"Bazı sonsuzlar diğer sonsuzlardan büyüktür."
-John GreenBölüm şarkısı: İndila-Derniere Danse
Ne kadar yakın olduğumuzu farketmem ile aldığım nefesler boğazıma takılmaya başlamıştı.Nefesimi tutmuş onun o kahverengi gözlerine kilitlenmiştim. Kahverengi gözleri vardı lakin gökyüzü gibi bakıyordu.
Kendime nefes almam gerektiğini hatırlatıp titrek bir nefes bıraktım ve soğuk yüzünden kurumuş dudaklarımı dilimle ıslattım. Dudağımı ıslatmam ile gözlerime bakan kahverengi gözlerini dudaklarıma indirdi.
"Be- ben..." sesim fısıltıdan farksızdı. Allahım az önce ben kekeledim mi? Rezillik vol... Vol kaç olduğunu saymayı bıraktığım için bilmiyordum. Pamir benim halime tatlı bir gülümseme bahşetti.
"Sadece teşekkür etmen yeterli güzelim." dedi kısık bir sesle ve çapkınca göz kırpıp beni nazik bir şekilde kaldırdı. Bana kısa bir bakış attıktan sonra Hazal'a bakmaya başladı.
"Siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz? Sen nesin kızım? Baksana bana sen! Seni bir daha Pamir'in yanında görürsem se-"
Hazal'ın sözlerini kesen Pamir oldu."Hazal kendine gel. Kiminle görüşüp görüşmeyeceğimi, kimi yanımda tutup tutmayacağımı ben bilirim. BEN karar veririm." Diye sinirle bağırdı Pamir. Onu böyle görmek değişik hissettirmişti. Sevgilisin benim yüzümden bağırıyordu.
"Ben gitsem iyi olur." Dedim sessiz bir şekilde. Pamir'in konuşmasına izin vermeden köşeyi döndüm ve hızlı adımlarla eve geldim. Bugün annemler gelecekti ve muhtemelen şu an evdelerdi.
Şansımı denemek için kapıyı çaldım. Annem kahverengi saçlarını açık bırakmış, giydiği siyah elbise ile karşımda duruyordu. Gözleri hafif sulandı ve kollarını açtı sarılmamı beklermiş gibi. Benimde gözlerim dolu bir şekil almışken koşarak anneme sarıldım.
"Ah, Lara. Üzgünüm. Keşke burada kalsaydım. O gün senin yanında olurdum. Affet beni." bir yandan saçımı okşuyor, bir yandan da ağlıyordu. E, bu sefer ben de ağlıyordum tabi.
"Anne lütfen ağlama. Bak zaten Selim Bey ile konuşunca görürsün. Çokta kötü bir durumda değilim. Seninde işin olmasa gider misin ki zaten? Ağlama lütfen." kollarını benden ayırıp "Tamam. Yarın okulundan sonra hastaneye gidiyoruz." kafamı salladım yavaşça. Beraber içeri geçtik. Babamda koltukta oturmuş gazete okuyordu. Onunla da sarılma faslını geçirdikten sonra odama çıktım.
Annemin ilk defa benim için ağladığını görmüştüm. İlk defa benim için. Bu beni mutlu etmişti. Ve kendimi tutamayıp bende ağlamıştım. Ama ben mutluluktan ağlamıştım. İlk defa annemin beni sevdiğini hissetmiştim.
Çantamı bi kenara koyup üzerime rahat bir şeyler giydikten sonra kendimi yatağıma attım ve gözlerimi kapatıp az önce olanları düşündüm ve aklıma Arya'yı beklemediğim geldi. Elimin avuç içi ile alnıma vurup hızla yataktan kalktım ve çantamdan telefonumı bulup Arya'yı aradım. İkinci çalışta açmıştı. Onun konuşmasına izin vermeyip hızlı bir şekilde konuşmaya başladım.
"Çok çok özür dilerim. Seni beklerken neler yaşadım bir bilsen. Unuttum İşte seni. Eve gelince hatırladım. İstersen bize gel hem olayları falan da anlatırım?"dedim. Aldığım cevap ise sadece bir kahkaha idi.
"Tatlım ben daha okuldayım. Ama birazdan çıkıcam zaten. Direk sizin eve gelirim." Okulda bu kadar uzun olan işi ne olabilir ki?
"Tamam." dedikten sonra telefonu kapatıp aşağıya indim ve atıştırmalık bir kaç şey aldıktan sonra salonda oturan annemlerin yanına gidip Arya'nın geleceğini söyledim ve odama çıkıp elimdekileri çalışma masama koydum. Ortalıkta duran birkaç eşyayı yerlerine koyup yatağıma oturdum ve telefonla ilgilenmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ UMUTLARA YELKENLER
Teen Fiction"Bir hayalin varsa, onu başarma gücüne de sahipsin." Herkesin bir hayali vardı. Herkesin başarma gücüne sahip olduğu bir hayali vardı. Herkesin yaşadığı zorluklara karşı açtığı yeni sayfalar, yeni yelkenler, başladığı yeni hayatlar vardı. Lara'nın d...