Skylar grey:I know you
Skyalar grey:words"Hayat bitti dediğin yerde başlar..."
5. Bölüm "PORSUK"
Ruhumda çıkan çatışma yüzünden patlayan bombalar sonucunda etrafa ruhumdaki son umutlarım da parçalanarak saçılmıştı.İçimdeki hırsını alamayan canavar o parçaların yeniden birleşmemesi için ,parçaları tek tek toplayıp benzin dökerek ateşe vermişti.
Havadaki bulutlarında lacivertten siyaha çalmasıda ateşe verilen ruhumun parçalarının dumanının havada bıraktığı izi işaret ediyordu adeta.
Ama yağacak olan yağmur benim yanan parçalarım için bir işe yaramayacaktı herzamanki gibi.
Ben bir cehennemde yaşıyordum hem de yeşil olan bir cehennem ben burda yandıkça ateşin çoğalacağı yerde her daim yağmur yağardı .İşte en büyük farkıda buydu ,yağan yağmur ateşimi söndürmek yerine hep daha fazla harlıyordu.
Yeşilin her tonun mevcut olduğu bu cehennemde her yağmur sonrası sanki mümkünmüş gibi daha da canlanıyordu yeşil,buraya hapsolan ruhumu daha da mahkum edebilmek için.Benim cehennemimde yakan ateş değilde ateşin aksine bazen söndürücü niteliği taşıyan su, sonu gözükmeyen cehennemin yolları ,bazen bir cevap bekleyen çığlıklarım sonucu cevap olarak aldığım sesizlik,çoğu zaman içnde kayıp olup ölmek istediğim orman ve hiçbirzaman solmayan renginden ödün vermeyen yeşil ağaçlar...
Ben ne filmlerdeki gibi bir kutuyu açıpta düşmüştüm buraya ne de kitaplardaki gibi birini ya da bir hayvanı takip edip şans eseri gelmiştim.Ben gerçek hayattaki gibi haksızlağa uğradığım için yanıyordum bu cehennemde suçsuz yere.
Ve yıllar sonra esaretimin kilidini kırmak üzereyken kendi aptallığım yüzünden daha doğrusu aptal bir rüyaya olan umudum yüzünden kilidi kırmak yerine,diğer tarafında özgürlüğüm olan kilitli kapının kilidini dahada çok çevirip sağlamlaştırmıştım.
böyleydi hayat,önce tüm umutlarını elinden alıp seni boşluğa bırakıp alışmanı sağlarken birden bir taş parçasına bağlı umudu ayak ucundaki boşluğa atıp tökezlemeni sağlıyordu.
O gördügüm rüayadan sonra durgun bir su kadar harketsiz olan hayatımda aniden oluşan dalgalara hazırlıksız yakalandığım için bol miktarda tuzlu su yutmuş gibiydim.
Bir başka şaşırdığım şey ise Giray' ın bu olanlardan Tarık İblisine birşey söylememiş ve benide" Aklın varsa susarsın" diye tehtitvari bir sesle tembihlemesiydi.ona nedenini sorduğumda herkez ve herşey gibi cevabı sesizlikti.
Zebani bile bana acımıştı ama İblis Tarık ' ın buzlaşmış ve kan pompalamaktan başka bir işe yaramayan kalbinin umrunda bile değildim.Uyandığımdan beri üzerime ölü toprağı atılmışçasına yatakta uzanmış ondokuz yıldan beri zihnimdeki tüm karartıların haritasını tasarlayıp görünmez mürekkeple işlediğim tavanı izliyordum.
Bu sefer bilinç altım duvara harita çizmek yerine bir fotoğraf karesi resm etmişti.
Zihnimin çektiği bir fotoğrafı.Ay çekirdeğinin sarı yaprakları,yosunun o en koyu tondaki yeşili ve fıstık yeşilinin en açık tonundan oluşan bir göl kadar sakinken aniden alev alan o gözlerdi tavanımdaki ve benim zihnimi çorbaya çeviren resim.
Hangi insan bir rüyadan medet umarak tanımadığı bir adamdan yardım beklerdi ? tabiki de umutsuz ve kayb edecek birşeyi olmayanlar tıpkı ben gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİLCEHENNEM
Teen FictionOnun cehenemi hep yeşildi,yemyeşil otları onun kanı kırmızıya çevirdi O yeşil cehennemde yanandı suçsuz yere yananı Annesinin günahı babasının umursamazlığı yüzünden Günah keçisi ilan edilmişti. Ama onun cehennemi cehennem yeşilini tanıdıktan sonra...