~6.Bölüm~

25 4 1
                                    

Bugün güne çok huzurlu bir şekilde başladım . Her zamankinden daha enerjik daha hayat dolu. Okula gitmek için hazırlanırken dolabımın kapağını açtım . Ne giyeceğime bakmak için dolapla uzunca bakıştım. Gözüm bir an etek bölümüne kaydı ve birden elektrik çarpmışa döndüm. Titreşime girdim . Artık uzunca bir müddet etek giymek istemiyorum . Aslında şuan o kıza acıyorum . Belki bir nebze pişman olmuş olabilirim ama onun o davranışlarının karşısında benim ki hiç . Hızlıca üzerime bir şeyler geçirdim. Kahvaltıya indim . Bu arada size Zeynebin diyetisyenlik okuduğunu söylemeyi unutmuşum . Evde sıkı bir yemek düzeni var.Kahvaltımı yapıp okulun yolunu tuttum. Yolda giderken bir simitçi gördüm. Ben her zaman açım! Yasasına uydum . Her zaman da uyardım . Sıcak sıcak kokan simit kokusu iştahımı artırmıştı. Simitçiden ben ve Ayça için iki tane simit isterken . Simitçinin yanındaki kediyi sevmeye başladım. Bayağı sevmeye dalmışken simitçinin paketi uzatmasıyla kendime geldim. Okula gittiğimde sineklerin tanrıçası ortalıkta gözükmüyordu. Ayça kendisi ve benim için iki bardak çay getirdi.Simiti ısırdığımda ağzıma bir kağıt parçası geldi . Kağıda baktığımda üzerinde ' her şeyin bir bedeli vardır ' yazıyordu. O yazıyı görünce parmaklarım sıcacık çayın arasında buz tutmuştu. Ayça'nın da simitinde buna benzer bir şeyin olmasından korktuğum için Ayçayı oyalamak amacıyla ondan çikolata almasını rica ettim . İyi kız olan Ayça bu isteğimi seve seve kabul etti. Bende hemen Ayça'nın simidine bakmaya başladım . Onunkinde ise 'Leyla Güneş' annemin adı yazıyordu .Gözümden bir yaş düşmesine sebep oldu. Hiç kimseye bir şey çaktırmadan lavoboya çıktım . Tam kızlar tuvaletine girecekken kızın biri "Bu kattaki kızlar tuvaletini sel basmış. Sakın bana duyuruyu duymadığını söyleme. Üst katlara çık " dedi. Bende teşekkür edip yukarıya çıktım .Hala olanlara bir anlam veremiyorum.'her şeyin bir bedeli vardır' nedir ya  gk Haluk musun sen ? Göz yaşlarıma engel olamamaktan korktuğum için hızlı adımlara üst kata çıktım . Şaşırdığım tek şey ise alt kattaki kızların buraya akım etmemesiydi. İçerde tek bir kişi bile yoktu. Yüzümdeki eyeliner ve rimeli unutarak suratımı yıkadım . Tam kafamı kaldıracakken çift çığlık attım . Suratım panda lakabıma tam oturmuş bir vaziyetteydi. Bir diğeri ise ayıcığım dediğim canlı tuvaletten çıkmış arkamda durmuş bana bakıyordu. " Ne işin var burda terbiyesiz geri zekalı??!!" "Pek terbiyeli arkadaşım burası erkekler tuvaleti . Okuman yazmanın olacağı kadar zeka seviyenin olduğunu düşünüyorum " suratım kızarmıştı. "N'apayım buranın tasarımını yapan kişide bütün suç . Buranın tam altında kızlar tuvaleti var . Bütün suç onda"diyerek pelinsu çizgimden aşmayarak ona yanıt verdim. Ve daha fazla rezil olmadan -çünkü bugün yeterince olmuştum- sınıfıma indim . Huysuz bakışlarla Ayça bana bakıyordu. " Nerdesin kızım sen ? Seni arıyorum " "Şeyy erkekler tuvaletindeydim de . " dedim sevimli bir şekilde . Ayça 'Ne ?!' dedi kahkaha atarken. Bende yarı utanmış bir şekilde ona eşlik ettim. " Şey..Ayça yukarıda biri daha vardı . Kim olduğunu merak ediyorum . Dün kafeteryadada vardı. Sigara içiyordu . Hani şu kumral yaklaşık 1.85 boylarındaki olan "Ayy o mu adı Buğra babası avukat bütün kızların ilgi odağı ama o tuhaf bir şekilde onlara pas vermiyor .Egodan falan değil . Bizden bir yaş büyük .Bende diğer öğrencilerden duydum ." Babasının avukat olması hoşuma gitmişti . " Vav demek ki babası avukat . Baba mesleğini yapacak olması çok güzel. " Benim babam evde dururdu . Ev işlerini yapar kardeşime bakardı . İçimden asla baba mesleği yapma gibi bir beklenti yoktu . Benim annem araştırıcı gazeteciydi . Bizim ev diğer evlerden biraz farklıydı ." Bütün kızların ilgi odağı olup onlara pas vermemesi gerçekten tuhaf ." dedim ."Aramızda kalsın duyduğum kadarıyla Buğra'nın babası annesini aldatmış . Annesi zaten isteyerek evlenmemiş. Dedesinin zoruyla evlenmiş. Şimdi gideceği yeri olmadığı için mecbur hiç bir şeye ses çıkarmıyormuş .Belki Buğra bu yüzden kimseye umut vermiyordur ." dedi .Gerçekten çok fazla üzülmüştüm . Çünkü buna benzer bir şey annem de yaşamıştı . Babam annemi aldatmasada belki de annem babamı hiç sevmemişti . Bunu bilmem beni daha da çok üzüyordu. Biz sohbet ederken o sırada içeri en sevdiğim daha doğrusu tek sevdiğim olan rehber öğretmeni gelmişti . " Merhaba arkadaşlar . Bugün sizlere suç adına olan bütün konulardan bahsedeceğim." diyerek konuya girmişti . Ben direk söz isteyerek " Hocam acaba adam kaçırmanın bedeli nedir? " diyerek konuya girmiştim . "Adam kaçırma tabiki de bir şuçtur. Ancak neden o kişinin kaçırıldığına bağlı. Mutlaka bir sebebi olmalı . Eğer yoksa şikayet eden kişinin hakkını aramasına da bağlı . Müebbet hapis cezasına bile çarptırılabilir. " dedi . Teşekkür ederek dersi dinlemeye devam ettim . " Arkadaşlar size şundan söz etmeliyim ki savunduğunuz kişinin haklı olduğunu kesin kabul ederek savunun . Para için asla haksız kişiyi savunmayın . Vicdan azabı çekersiniz ve belki dönüşümü olmayan bir yoldur. Adaletli olmaya her zaman özen gösterin . Sürekli empati kurun." diyerek derse devam etmişti ki ders bitmişti. Eve dönüş zamanıydı . Ama ben çalıştığım için çiçekçiye gittim.Orada Umut ve babası Altay amca vardı . Altay amca gerçekten çok iyi bir insandır . İçeriye girdiğimde Umut çiçeklerin resmini yapıyordu . Resim yapmaya bayılıyordu. Akşama kadar çalışmıştım . Gerçekten çok fazla yorulmuştum . Çantamı toplayıp tam çıkacakken Umut yanıma geldi . Ben çalışırken benim resmimi çizmişti . Elindeki portreyi bana uzatarak " Senin kadar güzel olmadı ama bende bir şeyler karaladım. Kabul edersen çok sevinirim ." diyerek bana uzattı. Bende kırmayarak kabul ettim. Teşekkür edip evimin yolunu tuttum .

----------------------------------------------Bol bol vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Fikirleriniz benim için çok önemli öpüldünüz.

KargaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin