31- Şükür etmek

1.6K 96 3
                                    

Yeşim'in son sözleri Ömer'in öfkelenmesine sebep olmuştu. Telefonu kapatıp karşıya odaklandı Kahvehaneden çıkmış yolda yürüyen Sami eniştesine nefretle baktı.

Ömer bir hızlı adımlarla ona doğru yürürken duydukları kulağında çınlıyordu. Kendi öz yeğeninden duymuştu bunları.

"Babam oraya gittiği için mi seni dövüyor anne? Önceden de vurmuştu sana."

Sami arkasına baktığında Ömer ile karşılaştı. Şaşkın bakışları arasında bir konuşma bile geçmemişken yumruğu gözüne yedi. Aldığı darbeyle yere düşmek üzereydi ki Ömer yakasından tutup duvara doğru sürükledi. Hiçbir şey demeden tekrar yumrukladı. Onu tanıyan biri olsa bu yaptığına çok şaşırırdı. Ömer öfkeden gözü dönmüş bir halde yumruklamaya devam ederken Sami ondan kurtulmaya çalıştı. Ne yazık ki Ömer'in iri görünen cüssesi Sami'nin yanında çok büyük görünüyordu. Ufak tefek, sert bakışlı, yüzü minyon ve güçsüz biriydi Sami. Onun gücü sadece karısına yetecek kadar karaktersiz biriydi. Cesareti olmayan korkağın tekiydi. Dünyada paradan kıymetli bir şey yoktu onun gözünde ve bu yüzden bırakamadığı kumar illeti.

"Ne yapıyorsun manyak?" diye bağırdı Sami. Bunu söyledikten sonra Ömer'in bu bitmek bilmeyen bakışları ile kafasında soru işaretleri oluştu. Karısını dövdüğünden haberi olma ihtimalini getirdi gözünün önüne. Anca bu kadar sinirlenebilirdi Ömer. Çünkü biraz önce sakin bir şekilde konuşmuşlardı ya da öfkesini içine atıp beklemeyi tercih etmişti.

"Bence bu soruyu sana sormak lazım. Söyle hangi elinle ablama vurdun haa! Bir de bunlar yetmezmiş gibi eve hiç yiyecek getirmemişsin ama bundan sonra ne olacağını kendi gözlerinle göreceksin. Ne ablam ne de Fırat senin yanında kalacak."

Sami dünyası başına yıkılmış gibiydi. Halbuki onun için en büyük yıkım ona kalabilecek olan mirastan mahrum bırakılmasıydı. Sanki biraz önce dayak yiyen kendisi değilmiş gibi yüzsüz bir şekilde Ömer'in kollarına yapıştı ve yalvaran bakışlar sergiledi.

"Çok pişmanım. Lütfen kimseye bundan bahsetme eğer bana biraz zaman verirsen aileme bakarım. Her şey bir anlık öfkeyle oldu."

"Bir kere değil daha önce de yapmıştın bunu. Hata bir kere olur iki defa değil. Senin bu yaptığını kimse affetmeyecek. Şimdi çekil önümden!"

Ömer hızlı bir şekilde arabaya binmek üzereyken Sami ısrarla kolundan çekti.

"Ben o zaman alkol almıştım. O hatayı aklım başımda değilken yaptım. Sen de bunu iyi bilirsin."

"Evet maalesef ki bende bir zamanlar alkol almıştım ve şimdi de tövbe ettim. Artık ismini bile anmayacak kadar uzağım. Seninde bu illetten kurtulacağını pek sanmıyorum. Sana bir şans verdim ve sana gizli gizli yardım ettim ama bu kez aynısı olmayacak. Şimdilik bu konuyu babam bilmeyecek ve o zamana kadar sen de aklını başına al. Ablamla da konuşacağım. Eminim bundan sonra seninle evli kalmak gibi bir isteği yoktur." dedi Ömer kendinden emin bir şekilde. Arabaya binip hızla markete gitti ve buzdolabını sonuna kadar doldurdu. Ardından ablasının yanına gitti. Kapıyı açan olmayınca Ömer pes edip konuştu.

"Abla her şeyi biliyorum. Neden açmadığını da."

Yeşim bir süre bu sözleri kafasında toparlamaya çalıştı. Yüzünde oluşan bir sürü ifade vardı. En çok şaşkınlık ve acı. Kapıyı açar açmaz kardeşine sarıldı. Bu acıyı birbirlerine sarılarak gidermeye çalıştılar.

"Abla üzülme ben yanınızdayım." diyerek ablasının kollarından ayrıldı Ömer. Yeşim hiçbir şey diyememişti sadece gözleriyle bunu belirtmişti. Kardeşinin varlığı ona hep güven verirdi.

AMİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin