29- Barışma

1.6K 99 2
                                    

Uzun bir sessizlikten sonra Ömer gözlerini Amine'ye çevirdi. Derin bir iç çekerek onun kulağına doğru yaklaştı. Amine hareketsiz bir şekilde olduğu yerde duruyordu. Kaşlarını anlamsız bir şekilde kaldırıp indirdi.

"Ne yapıyorsun?" diye sormayı ihmal etmedi Amine.

"Bana tek bir şey söyle. Bana karşı duyguların ne?" diye sordu Ömer.

Amine bu soruya karşın yutkundu. Ne cevap vereceğini düşünmeden ona bu kadar yakın olan Ömer'i iterek bağırdı.

"Hiçbir şey hissetmiyorum. Hatta senden nefret ediyorum."

Amine başka bir şey söylemeden odaya girdi ve gözyaşlarına boğuldu.  Ömer ise oturma odasında durmuş etrafta dönmeye başladı. Aklında ise bu oyuna getirilmenin verdiği şaşkınlıktan çok Amine'nin ona söylediklerini düşünüyordu.  Amine'yi kaybetme korkusuyla karşı karşıya kaldığında bir kez daha anladı. Onsuz nefes almak çok zorken onu kaybetmek daha acıydı. Duydukları adeta kulağında çınlıyordu. Kalbi hızlı hızlı çarparken odadan çıktı ve Amine'nin kapısında durdu. Elini birden kapı koluna koydu ve duraksadı.

"Amine konuşmamız lazım. Müsait misin?" diye sordu Ömer.

Ses gelmedi. Bir kez daha tekrarladı bu soruyu ve yine ses gelmedi.

"Bak kapıyı açıyorum ona göre." dedi Ömer ve kapıyı açmayı denedi ama sonuç yetersiz kaldı. Kapı kilitlenmişti bir kere. Ömer sakin olmaya çalıştı ve kapıya doğru yaslanıp çömeldi. Bu bitmiş bir hikayenin arta kalanıydı. Aşktan çok gurura, inada bağlamanın ve en çokta yalanın salgıladığı zehirle oluşmuş bir halin sonucuydu. Belki de uyumun içinde uyumsuzluğun göstergesiydi.

Amine de kapıya doğru yaslandı ve gücü tükenmiş halde aşağıya çömeldi. Sırtını duvara dayadı. Ellerini ise kapı koluna doğru uzatmıştı. Gözlerinden akan istemsizce yaş arasında kendini tutuyordu. Onun boynuna atlamamak için dayanıyordu. Tek sığındığı Allah'a dua etmekten başka çaresi yokmuş gibi hissediyordu. Çünkü affetmek hiçbir şeye yetmiyordu. Birbirlerinden farklı bir hayat yapıları mevcuttu. Ömer'i Ömer Kaya yapan bir hayatı, başarılı bir futbol kariyeri vardı. Amine o hayata ne kadar çok uyum sağlayabilirdi ki? Kafasından çıkaramadığı bir sürü engel vardı. Sonra Ömer'in yengesinden duyduğu sözler aklına geldi.

"Aranızda zaten bir uçurum var. Ömer'in özgür ruhunu ve hayatını kaldırabileceğini pek sanmıyorum."

"Senin gibi düzgün birini hak etmeyecek kadar serseri bir çocuk."

"Zaten öğrendin gerçekleri onun için her şey bir oyundu. İşte Ömer'e göre bu kadar basitti."

Amine bunları hatırladıkça nefes alamadı. Ömer'i çok iyi tanıyordu bu yüzden tüm bu söylenenlerin hepsine inanmadı. Bunları birinden duymak onu etkilemişti ama bildiği bir şey daha vardı. Bu oyun bu kadar basit değildi. Kimse babası uğruna oyun oynamazdı. Şimdi bunları daha iyi fark edebiliyordu. Bu yüzden o kadının dediklerine inanmamıştı ta ki Ömer'in bu gerçeği inkar etmemesine kadar. O an yıkılmıştı aslında. Yüreği daha önce hiç bu kadar derinden yara almamıştı. Başını yere eğdi ve hıçkırıklarına teslim olmamak için ağzını kapadı.

"Tamam konuşmayalım Amine. Sen bir şey deme ama bu kez anlattıklarımı dinledikten sonra da buna devam edersen eğer bir daha karşına çıkmayacağım. Beni bir daha görmeyeceksin ve her şey istediğin gibi olacak. Boşanma-" dedi ve duraksadı Ömer. Cümlesi yarım kalmıştı. Devamını dile getirmek bu kadar zorken bunu bizzat yaşamak Ömer'i kim bilir ne kadar kahrederdi. Konuşmayı devam etmek istedi bir an ama kelimeler boğazında düğüm düğüm oldu ve yutkundu. Yıkılmış bir enkazda kalmış gibiydi.

AMİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin