Playlist;
James Arthur: impossible
James Arthur: Recovery
"Umudunu kaybetmiş olanın kaybedcek başka şeyi yoktur"
3. Bölüm " Şişedeki umut parçacıkları"
Korku
Endişe
Heycan
Şuan duygularımın hepsi birbirine karışmıştı.taki omuzumdaki elin Cennet ' e ait olduğnu görene kadar.Ne bekliyordum ki burayı o ve benden başka kimse bilmezdi.zaten o da çok sık gelmezdi benim yerimdi burası.
Yüzümdeki şaşkınlığa anlam verememeiş olacak ki direk konuşmaya başladı.
" Noldu?sabahın köründe gelmişsin zaten,yoksa" diyip elini yumruk haline getirdi ve " O amacan olacak adi herif bişeymi yaptı?"sesi öyle sinirli çıkıyordu ki evet desem gidip boğazına yapışacak bir hali vardı ki yapmadığı şey değildi.ki Tarık onu takmayıp gülüp geçmişti.çünkü elimizden bişey gelmeyeceğini biliyordu.lanet olsun ki çaresiz olduğmu biliyordu.Cennet'in elinden gelse Tarık ' ı bana bırakmadan önce heryerine bıçakla ince çizikler açar o çiziklere tuz sürüp bir gün bekletip daha sonra kezzap döküp çığlıklarını zevkle dinledikten sonra vücudunu parçalara ayırarak yakar ve küllerini yeşil cehennemin en yüksek dağından hareketli bir şarkı eşliğinde dans ederek savurur ve bunu yaparkende bir gram bile acımazdı.sadist bir kız değildi ama haksızlığa gelemiyordu ve en önemlisi o benim kardeşim gibiydi ben bir tek onunluyken acıdan ve nefretten başka şeyler hissetim arkadaşlık,dostluk...
Tamam öyle diğer kızlar gibi alışverişe ,bara gidip eğlenmezdik.Diğer kızlar gibi en ufak şeyde birbirimize sarılıp öpmezdik.hareket olarak birmirimize mesafeliydik ama kalplerimiz birdi hep .
" Kız dilinimi yuttun konuşsana" cennet ' in sesiyle kendime gelip
" Hayır birşey yapmadı hatta bu aralar fazla insancıl" dedim alayla tebesüm ederken.ve söylediklerini ama bu insancıllığnın sebbinin iş ortakları olduğnuda anlattım.
" o ve insanlık ha " dedi o da benim gibi alayla tebesüm ederek sonra birden ciddileşip
"Neyin var o zaman?" diye sordu sesi hem meraklı hemde sıkmak istemiyormuş gibi çıkıyordu.
Ona gördüğüm rüyayı anlattıktan sonra" rüyaların bilinç altımızdaki şeylerle ilgili olabileceğini duymuştum ama pek bilmiyorum istersen hani varya yüksek dağın orda oturan maria kadın var bence o böyle şeylerden anlıyordur.ona soralım"
" ya anlamıyorsa hem anlasa bile ne yapabilecek ki of inanmam ben öyle rüya yorumlarına felan"" iyi Mehir o zaman böyle düşün dur.ya o kadın anlıyor böyle şeylerden hem en azından bir fikrimiz olur ne demişler fala inanma falsızda kalma" haklı olabilirdi aslında en azından bir fikrimiz olurdu.
" iyi gidelim ama bu saçmalığa inanamamı bekleme"
" İster inan ister inanma yinede bir gidelim de"
Yürüyerek bir saat sonra yüksek dağa ulaşmıştık. Burası cehennemin en yüksek yeriydi.
Burdan bakılınca dahada yeşil görünüyordu Cennet'in hayaran hayaran baktığı manzara benim için hiç bişey ifade etmiyordu.Onun hissettiği huzuru hissetmiyordum onun gördüğnün aksine ben hayal kırıklığı,ağlayışlarım,zamanla azalan umutlarım ve yeşil otları kırmızıya çeviren kanımı görüyordum.
Dağın uç kısmından 500 m geride olan kulübeye doğru ilerlemeye başladık .cennet kapıyı çalerken bir adım geride duruyordum.kapıyı 60 yaşlarında zayıf,kısa boylu beyaz tenli ve beyaz saçlı bir kadın açtı.mariaydı adı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİLCEHENNEM
Teen FictionOnun cehenemi hep yeşildi,yemyeşil otları onun kanı kırmızıya çevirdi O yeşil cehennemde yanandı suçsuz yere yananı Annesinin günahı babasının umursamazlığı yüzünden Günah keçisi ilan edilmişti. Ama onun cehennemi cehennem yeşilini tanıdıktan sonra...