Multimediada Melis var.Güzel olduğuna bakmayın çok şeytan coook.Neyse iyi okumalar...
Poyraz'dan
Sıkıntılı nefesimle beraber elimi saçlarımdan geçirdim.Buraya ne zaman gelsem hep böyle olurdum.Içim daralır ve pişmanlık duygusu bedenimi ele geçirirdi.Her zaman olduğu gibi.Yavaşça çöktüm Yağmur Özay yazılı mezarın başına.Bir süre öylece durdum.Geçmiş gözümün önüne geldi.Bir kara bulut misali.
Üniversiteye yeni başlamıştım.O zamanlar hiçbir şeyi önemsemeyen serseri bir tiptim.Taki onunla tanışana kadar.
Giriş kapısında çarpışmıştık.Elindeki kitaplar yere saçılmıştı.Klasikti belki ama görür görmez etkilenmiştim ondan.Kitaplarını toplayıp hızla geçmişti yanımdan.Yüzünün kızarıklığı hâlâ dün gibi aklımdaydı.Çok masumdu.Benim aksime fazla temizdi.
Siyah saçlarının tam zıttı olan beyaz teni,bi okyanusu andıran mavi gözleri insanı büyüleyebilecek türdendi.Benim gibi hayatı karanlık olan bir adama ışık tutmuştu.Çekip almıştı o karanlığın içinden.
Sevmiştik birbirimizi hemde çok fazla.Bölümlerimiz bile aynıydı.Ikimizde mimarlık okuyorduk.Farklı sınıflarda olmamıza rağmen günümüzün çoğu hep birlikte geçiyordu.Karanlık hayatım onunla anlam kazanmıştı.
Yağmurdu adı.Yağmur Özay.Bir yağmur misali saf ve tertemizdi.Elini tuttuğum zaman yüzü kızarırdı.Ne de çok yakışırdı beyaz tenine yüzünün kızarıklığı.Özlüyordum onu geçen üç yıla rağmen hiçbir şey değişmemişti hâlâ aynı aşkla bağlıydım ona.Prenses derdim hep ona.Severdi ona prenses dememi.Prensesimdi o benim dünyalar güzeli prensesim.Ama ölüm sana hiç yakışmadı be prenses.
Özgür Demir.Bir zamanlar kardeşim dediğim,can dostum dediğim adam.Üniversitede aynı sınıftaydık.Yakın dosttuk.Yağmurla ilgili her şeyi ona anlatırdım.En iyi o anlardı beni.Nereden bilebilirdim ki günün birinde hayatımı bana zehir edeceğini.
Yağmurla sıklıkla buluşurduk.Ama son zamanlara doğru artık benimle ilgilenmemeye başlamıştı.Telefonlarıma cevap vermiyordu.Okula bile gelmediği çoğu gün olmuştu.
Bir gün okuldan alel acele çıkıp bir yere gitti bende dayanamayıp takip etmiştim onu.Yağmur bir köşede durunca beni göremeyeceği bir yere geçip ne yaptığını izlemeye başlamıştım.Dakikalar sonra yanına Özgür geldi.Elindeki şeffaf poşeti yağmurun eline tutuşturup gözden kayboldu.Özgür'ün gitmesiyle yağmurun yanına seri hareketlerle ilerleyip elindeki poşeti aldım.Elimde çevirdikten sonra bunun uyuşturucu olduğunu anlamam uzun sürmemişti.Gözlerimi poşetten çekip altı kızarmış mavi gözlerine diktim.Elimdeki poşeti hızla elimden çekip koşarak yanımdan uzaklaşmıştı.Bunu nasıl yapabildiğine hiç anlam verememiştim.Bu kadar masum bir kızın nasıl olur da böyle işlere bulaşmasını bir türlü anlayamamıştım.Karanlık çöktüğünde telefonumdan yağmuru aramıştım.Bir süre çaldıktan sonra telefonu tanımadığım biri açmıştı.Yağmurun hastanede olduğunu duyunca hiç düşünmeden hastaneye doğru koşmuştum.Hastaneye gelince yağmurun yüksek dozda uyuşturucu aldığını öğrenince kan beynime sıçramıştı.Bir iki saat komada kalmıştı.Daha sonra da narin vücudu bu illeti kaldıramayınca ruhunu Allah'a teslim etmişti.Ben ilk defa bu kadar derinden hissetmiştim acıyı.Ilk defa bu kadar ağlamıştım belkide.Ve ilk defa o gün intikam almaya yeminlemiştim kendimi.O özgür itinden alacaktım intikamımı hemde bana yaşattıklarının on katını yaşatıcam belkide.Onunda sevdiği kızı alıcaktım elinden hemde yavaş yavaş tıpkı bir uyuşturucu gibi . Ve bende bunu yaparken hiç acımıyıcaktım.Tıpkı Özgür'ün bize acımadığı gibi.Alıcaktım Azrayı elinden hemde gözünün önünde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Vakası (Askıda)
Teen FictionKarşılaşmaları bir tesadüf değildi.Aksine önceden planlanmış bir intikam oyunuydu. Beş yıl öncesine kadar yürüyemeyen bir genç kız.Azra.Hayatını mutlu geçirmek niyetinde olan sonsuz mutluluğu arzulayan bu intikam oyunundaki kurban. Özgür Demir.Bir z...