♤Ne günahlar işlemiştik, ne kötülükler yapmıştık göz göre göre.
Hiç vicdan azabı duymadan, pişmanlığı tatmadan yaşamıştık bunca sene. Karanlık korkutmuyordu artık ruhumuzu. Çünkü biz onunla bir olmayı öğrenmiştik acı çeke çeke.
Kimse sorgulayamazdı neden zarar verdiğimizi.
Zarar gördükçe zarar vermeyi öğreniyordunuz. Siz isteseniz de, istemeseniz de hayatta kalmak için buna ihtiyacınız vardı.
Bende bu dünyada yalnızca kendi adaletinin peşinden koşmuş bir günahkârdım.
♤
Kalçamın yalnızca birkaç santim altında biterek açık tenimi kusursuzca sarmalayan saten kumaşın üzerinde gezdirdim parmaklarımı. Kendime böyle bir şeyi asla yakıştırmazdım ama bu halimle somut bir şekilde karşılaştığımda düşüncelerim tamamıyla değişmişti. Doğru düzgün bir elbisem bile olmamıştı bu zamana kadar. Açıkçası ilk kez bu denli iddialı bir kıyafet giymiştim. Cadılar bayramı kostümüm hariç tutulursa.
Saçımda gezinen ellere dolanan tellerimle canım yandığında yüzümü buruşturdum. Tam ağzımı açıp bir küfür savuracakken hizmetçi kız bana doğru dönüp korkuyla dolu bir özür diledi. Onu pek önemsemedim.
Eskiden kalçama kadar ulaşan gür saçlarım artık omuzlarımdaydı. Az kalsın gece karası rengini kaybedecekti ancak hizmetçi kadını bir şekilde ikna edip bu durumu engelleyebilmiştim.
Ama eğer bunu yapmazsa, kellesi gidecekti.
İkimiz de biliyorduk. Bu yüzden güzel bir çözüm önerisi sunmuştum ve şu an kafama sapsarı tonda bir peruk geçirmekle uğraşıyordu. Bu görüntüme karşı yüzümü buruşturmadan edemedim. İlginç bir şekilde, sarı yakışmıştı. Ama içten içe yakışmasını istemiyordum. Özüm siyahtı."Yeterli bu kadar." Dedim işini bitirdiğini düşünerek. Ancak benim lafımı dinlemek yerine eline aldığı makyaj paletiyle karşımda dikildi.
"Sakın." Diye uyardım onu. Makyajdan tüm benliğimle nefret ediyordum.
Fırçayı rastgele bir fara bandırtıktan sonra parmakları arasına kıstırdığı fırçanın sapına vurdu birkaç kere. Toz halinde etrafa dökülen boyaya çatık kaşlarımla baktım.
Ne için hazırlandığım meçhuldü.
Son günüm olduğunu söylemişti ve anlaşılan onun kuklası olmaya hazırlanıyordum."Sana sakın dedim."
Elimin tersiyle palete bir darbe savurduğumda gürültü çıkararak yere düştü. Bu hareketim kızı korkutmuş olmalıydı ki yerinden sıçradı ve suç işlemiş gibi kafasını önüne eğdi.
"Lütfen izin verin. Yapmazsam, beni cezalandırır."
Ona kısa bir bakış attıktan sonra gülerek kafamı başka bir yöne çevirdim.
"Eğer yaparsan da ben cezalandırım. Ne yapmalı?"
Kalkıp gitmeyi düşünürken o ağlamaya başladığında birden içimde bir huzursuzluk oluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKIM //ATHENA//
AcciónRoman Atkins. Kırmızı gözlü adam. Kanımda dolaşan şeytan. Ruhumu çalmak isteyen bir cellât. Sıkıyorsa, yapmalı. Duvarlarımı yıkmalı. Üzerime saldırmalı ve ruhumu benden almalı. ♤ Kırmızı irisleri alev alevdi. Öyle yoğun bir öfke taşıyordu ki, bu ka...