Baekhyun aşağı indiğinde elini tuttum. Bana güldü ve okula yürümeye başladık. Gülüyorduk. Her zamankinden fazla. Okulun sokağına gelince elini bırakıp kolumu omzuna attım. O da belime sardı. Normal görünüyorduk. Her zamanki gibi.
Bizimkileri görünce yanlarına gittik. Bize tuhaf tuhaf baktılar.
"Aranızdaki problemi çözdünüz mü?" diye sordu Minseok.
"Çözdük gibi." dedim. Şu anlık onlara söylemeyi düşünmüyorduk.
"Peki sonuç ne? İyi misiniz şimdi?"
"Evet Lulu. İyiyiz." dedim ve gülümsedim. Bizimkiler de güldü. Barışmamıza mutlu olmuşlardı. Hep birlikte okula girdik.
Sınıf boştu. Baek'le sıramıza oturduk. Masanın altında bir kaç şey gördüm. Kağıt gibiydi. Bana ait değildi. Neydi bu?
Elime aldım. Büyük, sarı bir zarftı.
"Nedir o Yeolli?"
"Bilmiyorum."
"Açsana."
"İyi fikir."
Zarfı açtım. İçinde bir kaç fotoğraf vardı. Ama bunlar.. BİZİM FOTOĞRAFLARIMIZ! Spor salonunda öpüşürken, dün sarıldığımızda, bu sabah el ele okula gelirken.. Ve Yifan Junmyeon'u öperken. Bu da neydi böyle?!
"Aman Tanrım! Bunlar ne böyle? Çocuklar! Hemen buraya gelin!"
"Sorun ne Baek?" diye soran Junmyeon ile elimdekileri onlara gösterdim.
"Sorun bu!" Bizimkiler fotoğrafları inceledi.
"Bu da ne böyle? Biri sizi takip falan mı ediyor?"
"Bilmiyorum Tao."
"Başka bir şey yok mu? Fotoğraflar dışında?"
Zarfın içine baktım. Yeşil, kare bir kağıt vardı. Alıp okudum. "Sesli oku Chan."
"Ne yaptığınızı biliyorum! Eğer bütün okul ögrensin istemiyorsanız benden haber bekleyin!"
"Bu da ne ya? Ne haberi?"
"Kesin bir şey isteyecek. Ama kim?"
"Ya of! Bir de bu mu çıktı başımıza?"
"Bir dakika durun." dedim.
"Bizden biri değil bu kişi. Değil mi arkadaşlar?"
Aynı anda hepsi itiraz etti.
"Saçmalama Chanyeol. Bizden biri olduğunu nasıl düşünürsün?"
"Seçenekleri değerlendiriyorum Yixing. Kızmayın. O zaman diğer seçenek, okulu temizleyeceğimizi kimlere söylediniz?"
"Ben sadece annemlere açıklama yaptım."
"Ben de sadece annemlere haber verdim."
"Şey, ben Chun Hei'ye söyledim. O kadar. Bunu o yapmış olamaz."
"Elbette. Peki onu başka seven biri var mıydı? Belki o yapmıştır Jongin."
"Zannetmiyorum. Bilmiyorum."
"Bunu ona sorabilir misin?"
"Bilmiyorum. Denerim."
"Çocuklar! Yerinize oturun. Ders başladı. Haydi haydi!"
~~~~
"Yani şimdi siz çıkıyor musunuz?"
"Ne demek istiyorsun Kyungsoo?"
"Parkta sarılma, okula gelirken el ele tutuşma. Hadi ama itiraf edin!"
8 çift göz bize beklentiyle bakıyordu. Ağzımı açmamaya ant içtim. Eğer açıklamak istiyorsa Baekhyun açıklamalıydı. Bu onun kararıydı sonuçta.
"Evet. Çıkıyoruz. Yargılamak isteyen varsa dinlemedeyim."
Ben dahil hepimiz şok olmuştuk. Açıklayacağını sanmıyordum. Ama şu an ona destek olmalıydım. Ciddi yüzümü takındım ve elini tuttum. Ellerimizi kaldırdım ve gözlerine tuttum.
"Sizin adınıza çok sevindim! Sizi sonuna kadar destekleyeceğim. Size laf söylemeye çalışan olursa karşısında beni bulur!"
"Teşekkürler Soo. Ee? Buna karşı olan var mı? Çekinmeden söyleyin. Bunun normal olmadığını anlıyorum, o yüzden çekinmeyin."
"Hayır Baek. Sadece.. Garip. Bilirsin, birden o olay ve çıkmanız. Üst üste gelince, şaşırtıcı işte. Ama buna alışırız merak etmeyin."
Hepsi kafasıyla onaylamıştı.
"Bir dakika. Luhan ve Junmyeon nerede?"
"Luhan tuvalete gideceğini söylemişti. Junmyeon'u bilmiyorum. Gelirler herhalde."
Tam o sırada Luhan ve Junmyeon koşarak yanımıza geldi. Luhan'ın elinde telefonu vardı.
"Çocuklar bulduk! Bulduk işte!"
"Sakin olun! Neyi buldunuz?"
"Bayan Kwon ve Bay Seo arasındakini!"
"Neymiş o?" diye sordu Tao hepimiz adına.
"Çıktıklarını biliyor muydunuz?" dedi Junmyeon ve Luhan'ın elindekini bize gösterdi.
"Hassk.. SİZ CİDDİSİNİZ!"
"Öpüşüyorlar mı onlar? Oha!"
"Siz bunu nasıl çektiniz? Yuh bu ne? Bay Seo'ya bak resmen kadını sömürüyor orada!"
"Bay Seo'yla güvenlik kamerasına bakmak için konuşmaya gidiyorduk. Bizden önce sınıfa kimin geldiğini görmek için. Öğle arası olunca herkesi yemekhanede zannettiler sanırım."
"Evet. Yiyişmek için okul uygun bir yer değil. Ya da 'müdür' gibi bir ünvanın varsa pencerene perde takmalısın." Gülüştük. O sırada biri sıralara çarptı. Hepimiz oraya döndük. Kapüşonlu biri ben ve Baekhyun'un masasına bir şeyler bırakıyordu. Bu o fotoğrafları bırakan kişi olmalıydı.
"Sehun onu yakala!" diye bağırdım. Kapüşonlu öğrenci ve Sehun sınıftan koşarak çıktılar. Biz de bıraktıklarına bakmaya gittik. Aynı zarftı. Açtım. İçinde sadece not vardı.
"Ne yazıyor?"
"Bay Seo ve Bayan Kwon'un fotoğrafını bana verin, ben de küçük sırrımızı unutayım."
Sehun nefes nefese geri geldi.
"Yakala-yamadım. A-ama bir kız oldu-olduğunu biliyorum. Koşarken kapüşonu düştü." dedi ve kendini bir sandalyeye attı.
"Peki şimdi ne yapacağız?"
İçime hiç sinmeyen bir bölüm oldu... Umarım beğenirsiniz~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Little World
Fanfic"Yıldızları görüyor musun Baekki?" "Evet Yeolli." "İşte sen onlardan daha parlaksın."