19- Mutluluk Veren Acı

2.1K 126 4
                                    

Tekrar onu aramaya çalışırken ayak sesleri duydu. Kafasını kaldırıp baktığında doktoru gördü. Bir merak sardı içini. Oğlunun durumu hakkında bilgi almak istiyordu.

"Oğlunuz yaşıyor ama tomografi çekmemiz şart. Emin olmak adına." dedi doktor hanım.

Menekşe hiçbir şey anlamamıştı. Ne olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu. Bedenini ele geçiren korku ve endişe artarken kafasındaki soru işaretlerini bir bir doktora dökmeye başladı.

"Oğlumun nesi var? Neyden emin olmak istiyorsunuz? N'olur bir şey söyleyin! "

"Bir şey söylemek için daha erken."

"Ne demek istiyorsunuz?" diye sordu Menekşe. Sesindeki şiddet artarken üzgün bir halde bu soruya düzgün bir yanıt aradı doktor. Ne dese hiç iyi olmayacaktı. Karşısındaki kadını belki de kesin olmayan bir şey için paramparça edip boş yere üzecekti. Bu sebeple sorusunu cevaplamadı. 

"Lütfen bekleyin ve dua edin. Allah'tan ümit kesilmez." diyerek yanından ayrıldı.

Menekşe üzerine aldığı bu yükten yorulmuş gibiydi. Her şeye göğüs germeye çalışmak onu fazlasıyla yıpratmıştı. Sabır taşı kırıldığı halde yine oğlu için dayanmıştı ama şimdi oğlunu kaybetmekle karşı karşıyaydı. Bunun olmaması için dua etmeye başladı. Yüzünde beliren öfke artarken Murat'ın umursamaz halini hatırladı. Sonra Egemen'in kan donduran hali gözünün önüne geldiğinde göz yaşlarını tutamadı. Hıçkırıkları artarken birinin sesini duydu. Yüzünde kısa süreli bir tebessüm oldu. Kafasını kaldırıp baktığında erkek kardeşi İbrahim'in olduğundan emin oldu. Ailesinde bir tek o Menekşe'yi düşünüyordu. Ablasının yanına alabilmek için elinden geleni yapmak istese de okulunu bitiremediği için bir şey yapamıyordu. Evin tek oğlu olduğu için kıymet veriliyordu ama konu ablasına gelince durum değişiyordu.

"Abla iyi misin? Egemen nasıl?" diye sordu İbrahim. Gözleri dolmuştu. Ablasının ona sarılmasıyla daha çok meraklandı.

"Abla! Bir şey de lütfen!" dedi İbrahim.

Menekşe kardeşine uzun süre baktı. Onu ailesinden daha çok sevmesinin tek sebebi onu merak ediyordu, onun için endişeleniyordu ve her zaman onu soran tek kişiydi. Hayatında görüp görebileceği en efendi, dürüst, saygılı biriydi. Babasından, kayın pederinden ve kocasından farklıydı. Onlar gibi değildi. Anlayış abidesi bir kardeşe sahipti Menekşe. Hâlâ ablasının ufak erkek kardeşi gibiydi. Küçüklüğündeki masumluğu yüzünden eksilmemişti.

"Hayati tehlikesi yokmuş ama bir şeyden şüpheleniyorlar."

"Abla ben doktorla konuşacağım biliyorsun seneye bende doktor çıkacağım. Bir de Egemen'in bu hale getiren o adamı-"

"İbrahim sakın bulaşma ona. Ben sana kaç kez dedim o pisliğe bulaşma sonra senin hayatın kayar diye. Ben halledeceğim her şeyi. Onunla anladığı dilden konuşacağım ." diyerek düşünceli bir yüz ifadesi takındı Menekşe. Öfkesi hâlâ burnundaydı. Tek bir saniye bile içindeki ateş sönmüyordu. Bunca zaman oğlu için dayanırken ona bir şey olursa kafasına koyduğu bir şeyi yapmaya niyetlendi.

"Ne yapacaksın abla?" diye sordu İbrahim. Ablasının hali ve tavrını çözememişti. Ne yapmak istediğini merak ediyordu.

"Sen bunları düşünme." diyerek konuyu kapatmaya çalıştı Menekşe.

**

Sonbaharda dökülen yapraklar gibiydi Ömer. Gidenlerin ardından kaç kere böyle olacaktı diye düşünmeye başladı. İçinde kopan fırtınaların arasında yorulmuştu. Bir an boğulacak gibi hissetti. Çünkü babasını kaybettiğini düşünmüştü ve hemen arkasından ona yetişen Amine'ye baktı. Doktorların saatlerdir çıkmadığı ameliyathaneye bu kez gözlerini çevirdi Ömer. Herkes oradaydı. Hepsinin yüzünde bir korku vardı. En çokta Ömer etkilenmişti. Abisinin sözlerini tekrar hatırladı.

AMİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin