Hislerinde yanılmadığını gören Amine'nin bütün bedenini yavaş yavaş endişe yer etmeye başlamıştı. Her şeyin çok çabuk bu hale girmesi de hayli şaşırtmıştı.
Amine ve Ömer bu durumu hâlâ idrak edememiştiler. Bu yüzden ikisi de sus pus olmuştu. Masada sessizlik hüküm sürerken ilk konuşan Yasemin hanım oldu.
"Babacığım bu erken değil mi? Onlar da birbirlerini daha yeni tanıyorlar."
"Ee ne olmuş? Ben karımı bir kere gördüm sonra evlendim. Bunun erken olmasıyla bir ilgisi yok hepsi kısmet. " dedi Salih bey.
"Ama babacığım devir değişti." diyerek araya girdi Cemal.
"Size ne oluyor? Ben Amine'yle Ömerden bir cevap bekliyorum. İki genç daha ne kadar birbirlerini tanıyacaklar? Ben dünya gözüyle evlendiğinizi de görmek istiyorum. Ne diyorsunuz?"
Amine bu sözler üzerine başını eğmişti. Utançtan yanakları kızarmaya başlamış, bütün bedenine stres yayılmıştı. Kendini bu hale sokan duruma hâlâ anlam veremiyordu. Belki de kabullenmek istemiyordu Ömer'e karşı hislerinin olduğunu.
"Baba burada herkesin içinde-" diyerek duraksadı Ömer.
"Yabancı kimse yok hem ben sizi görünce bunu daha iyi anladım."
"Neyi baba?" diye sordu Ömer.
"Birbiriniz için her şeyi yapabilecek kadar cesur olduğunuzu. Göze aldığınız şeyin farkındayım ama bunu yapmak için fedakarlık gerekir ve siz benim için bunu yaparken unuttuğunuz bir şey var. Bu ellerin aslında çoktan birleştiğini fark edememişsiniz. Siz daha dünyaya gelmeden kaderiniz çizilmiş. Bu aranızda oluşan bağ şimdiden kuvvetli olmaya başlamış bile." dedi Salih bey. Onun böylesine konuşması Esin'i etkilemişti. Hiç sormaması gereken yerde bir soru sordu.
"Amcacığım gerçekten çok güzel konuştunuz. Bu arada mesleğiniz neydi?"
"Emekli Edebiyat öğretmeniyim."
"Öyle mi? Ben de sizin meslektaşınızım." dedi Esin gülümseyerek. Edebiyat hakkında konuşmaya daldıkları sırada Amine ayağa kalktı.
"Müsadenizle hemen geliyorum." diyerek masadan ayrıldı. Salondan çıkarken koridorda tur atmaya başlamıştı bile. Bu oyunun bu kadar çabuk ciddileşeceğinin yeni yeni farkına varmıştı. Yanına gelen Ömer'in de ondan bir farkı yoktu. Babasından böyle bir hamle beklemiyordu. Yüzündeki çizgiler derinleşirken Amine sert bir şekilde ona doğru yöneldi.
"Şimdiki yalanınız ne acaba Ömer bey?" diye sordu Amine. Sinirinden tırnaklarını koparma noktasına gelmişti.
"Sen tırnaklarını mı yiyorsun?" diye sordu Ömer. Amine bir an için afallamıştı.
"Ya ben size ne diyorum sizin bana sorduğunuz soruya bakın. Hem öyle sinirlendiğimde bazen yaparım. Alışkanlık olmuş."
"Bu çok zararlı biliyorsun değil mi? Eğer midende birikirse bu hiç iyi olmaz. Konumuza gelecek olursak bunu ben de beklemiyordum." dedi Ömer.
"Ne? Ama sen bugün bana demiştin ki baban bizi evlendirmek istiyor."
Ömer söylediği yalanının ortaya çıkmak üzere olduğunu fark etti.
"Yok öyle değil yani herkesin içinde söyleyeceğini bilmiyordum. Ben babamla tekrar konuşurum."
"Babanın ameliyatı ne zaman olacak peki?"
"Bu perşembe. Yani 2 günümüz var. Ben babamı idare ederim sen içeri girdiğimizde her şeyi bana bırak."
"Peki ama aklıma takıldı. Baban benim için yaptığınız fedakarlık derken neyi kastetti?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİNE
SpiritualNeredeyse herkesin tanıdığı ünlü futbolcu Ömer Kaya. Hayatını çocuklara adayan genç öğretmen Amine Yıldız. Farklı hayatlar ve tek bir hayal. && Bu kitap Kasım 2016 tarihinde yazılmaya başlandı. Eserin başka bir kopyası olursa hukuki işlem başlatıla...