18. Bölüm

139 23 22
                                    

Selamlar! Bayram hediyem olsun bu bölüm sizlere. Bayramınız Mübarek Olsun.
Medya: Derin ve Ceren.
Bu bölümü @Esracz ye ithaf ediyorum.
Lütfen elinizden geldiği kadar bol yorum yapın.  Sizi seviyorum. Iyi okumalar.

Derin'den devam

Heyecan, kalbimizi delip geçen bir nedendir. Öyle bir hızlı atar ki kalp. Siz bile şaşırırsınız bazenleri. Hele ki heyecanınız mutluluktan ise durduramazsınız kalbinizin hızını kolay kolay.

Aldığım derin nefes bir nebze olsun sakinleşmeme yardımcı olmuştu.  Ama nafile yine heyecanla yerimde duramıyordum.

İkinci olmak bile beni fazlasıyla mutlu etmişti.  Düşünsenize bir sürü ülkeden insanlar, yarışmak için buraya geliyor ve yarışıyorlar. Biz bu kadar kişinin arasından birinci olamasakta ikinciye layık görülmüştük.
Bu benim için büyük  bir şeydi.
Bu yarışmaya katılmak bile gurur vericiydi bence.

Tekrardan bir derin nefes çektim içime. Ciğerlerime kadar...

Sunucu Bayan, sunucu adamın elinden benim olan ödülü aldı ve bana doğru yavaşça geldi.

"Bunu hakkediyorsun güzel kız. Kendinle ve yarışmacı arkadaşın ile gurur duy bence." Dedi ve ödülümü verip eski yerine yani sahnenin tam önüne döndü.

Sonra yeni bir ödülle Rüzgar'ın yanına ilerledi.

Hafifçe başımı Rüzgar'a çevirdim. Yorulduğu gözlerinden anlaşılıyordu. Fakat gözlerinde mutluluk, heyecan vardı adeta.
Ödül bence onun umurunda değildi. Çok haklıydı,  çünkü ödül alamasakta milyonlar bizim sesimizi dinlemişti. Bu bile insana gurur veriyordu.

Sunucu Bayan elindeki ödülle Rüzgar'ın tam karşısında durdu ve sözlerini söyledi.

"Bu da senin ödülün. İkinizde bunları hakkettiniz. Başarınız daim olsun."

Ilk başta ona baksada sonradan söylediği cümle ile başı bana da döndü.

Sonra Rüzgar'la sahnenin arkasına ilerledik.

Uyuşmuş bedenimle, boş ve beyaz koridorda yavaşça ilerliyordum.
Rüzgar'ında benden farkı yoktu.
Yarışmadan önce sahnede birden fazla prova yapmıştık. Bu bizi oldukça yormuştu.

Ikimizinde ayrı hazırlanma odaları vardı.

Ben odaya yaklaşmıştım fakat bir bayanın bana lavobanın nerede olduğunu sorunca ona 'sen git' bakışı attım.  O kendi odasına ilerlerken bende bayana cevap veriyordum.

En sonunda bayan lavobaya doğru ilerlerken bende yanımdaki kapıdan kendi odama girdim.

Bu odada en sevdiğim eşya mavi koltuk olmuştu. Hem rahat, hem de mavi olması onu sevmemi sağlamıştı.

Hemen kendimi o koltuğa attım ve biraz dinledim.

Koltukta dinlenirken, içeri Rüzgar girdi.

Girdiği gibi önce etrafı süzdü ve bana doğru döndü. Sonra hemen konuşmaya başladı.

"A-a ne tesadüf bende tam buradan geçiyordum. " dedi şaşkın bir ifadeyle.

"A-a o kadar odadan neden bu odaya girdin. Çok tesadüf vallahi."dedim bende yalancı bir şaşkınlıkla.

Kesinlikle burada olduğumu biliyordu. Tesadüfen böyle bir şey olamazdı.  Yoksa inandınız mı?

"Of tamam, tamam sende hemen anladın zaten. Birşeyi de anlama." Dedi trip atar bir ifadeyle.

" Ya tamam, tamam geç otur." Dedim gülümsemeyle.

Kahkaha atmama saniyeler varken oturacak yer arıyordu beyefendi.

"KELEBEK"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin