"Anne ile babanın işlerine karışılmaz." derdi büyükler. Fakat annem ve babam her gün ama her gün evi yıkarak kavga ediyordu. Büyüklerin işine karışılmazdı değil mi? Bir bildikleri vardı. Konuşmaya başladığımdan beri izlediğim bu kavgalar şiddetini gittikçe artırır olmuştu. Bu sefer babam evdeki eşyaları parçalıyor, annemse mutfağın altını üstüne getiriyordu. Tek karışan ablam oldu. Bu gürültü karşısında o kadar küçük yaşta bir kız çocuğu ne yapardı peki? Evet, ağlıyordum. Bütün gece ve her sabah. Gündüzleri de annem ağlıyordu. Derken ben 6-7 yaşındayken ailece bilgisayarı keşfettik. Bu sefer kavgaların temel nedeni de bu olmuştu. Biz ne kadar alttan almaya çalışsak da ikisi de ne kadar çok bilgisayara girdiklerini tartışıyordu. Bu yıllarca böyle devam etti. Derken 12 yaşındaydım. 23 Nisan 2011. Tarihi hiç unutmam. Teyzem ve annem kocaları hakkında dedikodu yapıyordu. Akıllarına nereden esti bilmiyorum, kocalarının hesaplarını patlatmaya çalıştılar. Ablam da birşey olmaz diyerek yardım etti onlara. Eniştemin facebook'u tertemizdi. Teyzemin gururla sırıtışını hatırlıyorum. Annemin ifadesi ise.. hayal kırıklığıydı. Çünkü babam bir Arap kadınıyla konuşuyor, anneme söylemediği herşeyi kadına söylüyordu. Hatta kadın babamı Almanya'ya davet etmişti. Babamsa bunu kabul etmişti. O gün aile denen bir kavramın aslında hiç olmadığını anlamıştım. 12 yaşındaki bir kız çocuğu babasının yaptıklarını öğreniyor. Ve aslında erkeklere güvenemememin en büyük sebebi de oydu. Çünkü babam benim kahramanımdı ve bir anda gerçek yüzünü görmüştüm. Annem o gece uyudu mu.. hiç sanmıyorum. Biz bile uyuyamadık. Sadece annemin babamın eşyalarını valize doldurup kapının önüne koymasını izledik. Birkaç gün sonra ise annemin sinir krizine şahit oldum. Babama çektiği ekmek bıçağı yüzümün 2 santim önündeyken anladım hayatı aslında. Sonraki 2 yıl ise büyümemde ve akıllanmamda en büyük faktör oldu. Ablam üniversiteyi bırakıp çalışmak zorunda kaldı. Aslında ikisini birden yapıyordu ancak çok yorulduğu için ve epilepsi hastası olduğunu öğrendiğimiz için okulu bıraktı. Para yetmiyordu. Babamsa gitmiş, ablasının evinde onun ailesine para yediriyordu. O yaşta nasıl bunları düşündüm bilmiyorum, babamla da annemle de aramı iyi tutup babamdan kopardığım her parayı anneme getiriyordum. Babam annemle arasını düzelteceğimi sanıyordu. Asla bunu yapmayacaktım tabii ki. Sadece artık annemin ağlamamasını istiyordum. Böyle böyle 2 yıl geçti. Ve annem pes etti. Gururunu bizim için bir kenara bıraktı ve anlaşmalı olarak babamı eve aldı. Çünkü ablam artık dayanamıyordu, para zaten yetmiyordu. Ve annem yine fedakarlık yapmıştı. Annem melekti demiyorum, ikisinin de sorunları vardı. Şuan 16 yaşındayım. Ve bugün bile, birbirlerini bıçaklarcasına kavga ettiklerini duyuyorum. Ama artık onlara aldırmamak için kendimi internete bırakıyorum. Keyfimden değil yani. Benim psikolojimi ancak yaşayan biri anlar sanırım. Tutunacak ve inanacak kimseniz varsa, sıkıca tutunun ona. Benim gibi ailenizin dağılmasını izlemeyin.