yüksek sadakat

147 14 2
                                    

Kulağımda Yüksek Sadakat, dilimde senin adın, zihnimde senin sûretin. 04.53 idi saat balkona attığımda kendimi. Uyumadım bütün gece, uyumadan önce kurduğum o güzel düşlerin alemine bırakamadım bu kez kendimi gerçek olmayacağını bile bile.

Martılar uçuşuyor hâlâ ağarmakta olan gökte, kargaların sesleri yankılanıyor sukûneti yavaş yavaş bozulmaya başlayan İstanbul'un bu küskün semtinin semalarında. Göstermedi henüz güneş o sıcak yüzünü ufukta.

Alçaktan uçan bir kuşun sırtını izliyorum, şarkıya eşlik eden karga ve martı seslerini dinleyerek.
Semada ilerleyen bulutlara yaverlik ediyor yorgun ruhum özgür kalma arzusuyla.

Ah, bir bilsen nasıl üşüyor içim bu haziranın kavurucu sıcağında dahi. Ne sönmek üzere olan sokak lambalarının durgun ışıkları aydınlatıyor göğsüme hücum eden karanlığı ne de her geçen dakika daha da aydınlanan İstanbul'un bu yorgun semtine sığabiliyorum.

Ah, bir bilsen, nasıl bir hasret büyüyor içimde sana, akan giden zamanla.

Ah, keşke gelsen.

Her doğan günün takvimden kopardığı yaprakla farkına varıyorum. Her bir gün birbirinin aynı sanki, her bir uykusuz gece belki bir dakika uzun belki beş dakika kısa diğerinden. Söyleyişin güzelliğine kapılmış gidiyor herkes, histeki yansıma kimsenin umurunda değil sanki.

Bir gün bir gün daha gittikçe çoğalıyor birikmişler; cebimdeki paradan çok harcayabileceğim kırığım var, amma kalp amma hayal.

Umut ölümsüzlüğü herkesten önce keşfetmiş bir bilgin, ne yanıyor ne soluyor. Bazen asırlık çınar bazen ufacık bir polen fakat hep orada.

Hatıralarımdan kocaman bir orman oluyor henüz balta girmemişinden. Gözyaşlarım okyanusları taşırıyor ve bedenim gittikçe eriyor, son yediğim yemek dün öğlenden.

Dudaklarım soluyor, fotoğraflar soluyor fakat yüzünün hayali hâlâ capcanlı fikrimde. Sinen kokun gidiyor, gençliğim gidiyor sıcaklığınsa gideli çok oldu.

Salgın hastalık gibi yayılıyor sanki hüzün, damarlarımda kan yerine hasret çağlıyor sanki. Gözlerimin içine bakıp gülmen belki en çok özlediğim şey, belki hayran hayran saçlarımı izlemen.

Uçmak için kanat açar gibi açıyorum kollarımı iki yana denizi kucaklamak arzusuyla. Kokusu dolanıyor boynuma karşılık verme maiyetinde.

Martılar hasretimi dindirmek ister gibi çığlık çığlığa, yalnızlığımı dindirmek ister gibi kalabalık.

yorgun ruhlar cemiyetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin