Üşümeye başladığım için daha fazla kalamayacaktım ama onu burada bırakmaya niyetimde yoktu. Hafifçe omzuna dokundum yüzüne düşen saçları geriye itip seslendim:
-Yakışıklı...
-Hıı...
-Hadi içeride uyu burası soğuk.
-Hayır iyiyim.
-Lütfen, üşüyorsun.
-Peki, dedi ve ayaklandı hafifçe battaniyeyi benimde omuzlarıma attı içeriye doğru yürüdük. İçeri girdiğimizde babamın yüzü düştü ama annem hemen olayı kontrol altına aldı.
-Nefes bizim kahveleri unuttun sanıyorum ama merak etme senin biricik annen herkese yaptı ve siz ikinize de, hadi gelin katılın bize.
Ben 'olur tabii' diye düşünürken Yakışıklı da "olur tabii" dedi. Gülümsedim kendi kendime bu sırada Çılga gelip belime sarıldı boyu zaten belime geliyordu kafasını okşadıktan sonra Yakışıklı onu kucağına alıp bir şeyler fısıldadı. Çılga'da gülümseyip eliyle sus işareti yaparak küçük bir kahkaha attı. Ne konuştular bilmiyorum ama uzaktan harika görünüyorlardı.
Annemin yanına oturdum Yakışıklı ise sandalye çekti. Bir dizine Çılga'yı oturttu hafif sallayarak onun gülmesini sağlıyordu ama konuşulanları dinliyordu.
Babamlar ise yıllarca ne yaptığımızı anlatıyordu. Onlarsa bu işi çok iyi hallettiğimizden bahsediyordu.
Lola, Çılga'ya seslenerek gölü görebileceğini söylüyordu. Çocuk sevinçle evden çıkarken annesi bağırdı:
-İnsanlara gördüklerinden bahsetme!
Onu gönderdiklerinde ciddi konular konuşulacak anlamıştım. İlk soru Meta'dan geldi.
-Ne zamandır onları takip ediyorsun?
-Mühürlendikten sonra 15 yıl kadar ettim son 3 yıldır izlerini kaybetmiştim.
-Nası iz sürdün?
-Aslında mühür çok yardımcı oluyordu. Hissettiklerini hissedebiliyor ve benden uzaklaştığında canım acıyordu. Ayrıca Nefes taşınacaklarını öğrendikten hemen sonraki okul gününde arkadaşlarıyla vedalaşıyordu ve hep bir parkın içindeki tünellerde gizli gizli ağlıyordu. Bunu ilk iki yılda fark ettim sonrasında işim kolaylaşmıştı.
Bunu annemler bile bilmiyordu her zaman taşınacağımızda "Aa ne güzel yeni arkadaşlarım olacak" diye seviniyormuş gibi yapıyordum. Haliyle Annemlerde bunu duyduğunda şaşkınlıkla bana döndüler.
Konuşmalarına devam ettiler.
-Peki Lucifer'dan yani Şeytan'dan nasıl kurtuldun?
-Onun isteği Nefes'ti ve o kaostan yararlanıp onu kaçırdıktan sonra ben de kaçtım. Kaçma konusunda tereddüdüm oldu yolda çünkü nefesten ayrı kalamazdım. Onu bırakamayacağımı anlayınca tehlikeye atmamak için Lucifer'la aramızdaki bağı kesmeliydim. Çünkü ben Nefes'in peşindeyken Lucifer'da benim peşimde olabilirdi. Bu da onların yakalanmasını sağlardı bu yüzden kaçmaktan vazgeçtim. Geri dönüp Lucifer'a ayrıldığımı açıklamalıydım. Döndüğümde ise ev darmadağın olmuştu. Lucifer'a yaklaşıp kolumdaki onun yaptığı izi keserek kanımı akıttım. Bu mundar olacağım anlamındaydı. Aşşağı dünyalılarda hiç kime kan akıtarak öldürülmezdi çünkü lanetlendiği anlamına gelirdi. Tanrı kanı akmış kimseyi kabul etmezdi. Bu yüzden bana tiksinerek baktı ve Neden? diye kükredi!
Bunları anlatırken çok donuktu ta ki Şeytan'ın taklidini yaparak "Neden?!" diye kükrerken hariç. O ana geri dönmüştü. Biz de nefes bile almadan onu dinliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES
Fantasi"Ah size bundan bahsetmedim daha değil mi? Sanırım deli olmamı düşünmeyin diye erken anlatmak istemedim. Sizlerde ruh haline göre renkleri görebiliyorum yani aşıksan avucunda kırmızı bir aura oluşur sinirliysen siyah olur. Huzurluysan pembe, yenilik...