" Nefret öyle güçlü bir duygudur ki zamanla azalmak yerine dahada artar ve en sonunda diğer duyguları köreltir."
1.Bölüm" Yeşil Cehennem"
"3 Yıl Önce"
Hiç birşey bilmediğimden dolayımıydı bu içimdeki korku ve gittikçe artan ağlama isteği,yoksa başıma geleceklerin önceden içime yansımasımıydı?
Bazen hiç birşey bilmemek iydir derler,bazense herşeyi bilmek gerektiği söylenir.Ben ne herşeyi bilemk istiyordum nede bu şekilde hiçbirşey bilmeden yaşamak.
Tabiki merak ettiğim o kadar çok şey vardı ki sıralamaya başlasam bırakın roman olmayı 16 ciltlik kitap olurdu.neden 16 mı? Çünkü 16 yıldır bu bilinmezlikle boğuşuyordum.Daha doğrusu artık boğuşamıyordum boğluyordum...
Bir kitapta okumuştum; İnsan eğer korkularının üzerine gitmezse üstesinden gelemezmiş.içimde şuan saf korku vardı.Ama bu korkunun üstüne gitme zamanı çoktan gelmişti
içimde kalan son cesaret kırıntılarını birleştirip yıllardır cevabını alamadığım soruların cevabını alma umuduyla terasa birden giriverdim.
Bu ani girişimle ben bile şaşırken o da şok olmuş gözlerle bana bakıyordu.İfadesini toplayıp o yamuk kafasında emanetmiş gibi duran eskimiş gözlüklerinin altındaki gözlerine yine öfke ve nefreti yerleştirmişti.
Elindeki kaşığı yarılamış olduğu tabağa bırakıp.Ellerini birleştirip dirseklerini masaya koydu ve bana bakmaya başladı.Bu kırklı yaşlarının sonundaki adama o kadar çok soracağım şey vardı ki ,ama en çok merak ettiğim şeyi sordum .benden bağımsız yüksek çıkan sesimle.
" Benim ailem kim?annem,babam nerede" yıllardır en çok merak ettiğim her fırsatta sorupta cevap alamadığım ciğerimi yakıp kalbimi acıtan soru.sesimin titremesine engel olmamamıştım her nekadar karşısında dimdik dursamda.
Bu soruyu her sorduğumda beni döverek ya da en son yaptığı gibi ağzıma karınca doldurarak susturuyordu.Bu sefer bırak karınca ağzıma yılan soksa yine bu sorunun cevabını almadan ölmeyecektim.
Kaybedecek birşeyim yoktu ama sorumun cevabını kazanabilirdim.
Sanki hiçbirşey olmamış gibi yokmuşum gibi davranıp tekrar yemeğine devam etmeye başladı. O anda kalbim kan yerina sinir pompalamaya başladı ve o sinir en son beynime geldiğinde olacakları tahmin bile edemiyordum.
Damarlarımdan akan sinir ve cesaret,beynimde oluşan kaybedecek bir şeyim yok olgusu ile artık kendi kontrolüm benden bağımsız olarak kalbim ve aklımdaydı.
Hiç düşünmeden yanına ilerledim.eğer düşünürsem şimdiki yapacaklarımı bir daha asla yapmaya cesaret edemezdim .
Ben yanında durduğumda hala istifini bozmadan yemek yemeye devam ediyordu.
" Sen kimsin ha kim! Kimlikte babam olarak senin adın yazıyor ama ben sana her baba dediğimde yapmadığnı bırakmıyorsun.Ailem kim diyorum cevap vermiyorsun !,lanet olası hergünü ya döverek ya söverek ya da işkence ederek bana dar ediyorsun ama ağzını açıp hiçbirşey söylemiyorsun.Beni bu Allah ' ın bile unuttuğu dağın başında bu yeşil cehennemde tutuyorsun ama hiçbir açıklama yapmıyorsun." içimdekileri kusmuş olmanın rahatlığı ve biriken olayları anlatmam ile biriken göz yaşlarımda bana akarak eşlik etmeye başladı." Ben sana ne yaptım ha ne ! Sen bana bu mükemmel insanı büyüleyen yerde yaşama imkanı sunarak ödülmü veriyorsun yoksa hiçbir bok söylemeyip cezamı senin benimle derdin ne ha! Ne! Yeter be öldüreceksen öldür !kayb edecek neyim varki ha ne daha ailemin bile kim olduğnu bilmiyorum!ŞİMDi SÖYLE BEN SANA NE YAPTIM ! NE İSTİYORSUN BENDEN!? NE?! NE!?Ne!" artık kelimeler bağımsızlığnı ilan etmişti ne dediğmi ben bile bilmiyordum tek hissetğim içimdekileri dökmüş olmanın verdiği rahatlık ve Tarık' ın hala bir tepki vermemesinden dolayı bedenimi ve ruhumu ele geçiren sinir dalgası.hiç istifini bozmadan bana baktı ve yüzünü buruşturarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİLCEHENNEM
Teen FictionOnun cehenemi hep yeşildi,yemyeşil otları onun kanı kırmızıya çevirdi O yeşil cehennemde yanandı suçsuz yere yananı Annesinin günahı babasının umursamazlığı yüzünden Günah keçisi ilan edilmişti. Ama onun cehennemi cehennem yeşilini tanıdıktan sonra...