eğer çok istersen her şey mümkün

99 13 8
                                    


Saflığından mıdır bilinmez, ne kadar mutlu olduysa hayatı boyunca, bir o kadar da üzülmüştü. Hep bardağın dolu tarafından baktığından mıydı mutluluğu yoksa baş ağrılarının kabusa çevirdiği günlerin çokluğundan mıydı mutsuzluğu, seçemiyordu.

Aklınca herkesten uzakta, ellerinin ulaşamayacağı bir yerde kendi hayatını kurmuş, kendi kurallarıyla yaşadığını sanıyordu ama bu kurallar zaten onların kuralları doğrultusunda şekillenmişti. Aklınca çizdiği yeni hayat resmine kendisinin de bir fikri yoktu aslında. Toprağı büyük kendisi küçük bir yerden kaçıp geldiği kendisi büyük toprağı küçük bu yerde yalnız bir göçmen kuştu aslında.

Herkes başka bir şeyden kaçırmıştı kendini oysa yaşamak telaşıyla. Bazen memnun gibi bazen yaşlı gözlerle kabullenmişlerdi gerçeği.

Küçükken en çok inandığı şeydi eğer çok isterse her şeyin mümkün olacağı. Oysa uzaklaştığı kendisiydi hem de en çok uzaklaştığı, evden uzaklaşmasıyla beraber.

Bir şey bilmeden karıştırdığı renklerdi bir nevi onun mutsuzluğunun sebebi baş ağrılarının yanı sıra. Bazı renkler kaybolurdu bazılarının yanında, bazı renklerse uyumsuzdu.

Baktığı aynanın üzerindeki çatlak yüzünü bölüyordu. Kirli saçları yüzüne dökülmüş terden ıslanan yanaklarına yapışmıştı. Çirkin yüzünden miydi yoksa artık kendinden çok uzaklaştığından mıydı kaybolan inancından mıydı yoksa yorgun ruhuna basan rehavet.

Çok mu geçti denemeye yeniden başlamak memnun gibi olmayı bırakıp, yoksa solgun resimlerde mi kalmıştı mutluluk, dişlek olunasına rağmen sonsuz sırıtılan o resimlerde.

Hikayesi yalnız başlamamıştı oysa, inancını kazanırsa düzelir miydi her şey yoksa düştüğü gök başına mı yıkılırdı bu kez?

yorgun ruhlar cemiyetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin