34 - Yabancı Numara

1.4K 79 0
                                    

"Hayır olmayacak öyle bir şey. Eğer ona bir şey olursa da suçlu sen değilsin tek suçlu benim." dedi Amine donuk bir halde ve gecenin o sükunetinde içeriden bir silah sesi duyuldu.

***

Yeşim içinde bitiremediği bir kuruntu ile salonu turlamaya devam ediyordu. Ömer'i her arayışında meşgulde olması onu korkutuyordu. Onu aramaktan vazgeçip bu kez Amine'yi aradı ve onunda telefona cevap vermemesi daha da korkmasına neden oldu. Daha yeni yatsı namazını kılmıştı bu yüzden abdesti hazır varken Kuran-ı kerîm'i eline aldı ve Yasin süresini okumaya başladı.

Ömer duyduğu sesle birden ayağa kalktı ve peşinden Amine de kalktı. İkiside depoya gözlerini dikmiş halde bakarken içeri polisler dalmıştı bile. Ama deponun içerisinde yoktular. Sadece bir sandalye ve ip vardı. Ömer içeride onları göremedi ve Amineye baktı.

Polisler buradan fazla uzaklaşmadıklarını düşünerek ekiplere haber verdi. Depodan ayrılıp yola çıktılar.

Ömerle Amine de polislerin gittikleri taraftan gittiler. Bugün her şey bitmeliydi. Ne olursa olsun Fırat'ı sağ salim kurtarmaya and içti Ömer. Bütün dikkatini yola verirken arabanın hızını arttırdı. Amine ise bu beladan kurtulmak için yürekten isteyerek her duayı söyledi. Elini kalbine götürerek pencereden dışarı baktı. Yağmur sesini duydu birden. Göklerden gelen o mucizevi olaya şahitken yine dua etti. Çünkü duanın kabul olma zamanlarından biriydi şuan.

Arabadaki sessizliği bozan telefon sesiydi. Arayan kişi Samiydi. Ömer eline telefonu alıp aramaya cevap verdi.

"Ne var?"

"Asıl sen söyle neler oluyor?" diye sordu Sami hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi.

"Sen oğlunu böyle bir pisliğe bulaştıracak kadar alçağın tekisin!"

"Ömer hiçbir şey bilmiyorsun. Ben bilerek oğlumu onlara verecek kadar alçak değilim. Kumar borcum yüzünden kaçırdılar. Beni aradıklarında o parayı bulamayacağımı biliyordular. Bu yüzden seni aradılar."

Ömer hiçbir şey demeden telefonu kapatarak öfkeyle fırlattı. Elini saçlarının arasına geçirdikten sonra direksiyona vurmaya başladı. Kendini tutamayıp sinir krizleri geçirirken Amine sevdiği adamın bu halini gördükçe bütün hissettiği korkuları içine gömercesine ona sakince baktı ve ellerinden tuttu.

"Bunu yaparak kendini yıpratıyorsun lütfen bunu yapma. Seni gördükçe ben-" dedi Amine. Sesi öylesine titremişti ki ne kadar acı çektiğini belli oluyordu. Gözlerinden akan yaşı göstermemek için başını eğdi ve omuzunu Ömer'e yasladı. İkiside birbirinden güç alıyordu. O sırada tekrar telefonu çaldı. Yine o adamlar arıyordu. Ömer arabayı durdurdu ve telefona cevap verdi.

"Efendim."

"Eğer bir kez daha aptallık etmek istemiyorsan parayı dediğimiz yere getir."

"Fırat'ın sesini duymak istiyorum." dedi Ömer. Telefondaki adam Fırat'ın yanına gitti.

Ömer telefonun hoparlörünü açtı ve birden Fırat'ın sesini duydular.

"Fırat iyi misin? Sana bir şey yapmadılar değil mi?"

"Hayır dayı ben iyiyim. Sadece sizi özledim."

"Bizde seni özledik. Sakın endişelenme birazdan yanında olacağız."

Ve birden Aykut telefonu eline aldı. 2 km ilerideki bir otobüs durağına gelmesini söyledi. Ömer heyecanla arabayı çalıştıracakken Amine onu durdurdu.

"Polise haber vermeyecek misin?"

"Olmaz sende duydun her şeyi. Eğer onlara tekrar söylersem bu kez Fırat'a gerçekten zarar verebilirler."

AMİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin