Salıncaklardan birine oturdum ve kendimi biraz salladım. Busan'ın havası Gwangju'nun havasından daha sıcaktı. Yine de çok da sıcak olduğu söylenemez. Hafif bir rüzgar esiyordu. Hava çok güzeldi. Annem beni bu parka arkadaş edinmem için göndermişti ama hiç havamda değildim. Eski evimizi özlemiştim.
"Hey sen! Kepçe çocuk! Topu atsana."
Kafamı kaldırdığımda bir çocuğun bana seslendiğini gördüm. Yere baktım, bir tane futbol topu ayağımın hemen yanında duruyordu. Topu aldım. Belki de gerçekten arkadaş edinmeliydim. Beni, yani topu bekleyen çocuklara doğru koştum.
"Ben de oynayabilir miyim?"
Bana seslenen çocuk biraz düşündü. Belli ki o çocukların lideriydi.
"Tamam. Hangi mevkide oynuyorsun?"
"Farketmez." dedim kendine güvenen bir sesle. Futbolum çok iyiydi çünkü.
"Vay! Demek kendine çok güveniyorsun. Tamam, kaleye geç o zaman. Sen benim takımımdasın. Herhangi birinin kıyafetinde yeşil varsa o bizim takım tamam mı? Al bunu bileğine bağla."
Bana yeşil bir kumaş verdi. Bileğime bağladım. Kale için üst üste konulan taşların arasına geçtim. Ayaklarımı omzumun genişliğinde açtım. Dizlerimi hafif kırdım. Ellerimi iki yana açıp gelecek topları tutmayı bekledim. Maç başladı. Yeşilliler, yani bizim takım karşı takımın kalesine doğru koştular. Beni takıma alan çocuk pası aldı ve gol attı. Demek ki lider olmasının bir nedeni varmış. Hepimiz bağırdık.
Top sahaya geri geldi ve maç devam etti. Bu sefer mavililer bu tarafa doğru koşuyordu. İşte kendimi göstermek için bir fırsat! Yerimi sağlamlaştırdım ve topu bekledim. Kafası kazınmış olan çocuk önüme kadar geldi ve topu fırlattı. Yerimden sıçradım ve topu tuttum. Bizim takım sevinç çığlıkları atıyordu. Çok mutlu olmuştum. Lider yanıma geldi ve topu aldı.
"İddia ettiğin kadar iyiymişsin."
Gururum tavan yapmıştı. Maç tekrar başladı...
Mavililer bu tarafa doğru koştular. Lider topu alabilmek için peşlerinden koştu. Tekrar yerimi sağlamlaştırdım ve topu bekledim. Lider bana doğru koşuyordu. Topu tam almak üzereydi ki çocuğun biri ona çelme taktı ve-
"Ahh! Dizim!"
"Kolum acıyor! Çocuk kalk üstümden!"
"DİZİM!"
"Baekhyun! Baekhyun, iyi misin anneciğim? Çocuğum dikkatli oynasanıza! Baekki. Hadi çocuğun üzerinden kalk."
"Anne! Anne dizim acıyor!"
"Ah. Biraz sıyrılmış. Eve gidince hallederim. Ah çocuğum, sende mi yaralandın? Hadi gel sana da bir bakalım."
Liderin annesi elimi tuttu ve beni yerden kaldırdı. Kolum acıyordu. Dirseğimin biraz altı kanıyordu. Sanırım taşa çarpmıştım. Onlar önünde ilerlerken arkalarından takip ettim. Adının Baekhyun olduğunu öğrendiğim çocuk yanıma geldi.
"Özür dilerim kepçe. Bilerek olmadı. Adım Baekhyun. Zaten annem bağırınca duymuşsundur." Güldü. "Senin adın ne?"
"Adım Chanyeol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Little World
Hayran Kurgu"Yıldızları görüyor musun Baekki?" "Evet Yeolli." "İşte sen onlardan daha parlaksın."