıyorsun. Ya duramasaydım?
-Amacıma ulaşmış olurdun. Haapşuu...
-Bu halin ne senin
-Ya keyiften başımdan aşağı su döktüm. Şaka mısın sen ya yağmurdan sırılsıklam oldum tabiki.
-Bin arabaya.
-Pardon
-Sana bin arabaya dedim. Sırılsıklam olmuşsun ve kıyafetlerin üstüne yapışmış. Burda böyle dolaşmak istemezsin heralde.
-Gerek yok araba şurdaki otoparkta.
-İyi sen bilirsin. Ben teklif yaptım.
Okyanus
Hiç ısrar etmeden pat diye gitti. İnsan biraz daha ısrar eder. Sadece egosu değil öküzlüğü de tavan beyimizin. Of aman neyse bunu düşünemeyeceğim şimdi. Buz tuttum burda. Hemen arabaya gideyimde ısınayım. Allahtan araba karşıdaki açık otoparkta. Sağ salim karşıya geçtim sonunda. Ee araba nerde peki? Dur şu tarafa doğru gideyim. Şurdaki apaçi tipliler bana mı bakıp sırıtıyor. Hayde okyanus şuan arabayı bulamazsan sıçtın. Dön dön bu tarafa geliyorlar.
-Hey güzelim nereye?
-Aa bizi böyle bi güzellikten maruz etme.
-Gel bakayım sen şuraya.
-Sakın bana dokunma!
-Oo beyler kız asi çıktı.
-Merak etme güzelim biz seni sakinleştiririz. Sen kendini bize bırak.
Okyanus
Korkudan ölmek üzereydim ama hiç belli etmiyordum. Şuan elimden gelen tek şey Allaha bana kurtarıcı bir melek göndermesi için dua etmekti.
-Gelsene yamacıma.
-Sana bana dokunma dedim!
-Kızım sen kime tokat atıyorsun.
Bana tokat atmasıyla yere düşmem bir oldu.
-Kızı rahat bırakın!
Allahım sana şükürler olsun. Duydun sesimi. Ama bi dakka bu amar. Ne yani koruyucu melek diye bu mu geldi.
-Bırakmazsak nolur?
-Okyanus gel buraya.
Hemen koşa koşa amarın yanına gidip arkasına sığındım.
Amar
Okyanus gittiğimi sanmıştı ama gitmemiştim. Onu bu halde yalnız bırakacak değildim heralde. Tamam ona kök söktürücem ama böyle değil. İyi ki de yalnız bırakmamışım baksana şu tiplere kesin okyanusa bi şey yapardı bunlar ben olmasam. Okyanusta yanıma gelince arabaya bindirdim onu. Tam bende binecektim
-Noldu korktun mu dayak yemekten?
Bunlar bana amar raja korkak mı dediler. Kendileri kaşındı.
-Okyanus sen arabada kal sakın inme aşağı.
-Tamam ama dikkatli ol.
Okyanus
Amar korkak diyince sinirlenmişti. Of çok fena ağızlarını burunlarını kırıyor. İçimin yağları eridi. Heh şöyle benim içinde vur bi tane ohh çok güzel oldu. Yalnız helal olsun bay egoya iyi dövdü adamları. Efsaneydi yani.
Amar
Adamları bir güzel benzettikten sonra arabaya bindim.
-Sana arabaya bin dediğimde dinleyecektin beni.
-Özür dilerim haklısın. Haaapşuu.
-Al bak hasta olucan böyle. Merak etme klimayı açtım ısınır birazdan araba. Şu ceketi de giy bakıyım.
-Gerek yok ya ısınırım birazdan.
-Sana giy dedim. Her sözümü ikiletme.
-Peki.
Amar
Okyanus fena korkmuş olacak ki benim her söylediğimi kabul ediyor. Ve çok masum masum bakıyor.
-Ben aghor beyi aramadım.
-Dur ben arıyım. Direk eve gitsin.
Okyanus
Onu ilk defa böyle görüyorum. Yani kibar. Acaba bana bi şey olacak diye korkmuş mudur? Sanırım kalbinin bi köşesi buz tutmamış hala. Ondan beklenmeyecek hareketler bunlar. İlk başta benim için kavga etmesi ceketini çıkarıp vermesi sonrada benim için şöförü araması beni etkilemedi değil. Yanlış anlamayın sakın ona öyle bi şeyler hissedecek değilim. Hem tipim değil. Tipim değil ne be. Kali beladan kalma küf tutmuş laflar bunlar. Kalp istedimi tipe falan bakmıyor valla. Pat diye sevi veriyor. Aaa benim düzeltmem gereken bi yanlış anlaşılma var ya şimdi aklıma geldi.
-Amar sana anlatmam gereken daha doğrusu açıklamam gereken bi şey var.
-Söyle hadi lafı çok dolandırmadan.
-Sen benle darshanı yanlış anladın. Bizim aramızda sandığım gibi bir şey geçmedi. Sabah üstsüz görmenin nedenide çay döktüm üstüne ondan.
Pat diye fren yaptı. Ön çamdan çıkmamak için zor tuttum ellerimle kendimi.
-İyide bundan banane. Darshanla ne yaparsan yap umrumda değil. Ama kuzenimle aranda bi şey var diye sana yapacaklarıma engel olabileceğini sakın düşünme.
Amar
Bana yine gereksiz bir açıklama yapmıştı. Darshanla aralarında ne olup bittiği zerre madar umrumda değil. Sadece 2 şey önemli benim için 1)kuzenimi üzmesin
2)kendini böyle kurtarabileceğini sanmasın.
-Evet geldik inebilirsin.
-Al ceketini
Sinirden ne yapacağımı bilemedim. Tek aklıma gelen ceketini suratına fırlatmaktı. Hoş çok suratına gelmedi ama olsun. Bi nebzede olsa sinirim geçmişti. Bay ego yine ortya çıktı. Bence bi saniyeliğine bile olsa kalbinde buz tutmayan bi yer olduğunu sanmıştım yanılmışım. Tamam sakin ol okyanus. Derin derin nefes al. Eve girip üstümü değiştirip bahçedeki kocaman hamağa uzanayım biraz rahatlarım. İçeri girdiğimde içeriden mis gibi yemek kokuları geliyordu. Ben yağmur altında fazla mı kaldım?Dur bakıyım ateşimde yok aslında.Ee iyide bu yemek kokuları nerden geliyor? Allah allah. En iyisi mutfağa gidipte bakayım bari. Mutfaktaki bu kadında kim? Dur bi dakka bu darshanın bahsettiği kadın heralde.
-Alleykümselam kızım
Aha bu teyze müsliman çıktı ya. Burda bizim ülkedeki gibi büyüklerin elini öpmek yoktu. Teyze bana sol elinin parmaklarını kısıp havaya kaldırarark selam vermişti. Bu hareketi dizilerde de görmüştüm. O yüzden çok garipsemedim ve bende aynı şekilde
-Ve Aleyküm selam teyzecim
-Ah kusuruma bakma kızım kendimi tanıtmayı unuttum sana. Ben daru bundan sonra seninle olucam.
-Darshan bahsetmişti teyzecim. Bende okyanus. Açıkçası yaptığın yemeklerin kokusu beni benden aldı.
-Umarım beğenirsin.
-Beğenirim beğenirim. Bakıyım neler yaptınız. Yok artık pilav mı bu? Şuradaki de tarhana çorbası sanırım. Aman allahım taze fasulye. Cennete mi düştüm ben yoksa.
-Ben doğru görüyorum dimi. Bunların hepsi türk mutfağı.
-Evet doğru görüyorsun.
-İyi de siz nerden biliyorsunuz?
-Ben hemen hemen her ülkenin mutfağını bilirim.
-Sizi şimdiden çok sevdim.
-Sizli bizli konuşmayı bırakırsan bende çok sevinirim. Bana daru teyze de.
-Tamamdır daru tey...
Merdivenlerin ordan mutfağa doğru yaklaşan bir ses geldi.
-Daru teyze yukarıdaki iş tamam. Başka yapılacak bi şey var mı? Aa siz geldiniz mi?
-O nasıl soru şaşkın şey. Gelmese burda olur mu hiç? Sen Indrinanın kusuruna bakma kızım.
-Yok sorun değil.
-Selam versene kızım. Ah allahım bu kız beni bir gün öldürecek.
-Aman tövbe de teyze. Aleyküm selam.
-Ve Aleyküm selam canım.
-Demek amar abiyle çalışacak kız sensin. Allah kolaylık versin abla.
-Sus bakıyım sen. Hem senin işin yok mu?
-Yok işte ondan geldim. Ay abla benden söylemesi amar abi çok sinirlidir. Aman dikkat et onu sinirlendiriyim deme. Kendisi patlamaya hazır yanar daha malum.
-Sen git bakıyım yukarının yerlerini sil. Ben in diyene kadar inme aşağı şaşkın.
-Sen yinede benim söylediklerime kulak ver abla.
-Sen hala burda mısın?
-Tamam gittim teyze.
-Sen onun kusuruna bakma kızım.
-Yok estafurullah daru teyze. Çok güzel kızmış indrina.
-Güzel müzel ama azıcık saf. Birazda patavatsız. Sen onun amar hakkında dediklerine bakma. Ben yıllardır tanırım amarı. Benim oğlum gibidir kendisi. Beni çok sever. Hatta küçükken daru diyemezdide dayu dayu diye peşimde dolaşırdı.
Bi dakka şuan amardan mı bahsediyor. Hani bizim bildiğimiz amar raj şu despot katı hiç çocuk olmamış gibi davranan amar.
-Tamam kabul belki biraz sinirli öfkeli duruyor olabilir.
Biraz mı sinirli? Öfkeli mi duruyor? Ay kıyamam daru teyze çok polyanacı çıktı.
-Onun aslında yumuşacık bi kalbi vardı. Ki hala da var sadece artık belli etmiyor. Zor zamanlar atlattı. Atlatabilmek ayakta kalabilmek için güçlü olmalıydı. Büyüdükçe güçlendi güçlendikçe kalbinin çevresine duvar ördü dahada güçlü olabilmek için. Ondan bu öfke bu sinir güçlü olmaya çalışmaktan. Günün birinde biri aşacak o duvarı ben inanıyorum. Sadece ona fazla yüklenme o seçmedi böyle olmayı. Yani dediklerini de kafana takma.
Daru teyze çok şüpheli konumuştu. Sanki amar geçmişi yüzünden bu halde der gibiydi. Onun böyle konuşması aklımda soru işaretlerine neden olmuştu. Amar raj ne acı çekmişte bu hale gelmiş? Büyük bir sır yatıyor bu işin altında. Ben okyanus inalsam bu sırrı ortaya çıkarırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ HİNDİSTAN
RomantikHer şey çok güzeldi. Büyük bir şirketin küçükte olsa hissedarlarından biriydim. Hayatımda her şey yolunda gidiyordu ta ki ortağı olduğum şirketle hindistanda bir şirket anlaşana kadar.