Bölüm 10

87 4 1
                                    

Multimedia; Aylin

Tiz çığlığım tüm arabada yankılanırken gözlerimi sıkıca yumdum. ''Ensar bir şey yap!'' Direksiyonun ardında kalan yerde bir şeylerle oynamaya çalıştı. ''Allah kahretsin.'' Gözlerimi yavaşça açtığımda arabanın hala aynı hızla devam ettiğini gördüm.Dümdüz ve ıssız arazide,ışık hızına meydan okuyacak kadar süratle gidiyorduk.Yolun sonunda gözlerime yansıyan mavilik dikkatimi çektiğinde hızla ''O ilerideki göl mü?'' diye sordum.Ensar korkuyla başını sallarken aklıma gelen fikirle hareket etmeye başladım.Arka koltuktaki çantaları aldıktan sonra kapımı açtım ve hepsini yola fırlattım.Ensar gözünü yoldan ayırmadan ''Ne yapıyorsun?'' diye sordu.Kucağına uzanarak onun kapısını da açtım ve bacağımı kullanarak sonuna kadar araladım. ''Akel,dur!'' .Göle uçmamıza sadece saniyeler kalmıştı.Açık kapıların içeri doldurduğu hava bakış açımızı zorluyordu. ''Arabayı hızla göle sürmeye devam et.Kıyıdan havaya doğru yükseldiğimiz sırada açık kapıdan göle atla.'' Hızla kafasını bana doğru çevirdi. ''Ne?'' Korkuyla emniyet kemerlerini açtım. ''Duydun işte,dediğimi yap.'' Göle iyice yaklaştığımızda Ensar direksiyonu daha sıkı kavrayıp gözlerini kısarak ''Pekala.'' dedi ve arabayı göle doğru sürmeye başladı. ''Araba tam havadayken atlamak zorundasın.'' Yavaşça bedenimizi koltuktan biraz da kapıya doğru gelecek bir pozisyona getirdik.Derin derin nefes alırken sakin kalmaya çalıştım.

Her şey saniyeler içinde gerçekleşti.Kıyıya geldiğimiz an araba havada yükselmeye başladı ve kendimizi suya bıraktık.Yüzeye çıkar çıkmaz etrafıma bakındım.Ensar ortalıkta görünmüyordu.Endişeyle arabanın etrafında yüzerek onu aramaya başladım. ''Ensar!'' Biraz daha hızlı yüzmeye başlayıp hızla atladığı yere ulaştım.Suda çırpındığını gördüğüm an yanına doğru ilerledim.Nefesimi tutup suya daldıktan sonra gittikçe dibe batan bedenini elinden tutarak yüzeye çıkardım.Eli bileklerimi sıkıca kavradı ve yükseldiğimizde kollarıyla belime sarıldı.Yavaşça suda ilerlemeye başlarken onu da yanımda sürüklüyordum.

Nihayet kıyıya vardığımızda tüm gücümle onunda çıkmasına yardım ettim.Yüzme bildiği halde neden boğulmak üzere olduğunu anlayamamıştım.Düzgünce oturmasını sağladıktan sonra tam ağızımı açacaktım ki kanayan dizi görüş açıma girdi. ''Bacağın için yüzemedin demek..'' diye fısıldadım duymayacağı bir şekilde.Ben yavaşça pantolonunu sıyırıp yaraya bakarken o dişlerini sıkıp eliyle yüzünü kapattı ve sırt üstü yere uzandı. ''Atlarken kapıya mı çarptın?''. Hafifçe başını salladı. ''Çarptığımda acısını hissetmemiştim.Suyla temas ettiğinde sızlamaya başladı.Kramp girdi sanırım,yüzemedim.'' Arabanın kapısını açtıktan sonra yola fırlattığım çantalar aklıma geldi ve hızla ayağa kalktım. ''Bir kaç dakikaya geleceğim,burada bekle.'' Ardımdan merakla sorduğu soruları umursamadan koşarak çantaları aramaya koyuldum.Olduğumuz yerden beş yüz metre kadar uzakta,içindeki eşyalar dağılmış bir halde yolun ortasında duruyorlardı.Toparlandıktan
sonra tekrar Ensar'ın yanına doğru koştum.Oturur pozisyona geçmişti ve tişörtünü yırtarak bacağındaki yaraya sarmıştı. ''Demek onun için attın çantaları..'' dedi gülümseyerek. ''Telefon,vize,biletler,cüzdan..Hepsi buradayken suya düşmemelilerdi değil mi?'' Hızlıca telefonumu çıkarıp Çağdaş'ı aradım ve olanları anlattım.Küçük bir ilk yardım çantasıyla temiz kıyafetlerin olduğu yeni bir bavuluda  beraberinde getirmesini ve acele etmesini söyledikten sonra telefonu kapattım.Ensar'ın yanına oturduğumda dakikalar öncesinde yaşadıklarımız gözünün önüne geldi. ''Bu biraz fazlaydı.'' dedim kısık sesimle.Korkudan hala titrediğimi
hissediyordum. ''O adamın artık bizimle uğraşacağını biliyordum ama..'' Araya girip devam etmeme izin vermedi. ''Yine..'' dedi parmaklarıyla toprağı karıştırırken. ''Yine hayatımı kurtardın.'' Bakışlarını gözlerime çıkardı. ''Teşekkür ederim.'' Bir süre öylece bakakaldık.Mavi renk gözleri,saatlerce izlenebilecek türdendi.Hafifçe kafamı sallayıp kendime geldiğimde utanarak konuyu değiştirdim. ''Umarım uçağı kaçırmayız.Yarım saat kadar geriden geliyoruz.'' Dudaklarını kıvırdı. ''Yolcuları bekleme gibi bir zorunlulukları var.Yetişiriz,merak etme.'' Kafamı salladıktan sonra gölü izlemeye koyuldum.Araba çoktan suyun dibine batmıştı. ''İyi ki kestirmeyi tercih etmişsin.'' dedim. ''Eğer bu kaza otobanda olsaydı pek çok insan zarar görürdü.'' Hafifçe dudaklarını kıvırdı yine. ''Bir ekip işi gibi düşün bunu.Sadece ben hayat kurtarmıyorum,bir şekilde sizinde payınız oluyor.Ve bu çok güzel..'' Kısık bir gülme sesi,ihtişamla parlayan gözler. "İyi bir takım olduk,ha?" Gülümseyerek başımı salladıktan sonra ikimizde öylece susup beklemeye başladık.Aradan geçen yarım saat sonra Çağdaş bir taksiyle bulunduğumuz yere geldi ve telaşla arabadan inip yanımıza doğru koştu. "İyi misiniz?" Ayağa kalkıp hafifçe gülümsemeye çalıştım. "Ben iyiyim.." Arkama dönüp Ensar'a doğru baktım. "Sadece Ensar bacağını vurdu." Çağdaş hızlı adımlarıyla Ensar'ın yanına ilerlerken bende taksiye gidip ilk yardım çantasını ve temiz kıyafetleri aldım.Elimdekilerle geri döndüğümde onların yanına oturup çantadan sargı bezini çıkardım.Ensar çantayı almaya çalıştığında sahiplenici tutuşumla ondan uzaklaştırdım. "Bakalım öğrettiklerini anlamış mıyım." dedikten sonra bileğindeki bezi çözüp yarayı temizlemeye başladım.Gülümseyerek onay verdi.Ben onun bacağıyla uğraşırken o Çağdaş'la konuşmaya devam ediyordu.İşim bittiğinde "Tamamdır." diyerek ayağa kalktım. "Eskisinden daha güzel oldu." İkisi gülmeye başladığında bende tebessüm edip temiz kıyafetleri aldığım gibi ağaçlık alana doğru ilerlemeye başladım.Yürürken arkam dönüp bir şekilde Ensar'la konuşuyordum. "Hasta olmaman lazım,gidip bir ağacın arkasında üstünü değiştir.Ve acele et,çünkü geç kalıyoruz."

Arayış Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin