hicran elle tutulmaz

40 4 0
                                    

Bir parça çığlık paralanıyor dudaklarında; kurumuş, çatlayıp soyulmuş o hüzünlü kirazlarda. Bir şiirin bir dizesinde kilitli kalmış hakikat esasında "Ne bir mektup kalsın bizden, ne bir söz, ne bir eşya".
Anılar yoğun, hissiyatı yoğun, düşüyorlar yukarıdan, sanırsın taş yağıyor başına. Her biri iz bırakıyor ardında, kimi zaman mor kimi zaman yaş. Elle tutuluyor sanki hicran, parmaklarının arasında, son sözler kadar sert ve son bakış kadar soğuk. Aynı yastığa baş konup ayrı sabahlara uyanılmış kadar da buruk.
Sessiz bir gürültünün ortasında, ineceği duraktan geçip giderken fark etmiş gibi mahzun, acının kesifliğini tatmış gibi hırçın bir çocuk misali, kıyıyı döven dalgalar gibi adeta. Aç bir köpek gibi kavgacı kaybedenler.
Açtıkça küçülen kurşun kalem gibi geriye kalan günler, küf kokusu karışmış sigara dumanına. Tekrar tekrar hatırlanan anlar listesinde her daim en başta kalbini kıran o anlar.

Bir kibritin alevinde kilitli kalmış kurtuluş, bir ipin ucunda sonsuz sükunet. Kalabalıklara karışmış kalbin yangınından kaçanlar, kimsesizlik hapsetmiş onları paslı bir kafese.

yorgun ruhlar cemiyetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin