Sabah olduğunda Amine'nin birden kulağında çığlıklar doldu. Yatağından sıçrayarak uyandı. Nefes nefese kalmış iken duraksadı ve gördüğü rüyayı hatırlamaya çalıştı. Aklına o görüntüler ve sesler geldikçe kendini çok kötü hissetmeye başladı. Sanki tüm bu olanları vicdanını sorgulatıyordu. Bu yüzden olayları rüyasında tekrar yaşamış gibi görmüştü. Egemen ve annesi için elinden geleni yapsa da onlar yine de zor durumdaydılar. Amine içinden "Bugün ilk işim Menekşe hanımla konuşup şikayetçi olması için ikna etmek. Yoksa vicdan azabı çekmeye devam edeceğim." diyerek kendi içinde hesaplaşırken kararını da vermişti. Bunu yapmalıydı.Esinle kahvaltı yaptıktan sonra birlikte okula gittiler. Derse girerken sınıfta olan öğrencilere göz gezdirdi Amine. Ne yazık ki Egemen yoktu. Dün de gelmemişti. Sınıfa yeniden bakıp Egemen'in evine yakın oturan Gökhan'a gözlerini çevirdi.
"Gökhan sen Egemen'in neden gelmediğini biliyor musun?" diye sordu Amine öğretmen. Gökhan bir süre idrak etmeye çalıştı ve aklına yeni gelmişcesine gözlerine hüzün çöktü.
"Evet öğretmenim bende size bugün söyleyecektim. Egemen başka okula gidecekmiş."
"Neden?" diye sorduğunda Gökhan dudaklarını büzdü. Bilmediğini her halinden anlasa da yeniden sordu Amine.
"Bilmiyorum ki öğretmenim." dedi Gökhan. Sınıfta oluşan koca bir sessizlikten sonra masaya dönüp yoklamayı başlattı Amine öğretmen. Ders işledikten sonra çocuklara ödevlerini verdi. Saate bakınca okul çıkışına dakikalar kalmıştı. Çocukları sıraya dizip aşağıya kadar getirdikten sonra hepsini velilerine teslim etti. Sonrasında Esinle karşılaştı.
"Sana ne oluyor Amine? Hadi benim kaçık olduğumu biliyorsun ve her şeyi kendime dert etmekte uzmanım ama sen günlerdir benimle konuşmuyorsun. Seni kıracak bir şey mi yaptım? "
"Hayır hayır Esin. Söz ne olduğunu anlatacağım ama sana verdiğim adrese gittikten sonra. Bak soru sormak yok. Tamam mı? " diye sordu Amine. Esin evet anlamında başını salladı. Adresi eline tutuşturdu.
"Tam on dakika içinde benden haber alamazsan polise haber vereceksin anlaştık mı? " diyerek sonlandırdı cümlesini Amine.
Esin duyduklarının normalden fazla anormal olduğunu fark edince gözlerini Amine'ye dikti. Fal taşı gibi açılmış gözlerinden sonra dudaklarından dökülen sadece bir "Ne?" olmuştu.
"Soru sormak yok demiştim." diyerek ikaz etti Amine.
"Nereye gidiyorsun? Başın dertte mi? Böyle bir şeyi sormama mı nasıl beklersin?" diyerek kızgınlığını belli etti Esin ama bunu fark etmeyecek kadar dalgındı Amine.
"Geç olmadan gitmem gerekiyor. Sonra konuşalım mı? " diyerek yanından ayrıldı Amine. Kararlı bir halde yürürken Esin'in ona arkasından seslenmesini duymamışcasına caddeye doğru hızlanmaya başladı. Gelen birkaç taksiden sonra boş olanı bulup bindi. Evleri buraya yakın olsa da hava karanlık olduğu için hiçbir yeri hatırlayamıyordu. Taksinin ani fren yapmasıyla kapı koluna tutundu Amine. Hızlanan kalp atışlarıyla birlikte dudaklarını kıbırdattı. Ne zaman başının dertte olduğunu hissetse bildiği en iyi duaları okurdu. Şimdi olduğu gibi. Amine o kadar dalgındı ki geldiğini fark etmemişti. Taksicinin ikazıyla ücreti ödedi ve sonra taksiden inip o binaya baktı. Buraya geldiği ilk gün aklına gelmişti. Temkinli olması gerektiğini bildiği için sabah yanına aldığı göz yaşartıcı spreyinin çantasında olduğuna emin olmak adına kontrol etti. Şimdi kesin olarak emindi. Rahatlamış bir halde dua ederek kapı ziline bastı. Açan kimse olmayınca apartman kapısından birinin geçmesini bekledi. Biraz sonra içeri giren biriyle yukarı çıktı ve titreyen elleriyle kapı ziline bastı. Beklemeye başladıktan sonra elini duvara koyup dengesinj kaybetmemeye çalıştı. Kapı hafifçe açılırken önündeki çengelden dolayı tamamen açılmadı.
"Hocam siz neden buraya geldiniz? Eğer Murat sizi tekrar görürse beni öldürür. Lütfen gidin." dedi Menekşe yalvarıp yakararak. Yüzündeki morluklar geçen sefer gördüğü halinden daha da kötüleşmiş olduğunu fark etti Amine.
"Ben buraya konuşmaya geldim. İsterseniz dışarıda konuşalım."
"Hayır kocam birazdan gelir. Lütfen gidin burdan." dedi kapıyı kapatmaya çalışarak. Amine var gücüyle kapıyı durdurmaya çalıştı aynı zamanda da konuşuyordu.
"Peki burdan dinleyin söyleyeceklerimi. Bakın siz bu zulme katlandığınız sürece o adam size daha kötü şeyler yapacak. Tamam kendinizi düşünmeyebilirsiniz ama Egemen'in suçu ne? Artık okula da gelmiyor. Babası onu okuldan mı aldı yoksa?"
"Hayır. Başka bir okula kayıt edeceğiz." dedi Menekşe gözlerini kaçırarak. Bu halinden her şey anlaşılsa da Amine'nin gözlerine bakınca yalan söylediğini anlayacak hissine kapılmış olacak ki konuyu değiştirmeye çalıştı Menekşe.
"Gidin artık burdan söyleyecekleriniz bittiyse. Hadi gidin artık." dedi Menekşe gözlerini devirerek. Yüzünü kaldırıp bir anlık Amine'ye bakınca kendini kötü hissetti. Sanki hepsi kendi hatasıymış gibi o gün polislere kanıtlayamamanın verdiği vicdan azabıyla dolan gözlerini umursamadan konuştu. Sesi titremeye başlasa da konuşmaya devam etti.
"Lütfen korkmadan itiraf edin. O adam size hiçbir şey yapamaz gerekirse ben yardımcı olurum. İfadenizi verirken tanıklık ederim. Onu hak ettiği yere yolladıktan sonra size bir iş buluruz. Hem sizin de oğlunuz Egemenle mutlu , huzurlu ve her an korkulacak bir şey olmadan bir hayat yaşamaya hakkınız yok mu?" dedi Amine son cümlesini kurarak. Sonrasında Menekşe'nin kapıyı kapatmasına engel olamadı. Merdivenlerden aşağı indikten sonra çalan telefonuna baktı. Arayan numara bir an için tanıdık gelse de kim olduğunu hatırlamadan telefona cevap verdi.
"Alo?" dedi Amine. Sessizlik hakimdi. Onu arayan kişinin sesini alamıyordu.
"Alo! Beni duyuyor musunuz? Kimsiniz? Alo!" dedi birkaç kere. Biraz sonra cevap geldi.
"Amine benim Ömer."
"Ömer mi? Ne oldu? Bir şey yok değil mi baban iyi?" dedi Amine sesi olduğundan fazla tedirgin çıkmıştı. O sıra apartmandan çıkmış sokağa bakıyordu.
"Şş sakin ol babam iyi. Demek onu bu kadar çok düşünüyorsun. Babamın seni hemen sevmesini şimdi daha iyi anlıyorum. Onu bir kere görmene rağmen çok düşüncelisin... Ben aslında başka bir şey için aramıştım."
"Ne için? " diye sordu Amine telaşlı bir şekilde.
"Yarın hafta sonu. Eğer bir işin yoksa seninle konuşmak istiyorum. "
"Ne? Ne konuda?" dedi Amine. Anlam veremediği bir heyecan yaptığı için bir yandan kendine kızıyordu.
"Babam için yani bizim bir haftadır konuştuğumuzu sanıyor. O yüzden birbirimiz hakkında bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü babam ameliyat öncesi seninle yeniden görüşmek istiyor."
"Peki. Nerede?" dedi Amine. Hiç düşünmeden kabul etmişti. Biraz önce yaşadığı duygu patlaması onu Ömer'e doğru çekiyordu.
"Yarın öğlen seni evinden alırım. Dün seni eve bırakmıştım zaten."
"Hatırlar mısın ki? Hava karanlıktı da."
"Bu konuda inatlaşma bence. Görsel hafızam çok iyi."
"Egoluyuz diyorsun." dedi Amine.
"Hayır onu demek istemedim. Eminim senin de yeteneklerin vardır."
"Muhakkak vardır ama yeteneklerle övünmediğim için şuan aklımda yok Neyse yarın geldiğinde görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu kapatınca yüzündeki acı ifade bir an için mutluluğa bürünmüş halde ona gülücükler açtırırken aniden kaşlarını çattı Amine. Surat ifadesini düzeltip caddeye doğru yürüdü. Aklına Esin geldi. Telefonunu çıkarıp iyi olduğuna dair mesaj attı. Ama eve geldiğinde Esin tarafından ciddi bir hesaba çekileceğimi biliyordu. Apartmandan girdikten sonra yukarı çıkıp kapının anahtarını yerleştirdiğinde kapı açıldı. Esin yüzündeki sert ifadeyle ona bakarken elindeki telefona bakışlarını çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİNE
SpiritualNeredeyse herkesin tanıdığı ünlü futbolcu Ömer Kaya. Hayatını çocuklara adayan genç öğretmen Amine Yıldız. Farklı hayatlar ve tek bir hayal. && Bu kitap Kasım 2016 tarihinde yazılmaya başlandı. Eserin başka bir kopyası olursa hukuki işlem başlatıla...