Yeni bölüm geldiiiii...
Özlediniz mi bakalım Poyraz ve Azrayı.
Neyse çok fazla uzatmayayım iyi okumalar...Multimedia:Poyraz
"Yalanlarla dolu hayatında tek gerçeğin bendim.
Gerçeklerle dolu hayatımda da tek yalan sendin"Tozlu raflardan çıkarttığım mutluluğum üzerimdeydi anlamını bilemediğim bir şekilde. Kendimi bulduğum şu sıralar tek istediğim geç bulduğum mutluluk serüvenimi kaybetmemekti.Ve zihnimi kurcalayan şeyleri düşünmemek.
Şu an sevdiğim adamın kolları arasında mutluluğun huzur veren kokusunu içime çekip sonsuza kadar böyle kalmak istedim.Başımı sert ama bir o kadar güven veren göğsünden çekip beni tek bir bakışıyla aşık eden koyu kahve gözlerine diktim.
"Biz hiç ayrılmayalım hep yan yana olalım olur mu?" Gülümseyip varlığını hissettirircesine sıkı sıkı sarıldı.
"Yan yana ayrı yazılır biz hep sımsıkı olalım." Gülümsedim.Değişiyordu sanki daha iyi tanıyordum onu.Saçlarıma her zamankinden bir öpücük kondurdu.Titrediğimi hissettim.Bu adam bana hiç yardımcı olmuyordu.Kalpten gidecektim yakında.Kısılan gözleri geldiğimiz yemyeşil çimenlerin olduğu huzuru içinizde hissedebileceğiniz dağ evini taradı.Daha sonra gözleri benle buluşup beni eritecek türden bir gülümseme yayıldı dudaklarına.
"Etrafı gezmeye ne dersin?" Kafamı hızla aşağı yukarı salladım.Ayağa kalkıp üstündeki tozları silkeledi.
"Hadi o zaman."Elini tutmam için uzattı. Hiç düşünmeden elimi uzattım.Tek hamlede ayağa kaldırdı beni.
" Şişman olduğunu söylemiş miydim?"Omzuna sertçe vurdum.Yüzünü buruşturup omzunu ovuşturdu.
"Annen ne ile besliyo seni tosun gibi olmuşsun."Hayır sakinim.Ya da değilim.
" Sen bana şişko mu demek istiyosun?"
"Hayır direk söylüyorum." Başını geriye atıp kahkahalara boğuldu. Sanki çok komikmiş gibi.Göz devirip elimde olan ellerini çektim. Sahte sinirimle arkamı dönüp yürümeye başladım. Peşimden geldiğini belli eden ayak sesleri ve susmak bilmeyen şen kahkahası sinirlenmem için yeterli bir sebepti.Bana yetiştiğinde kolumdan tutup kendine çevirdi beni.Kolunu itmeye çalıştım ama öyle bir sıkmıştıki oynatamıyordum bile.
"Bıraksana kolumu şişkoyum ya ben." Gülümseyip kolumu tutan ellerini bıraktı.Ellerini yanaklarıma koyup alnını alnıma yasladı.
"Buruşuk yaşlı bir teyze olduğunda bile hâlâ böyle sevmeye devam edicem." Bu adam ne güzel konuşuyordu böyle.Bu adam kalbe zarardı.Tekrardan kaşlarım çatıldı.
"Senin şu an bana şişko olmadığımı söyleyip gönlümü alman gerekiyordu." Yanaklarımdaki ellerini çekip kollarımı karnımda birleştirdim.Kahkaha attı. Bugün ne çok gülüyordu bu adam böyle.Arkama geçip kollarını belime doladı.Dudaklarını kulağıma yaklaştırıp fısıltıyla konuştu.
"Çok güzelsin."Poyraz bugün her zamankinin aksine çok farklıydı. Soğukluğuna alışmıştım ben onun şimdi ise fazlasıyla tuhaftı işte.Bu durumdan hiç şikayetçi değildim açıkçası. Sevildiğimi hissetmek güzeldi açıkçası.Tam bir şey diyeceğim sırada gelen çığlık sesiyle birbirimizden ayrıldık. Şaşkın bakışlarımız birbirini bulduğunda bu çığlık sesinin Elife ait olduğunu anlamam uzun sürmemişti.Nerede olsa tanırdım bu sesi.Gözlerimi devirdim. Kim bilir neden korkmuştu.Poyraz anlamayan gözlerle yüzüme baktığında ofladım.
" Elifin sesi.Yine kim bilir ne için bağırdı."Ofladı.
"Sana şu kızı yanımızda götürmeyelim demiştim."
"Elif olmasaydı buraya gelemezdim biliyorsun değil mi?" Kafasını salladı.
"Pekala.Bulalım artık o zaman." Kafamı salladım.
"Sen şu tarafa bak" diyip ormanı gösterdim.
"Ben de bu taraflara bakarım." Oflayıp ormana doğru gitti.Bende bakmam gereken yerleri göz ucuyla tararken Elifin ikinci çığlığı duraksamama neden olmuştu.
"ELİFF ELİFFF" diye bağırmaya başladım.Uzaktan Elifin bağırarak yanıma geldiğini görünce rahatlamıştım.Elifin arkasında da Arası görünce şaşırmıştım.Poyraz yanıma gelince onlarda gelmişlerdi.Elif direk arkama saklanıp Arası işaret etti.
"Azra ya Arasa bir şey söyle elinde örümcek var." Cidden mi bütün bu bağırış çağırış bir örümcek için miydi?Gözlerimi devirdim.
"Bütün bunlar küçücük bir örümcek için miydi?" Omuz silkti.Aras ise bir elindeki örümceğe bakıp bir de Elife baktı.
"Sen örümcekten mi korkmuştun?Bende bu kız niye bağırıyor diye merak edip peşinden gelmiştim." Arasın dediğine Aras da dahil hepimiz yarılarak gülerken Elif somurtmuştu.Kolumu Elifin omzuna atıp dönüş yolundan ilerlemeye başladık. Böceklerden çok korkardı.Bu yüzden üstüne gidemiyordum.Dağ evine geldiğimizde Dolunay,Gizem,Emre ve Tunç kapıda bekliyorlardı.Dolunay ve Gizeme sarılıp geri çekildim. Ben,Poyraz,Aras ve Elif önden gelmiştik.Dolunaylarda sonrada geleceklerdi.Bu dağ evi işini tabiki Dolunay ayarlamıştı.Poyraz başta kabul etmese de benim çok istediğimi görünce kabul etmişti. Annemler Elif olmazsa izin vermeyeceklerini söyleyince Elif de bizimle gelmişti. Her zaman dediğim gibi annemler Elifi çok seviyorlardı.Elifi tanıştırmadığımı hatırlayıp etrafı inceleyen Elifi bir hışımla yanıma çekip Dolunayların yanına doğru sürükledim.
"Kızlar bu benim en yakın arkadaşım Elif.Elif bu Dolunay,bu da Gizem." Dolunay her zamanki sıcakkanlığıyla Elife sarıldı.
"Arkadaşın çok tatlı Azra çok sevdim." Elifin yüzüne içten bir gülümseme yayıldı. Bende gülümsedim.Gizem ellerini ovuşturup cıvıltılı sesiyle konuştu.
"Kızlar bence ormanı keşfe çıkalım." Herkes Gizemi onaylarken ben sessiz kalmıştım.Poyraz yanıma yaklaşıp kulağıma fısıldadı.
"Sence de çok sıkıcı değil mi?" Başımla onayladım.Göz kırptı.Ne yaptığını anlayamasamda bir şey demedim.Herkes ormana doğru ilerlerken biz geride kalmıştık.Dolunay arkasına dönüp bize baktı.
"Siz gelmiyor musunuz?" Kafamı sağa sola salladım.
"Siz gidin biz birazdan geliriz." Kafasını sallayıp diğerlerine yetişti.Poyraz beni ormanın içine sürükleyip bana bir sürprizinin olduğunu söylemişti.Gözlerimi bağlamasına anlam veremesemde sadece dediğini yaptım.On dakikadır yürüyorduk ve önümü göremediğim için yere düşme korkusu çok ağır basmıştı.Geldiğimiz yere vardığımızı durmamızdan anlamıştım.
"Geldik mi?" Güldüğünü işittim.
"Biraz sabret.Ve şimdi ayağını kaldır." Ses çıkarmayıp dediğini yaptım.Bir merdivenden çıkıyordum.Gözlerim kapalıyken işler çok zorlaşıyordu.Ama Poyraz beni tuttuğu için güvendeydim.Merdiven bittiğinde ayağım yere basmıştı.Poyraz kafamı eğmem gerektiğini söyleyince kafamı eğdim.O da peşimden geldiğinde gözlerimi çözüp bana arkadan sarıldı.Gördüğüm manzara o kadar güzeldiki tarifi imkansızdı.Burası çok güzel bir ağaç evdi.Ağzım şaşkınlıkla aralanırken gözlerimi bu küçük ama büyüleyici yerden alamıyordum.
"Burayı ben çocukken babamla yapmıştık.Her yaz on günlüğüne mutlaka bu dağ evine gelirdik.O sırada bu ağaç evi yapmıştık.Ben büyüyünce hiç gelmez olduk.Sadece yalnız kalmak istediğimde buraya gelirdim.Ve uzun zaman sonra ilk kez geliyorum." Gülümsedim.Küçük ve yaramaz bir Poyraz.Ağaç evin mavi tül perdesi ve küçük penceresiyle çok tatlı gözüküyordu.Yerdeki minderler ve ortadaki küçük beyaz halıyla çok şirindi.Duvardaki resim dikkatimi çekenler arasındaydı.
"Bunlar kim?" diyip resimdekileri işaret ettim.Elindeki topla bir adamın elini tutan çocuğu gösterip gülümsedi
"Bu benim." daha sonra yanındaki adamı gösterdi.
"Bu da babam." Şaşkınca resme bakakaldım.Çok tatlıydı.Gülmekten kısılan gözleri küçüklükten kalmaydı belli ki. Babasına çekmişti. Babası da yakışıklı biriydi.
"Çok tatlısınız.Küçük Poyraz çok şeker."Gülümsedi.
" Küçükken de çok yakışıklıydım.Kızlar peşimden ayrılmazdı."Bir insan çocukluğunu bile över miydi yahu?Ama evet o Poyraz Karadağ'dı.Kolumdan tutup çekiştirdi beni.
"Gel şöyle." diyip minderleri işaret etti.Minderlere oturdum.Nereden geldiğini bilemediğim siyah kutuyu eline alıp yanıma oturdu.Kutunun kapağını açıp içindeki resimleri çıkardı.
"İşte sana küçük Poyraz." Resimleri elime verip geriye yaslandı.
Resimlerin neredeyse hepsinde gülümsemişti.Çocukluğu çok güzel geçmişti sanırım. Merak ettiğim soruyu sormak için kafamı çevirdim.
"En çok anneni mi seviyorsun yoksa babanı mı?" Gülümsedi.
"Küçük Poyraz dedim ama büyüdüm yani biliyorsun değil mi?" Göz devirdim.
"Hadi ama merak ettim."
"Meryem Sultanı hiçbir şeye değişmem.Ama babamlada aramızda farklı bir bağ var.Hayatı babamdan öğrendim."
"Annenin adı Meryem mi?" Kafasını salladı.
"Peki ya babanın adı ne?"
"Haluk." Anladım dercesine kafamı salladım.Hakkında bilmediğim çok şey vardı. Ve ben yeni yeni öğreniyordum.Annesiyle daha önceden tanışmıştım.Çok iyi bir kadındı.Ama babasını daha önce hiç görmemiştim.
"Babanı daha önce hiç görmedim."
"Görmek mi istersin?" Düşünür gibi yaptım.
"Sanırım hazır değilim." Gülümsedi.
"Hazır olduğunda haber ver o zaman." Kahkaha attı. Çok komikti sanki.Biz gülüşürken duyduğumuz silah sesleri hiç hayra alamet değildi.Evet biliyorum çok beklettim ama inanın çok yoğunum.Bu yayınladığım bölüm 22.bölümün ilk partıydı.Diğer partı da haftaya gelir muhtemelen.Görüşlerinizi yorun olarak bırakabilirsiniz.Yorumlarınız önemli benim için sağlıcakla kalın.Hoşçakalınnnnn...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Vakası (Askıda)
JugendliteraturKarşılaşmaları bir tesadüf değildi.Aksine önceden planlanmış bir intikam oyunuydu. Beş yıl öncesine kadar yürüyemeyen bir genç kız.Azra.Hayatını mutlu geçirmek niyetinde olan sonsuz mutluluğu arzulayan bu intikam oyunundaki kurban. Özgür Demir.Bir z...