"Baekki! Hadi okula geç kalıyoruz."
"Geldim Yeol!"
Baekhyun'u aşağıda beklerken saatime baktım. 30 dakika sonra ders başlayacaktı.
"Heh. Geldim. Hadi gidelim."
"Yine mi o çirkin ayakkabılar?"
"Yeol!! Sana ayakkabılarıma laf söyleme demiştim değil mi?"
"Uf tamam. Bağırma bana."
Baek önüme geçti ve bana bakarak ters yürümeye başladı.
"Bayan Kwon'a yapacağımız şaka için malzemeler hazır değil mi?"
"Evet çantada. Yalnız bu sefer yakalarsa okuldan atılırız."
"Umrunda mı?"
"Yoo."
"Benim de."
Birbirimize bakıp kahkaha artık. O kadar komik yürüyordu ki onunla uğraşma isteği uyandırıyordu.
"Baekki!! Gel buraya da seni bir seveyim."
"Chan. Sakın aklımdan geçen şeyi yapacağım deme."
"Hm.. Belki."
Yavaşça hızlandım. O da koşmaya başladı.
"Chanyeol-ah!! Peşimi bırak hayır!"
"Gel buraya Baekki!"
Çığlıklar atarak koşuyorduk. Etraftakiler bize bakıyordu ama umrumuzda değildi.
"Baekhyun! Buraya gel!"
"Hayır! Peşimi bırak!"
Kendimi biraz daha zorladım ve hızlandım. Elimi ona uzattım. Tişörtünden tuttum ve onu çimenlere attım. Karnına oturdum ve onu gıdıklamaya başladım.
"Chanyeol! Ah bırak -ah Chanyeol! Bırak ahahah- Channie!"
Beklemediğim bir hareketle Baek üstüme çıktı ve beni gıdıklamaya başladı. Yanlarımdan çok fena gıdıklanırdım. Deli gibi bağırmaya başladım.
"Baekhyunah! Bıra- ahahah! Bırak lütfen ahhhh! Ah yapma!"
Gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı. Baek ise manyak gibi kahkaha atıyordu. Birden beni gıdıklamayı bıraktı ve üstüme abandı. Ne olduğunu anlayamamıştım. Baekhyun'la burun buruna gelmiştik. Üstümde büyük bir baskı oluşmaya başlamıştı. Ardından başka kahkahalar da etrafımızı sarmaya başlamıştı.
"Bizsiz eğlence ha? Size gününüzü göstereceğim! Çocuklar! Atlayın!"
Ah hayır! Bu Sehun'du. Ve şimdi diğerleri de üstümüze atla- AH! Bu kadar kişiyi taşıyamam! Nefes alamıyorum!
"Sehun! Yifan! Soo! Ne olur kalkın! Nefes alamıyorum!"
"Bize ne! Bizsiz eğlenmeden önce düşünecektin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Little World
Fanfiction"Yıldızları görüyor musun Baekki?" "Evet Yeolli." "İşte sen onlardan daha parlaksın."