Baekhyun Luhan'ı alıp önden çıktı. Grup olarak gitmeyecektik evlere. Bu belliydi. Kimsenin hali yoktu. Hayat enerjimin bir gecede bedenimi terk ettiğini hissediyordum. Grup halinde gitmememiz Soo ile konuşmamı durdurmayacaktı.
Soo'nun yanına gittim ve hazırlanmasına yardım ettim.
"Sanırım birlikte çıkmak istiyorsun Yeol?"
"Ş-şey evet." Başını onaylarcasına salladı. Beni terslemesinden korkmuştum fakat Soo her zamanki gibi durumun ciddiyetinin farkındaydı. Böylece okuldan birlikte çıktık.
"Şey.. Soo. Sana bir şey sormak istiyoru-"
"Dün gece Baek'le konuşmamızı sanırım. Bunu hayatta anlatmamam gerek. Ama farz edelim ki öldük. Anlatacağım. Zaten dün geceden beri ölü görünüyorsun."
Kyungsoo'ya minnettar bakışlarımı gönderdim. Fazla belli etmedi ama tebessüm ettiğini gördüm. Bir saniyeliğine de olsa.
"Biz dışarı çıktık. Biraz ilerledik. Konuşmamayı tercih ettik bir süre. O süre boyunca dalmış görünüyordu. Sadece arabaları izliyordu. Endişelendim. Ama böyle bir olaydan sonra çabucak konuşmasını beklemiyordum. Yine de kendini beklediğimden çabuk topladı."
Onların evine giden yola döndük ve kaldırıma oturduk.
"Aynı şu an yaptığımız gibi kaldırıma oturduk. Arabaları biraz daha seyretti. Sonra bana döndü. "Yifan'ın elimden çekeceği var." dedi ve güldü. Ben de güldüm. Sonra yine arabaları izlemeye döndü. Bir şeyler yapmam gerektiğini anladım. "Ne düşünüyorsun?" diye sordum."
Cevabı merakla bekledim. Kafayı yiyecektim. Bu olay onu da benim gibi dağıtmıştı.
""Sadece o anı düşünüyorum. Başka ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum." dedi bana. Chanyeol. Sana açık konuşacağım. Arkadaşlığınızı biliyorum. Efsane. Ama bazen birbirinizi öyle bir koruyorsunuz ki, gruba ilk girdiğimde 'acaba aralarında bir şey mi var?' diye düşünmeden edemedim. Bu yüzden ona "Duygularını düşün. Onlar ne diyorlar?" diye sordum.
"Karışıklar. O an.. Heyecanlandım. Ne yapacağımı bilemedim. Yifan'a hem kızgınım, hem de değilim. Bilmiyorum. Aklım çok karışık. Sahi, ne hissettim? Heyecan, beklenti ve şok. Sanırım bunlar." dedi bana. Biraz bekledim. Çok üstüne gitmek istemedim. Sonra tekrar sordum."O sırada ona karşı bir şey hissettin mi? Arkadaşlığın ötesinde?" Bana döndü. Gözleri kızarmıştı. Onu öyle görünce sormamayı diledim. Ama geç olmuştu.
"Bilmiyorum. Ne hissettiğimi bilmiyorum. Hayatımda yaşadığım en karışık andı. Yeol'la o kadar şey yaptık. Bu en tuhafı ve akıl almazıydı. Ne hissettiğimi bilmiyorum Soo! Ne hissetmem gerektiğini de! Yardım et! Bu çok tuhaf!"
Ona sarıldım ve sırtını sıvazladım. Onu yerinden kaldırdım ve evine bırakmaya karar verdim. Kendi başına gidemeyecek kadar yorgundu. Ona 'Ne hissetmem gerek diye sorma. Ne hissediyorsan onu hisset' dedim. Bana baktı ve gülümsedi. Bu, o geceki son konuşmamızdı. Sonra onu evine bıraktım."
Duyduklarımı sindirmeye çalıştım. Haklıydım. O da benim gibi tuhaf şeyler hissetmişti. Sadece ikimiz de kendimize itiraf edemiyorduk. İtiraftan önce anlamamız gereken başka bir şey vardı tabi ki. Bu, anlık bir şey miydi? Yani o an yüzünden mi böyle hissetmiştik? Yoksa başka bir şey mi?
"Peki ya sen Yeol? Sen ne hissettin?" Soo'nun sorusuyla afalladım. Beklemediğim bir soruydu. Cevabımın ne olduğunu ben de bilmiyordum.
"Şey.. Ben.. Ben bilmiyorum. Heyecanladım. Tuhaf hissettim. Şey.. Tuhaf işte. Sonra şey.. Sanırım bitmesini pek istemedim. Neden bilmiyorum. Bence anlık bir şeydi. Yani. Bilmiyorum. Olmaması gereken bir şeydi. Bundan dolayı tuhaf hissettik. Bence öyle."
"Buna beni mi inandırmaya çalışıyorsun yoksa kendini mi? Bence kendini çünkü ben inanmadım. Chanyeol. Sizi dün gece öyle görünce.. Anladım. Asıl, saf aşkın ne olduğunu anladım. Agresif bir cevap verip oradan kalktım çünkü kimse konuşabilecek durumda değildi. Olayı toparlamasam bütün gece herkes kafası eğik bir şekilde otururdu. Bu olaya kötü baktığım anlamına gelmiyor. Aksine mutlu oldum. Yani, eminim ki daha önceden bir şeyler hissediyordunuz. Sadece daha kendi kendinize itiraf edemeden böyle bir şey olması sizi etkiledi. Eğer ona karşı bir şeyler hissediyorsan ne olur kaçma ve bir an önce kendine itiraf et. Ben onunla da konuşacağım."
Kyungsoo'nun konuşması zihnimi tekrardan harekete geçirdi. Bunu bir an önce kendi içimde çözmeliydim. O haklıydı. Neler olduğunu kendime itiraf etmeliydim. İyi veya kötü. Soo'ya gülümsedim.
"Her şey için teşekkür ederim dostum. Aklımı topladıktan sonra sana yemek ısmarlayacağım." O da bana güldü. Kalktık ve onu evine bıraktım. Sonra kendi evime yürüdüm...
"Baekhyun. Tabağına dokunmadın. Bir sorun mu var? Sorun öğretmeninin verdiği ceza mı? İstersen okula gelip konuşabilirim."
"Sorun yok anne. Sadece yorgunum."
"Eminsin değil mi? Tamam, yorgunum diyorsan yorgunsun. Hadi bir-iki lokma ye de dinlen."
Çatalıma rastgele bir kaç şey aldım ve ağzıma tıktım. Tatlarını alamıyordum. Ot çiğniyor gibi hissediyordum. Ağzımdaki et de olabilirdi ama tadı öyle geliyordu. Bir kere daha bir şeyler attım ağzıma. Ardından tabağımı mutfağa bırakıp odama geçtim.
Kendimi yatağa attım ve düşündüm. Kyungsoo'nun dediklerini düşündüm. Ne hissetmiştim? Hadi Baekhyun. Kendine dürüst ol. Yoksa bunun içinden çıkamam.
Tamam! İlk başta heyecanlandım. Çok fazla. Hem de çok fazla. Ya sonra? Onu öpünce.. Kalbim çok hızlı çarptı. Çok. Ben.. Onu öpmeyi sevdim. Dudakları çok hoştu. Tatlı. Bitmesini istemedim. Şu an böyle hissettiğim için hem mutluydum hem kızgın. Yani, bunlar doğru muydu? "Ne hissetmem gerek diye sorma. Ne hissediyorsan onu hisset." diye zihnime fısıldadı Kyungsoo. Haklıydı.
Yataktan kalktım ve pencereyi açtım. Soğuk havanın yüzüme çarpmasıyle biraz kendime geldim. Tamam Baekhyun. İtiraf vakti. Şu an ona karşı ne hissediyorsun?
Onu özlüyorum. Bir gün konuşmamak bile onu özlememe yetmişti. Ya o beni özlemiş miydi? Belki. Peki Baekhyun, ondan hoşlanıyor musun? Kalbine doğruyu söyle.
Evet. Evet hoşlanıyorum. Evet ondan hoşlanıyorum. Onu.. Seviyorum. Evet onu seviyorum!
Kendi kendime gülmeye başladım. Hatta kahkaha attım. Kendimi hafiflemiş hissediyordum. Kalbim hafiflemişti. Mutluydum. Doğru olup olmaması umrumda değildi. Onu seviyordum.
Derin bir nefes aldım ve dışarıya bağırdım.
"ONU SEVİYORUM! BUSAN DİNLE BENİ! ONU SEVİYORUM! ONU ÇOK SEVİYORUM!"
Ara için özür dilerim. Yazma fırsatım olmadı. Umarım beğenirsiniz~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Little World
Fanfiction"Yıldızları görüyor musun Baekki?" "Evet Yeolli." "İşte sen onlardan daha parlaksın."